Güncelleme Tarihi:
İşte Temizel'in ağzından 2001 öncesi ve krizin başlangıcı: IMF olsaydı bunlar olur muydu? Temizel, şu anki küresel kriz ve IMF faktörü ile ilgili olarak şu soruları sordu: - Acaba ABD, IMF programı uygulasaydı önlem alabilir miydi? - Eğer IMF tarafından yönetilmiş olsalardı, Lehman'ın iflasından sonra FED, 85 milyar dolar vererek AIG'yi kurtarabilir miydi? - Dexia'yı kurtarmak için üç devlet 6.4 milyar dolar sağlayabilir miydi? - Bush 700 milyar $'lık paket hazırlayabilir miydi? - Ülkeler mevduata sınırsız garanti getirilebilir miydi? - Almanya hükümeti 500 milyar dolarlık kurtarma pakedini hazırlayabilir miydi? - Fransa, şirketlerinin yabancılar tarafından alınması tehdidine karşı bu şirketleri güçlendirebilir miydi? - İngiltere Hazinesi 200 milyar sterlinlik özel likidite pakedini bankaların kullanımına sunabilir miydi? - Hollanda 20 milyar avroluk fon hazırlayabilir miydi? - Kore hükümeti 750 milyon dolarlık kaynağı KOBİ'ler için Kore Kalkınma Bankası'na aktarabilir miydi?
5 YIL YASASIZ YÖNETİLDİK
Eski Bankalar Kanunu'nun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi sonucunda bankacılık sektörü beş yıl boyunca yasasız yönetildi. Bir ülkede beş yıl boyunca finans sistemi gibi bir sistemin yasasız olarak yönetilmesi ne demektir?
IMF ENGELLEDİ
Bu sistem 1999 yılına kadar sürdü. Hayatımın en acı dönemlerinden biridir. Bu kanun o parlamentodan çıkamadı. Çıkmadı. Haziran 1999'da nihayet bu sistem bir yasaya kavuştu. Daha mürekkebi kurumadan IMF anlaşması yüzünden yeniden değiştirildi. Değişiklikle çok önemli bir paragraf çıkarıldı. Çıkarılan paragrafta şu ifade vardı: "Kurul likiditenin güçlendirilmesi amacıyla fondan bankaya likidite sağlanmasına yetkilidir."
IMF isteğiyle çıkarılan bu hüküm bugün kriz önlemi alan ülkelerin yaptığı bütün kriz uygulamalarını içeriyor. ABD ve Avrupa'da yapılan bütün kriz önlem pakedi uygulamaları, bir yasaya dayanarak gerçekleştiriliyor.
KIPIRDAYAMADIK
9 Aralık 1999 tarihinde IMF'ye verilen niyet mektubunda “TMSF tarafından sahip olunan bankalar hariç, bankalara kredi açılmasına veya likidite desteği sağlanmasına izin verilmeyecektir.” dendi. Bu taahhüt IMF İcra Kurulu'nun stand by talebini görüşmesi için ön koşul sayılmıştır. IMF, fona almadan, zor duruma düşen hiçbir bankaya kredi açılmasını veya likidite desteği verilmesini yasaklıyordu.
BATIŞA GÖZ YUMDULAR
IMF'ye karşı MB ve Hazine'nin bir şey yapabilecek hali yoktu. Çünkü MB para tabanı limitlerine sıkışmıştı. Hazine de borçlanma limitleri nedeniyle kağıt veremez haldeydi.
Batan bankaların bazıları kötü niyetliydi. Ama bazıları ise sadece geçici likidite sıkıntısı çekiyordu. Bu ortamda bile koca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin elinde bunlarla mücadele edebilecek hiçbir araç yoktu. IMF bir kanun yapmış, elinize vermiş. Kıpırdayamıyorsunuz.
VE KARA PAZARTESİ...
Türkiye bu koşullar altında 19 Şubat 2001 pazartesi gününe geldi. Kara Pazartesi'ydi. 19 Şubatta, anayasa kitapçığı fırlatıldı. Birden Türkiye'deki yabancı sermaye hareketlendi. MB'den talep 7 milyar dolara çıktı. Tam o gün, İstanbul'da Hazine'nin ev sahipliğıinde G-7'nin müsteşarlar toplantısı vardı. IMF Birinci Başkan yardımcısı Fishler, Avrupa Temsilcisi Deppler, bir de herkesin bizden saydığı Türkiye temsilcisi Cotarelli...
IMF VE G-7 GİZLİ TOPLANDI
Olay öğrenilir öğrenilmez, G-7 temsilcileri ve IMF heyeti başka bir odaya çekilip gizlice 'Türkiye'yi ne yapacağız'ı konuşmuşlar. Orada konuşulan şu: "Derhal dalgalı kura geçilmelidir. Hükümet bunun kararını almalı. Bunu yaparsa gereken desteği veririz...”
Allah'tan ABD'de o gün tatil, çok büyük bir para çıkışı olmadı sadece talep oldu. Ama ertesi gün de kaçış olacak. O gece toplanıldı. Gece yarısı toplantısında karar alınamadı. Dalgalı kura geçilemedi. O gece daha bütün ekonomi bürokrasisi ve bakanlık toplantıya katıldığı için IMF eyaletiyle ben başbaşa kaldım.
ERTESİ GÜN FAİZ %2000 OLDU
Deppler'in çevirmenliğiyle bu programın hala finansman desteğiyle ayakta kalabileceğini, Türkiye'nin çok büyük bir bedel ödemeden bu krizin atlatılabileceğini adamlara anlatmaya çalıştım. Hayır dalgalı kur olmadan çözüm olmaz diyorlar. Sonuç olarak saat 04:00'te hükümetin dalgalı kura geçmeyeceği haberi geldi. Onlar da kafalarını duvarlara vurma hareketi yaparak gittiler. Ertesi gün olanları herkes biliyor. Yüzde 2000 faizler görüldü. Ekonomi bürokrasisi yine toplandı, yine karar alınamadı. Çünkü yurtdışındaki başbakan yardımcısına vekalet eden bakan, başkan olmadan o konuda birşey söyleyemeyeceğini söyledi.
Derviş geldi, istifa etti...
1995 seçimlerinde DSP milletvekili olarak TBMM'ye giren Temizel, 55 ve 56. hükümet döneminde Maliye Bakanlığı yaptı. Bakanlık'tan 18 Nisan 1999'da İstanbul Belediye Başkan adaylığı için istifa etti ancak seçimi kazanamadı. Mart 2000'de BDDK Başkanlığı'na getirildi. 2001 krizinde, Derviş'in Türkiye'ye gelişinin ardından görevinden istifa etti.