Güncelleme Tarihi:
Bu araziler üzerinde “kentsel dönüşüm projeleri” gerçekleştirilecek. Sanayi kuruluşu bulunan 2-B'ler de tesis sahiplerine satılacak.
Çeşitli hükümetlerin programlarında yer alan, ancak Cumhurbaşkanı vetosu ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarıyla bir türlü uygulamaya konulamayan 2-B'lerin satışı konusundaki çalışmalar yeniden hızlandırıldı.
Çevre ve Orman Bakanlığı ile Maliye Bakanlığının yürüttüğü, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün de destek verdiği bu çalışmalarda, 2-B sorununun çözümü için Anayasa değişikliğine gidilmesi gerektiği konusunda görüş birliği sağlandı. Anayasa değişikliğinin ardından yapılacak bir kanuni düzenlemeyle de 2-B sorununun tümüyle çözülmesi planlandı.
Çalışmalarda, 2-B meselesinin çözümüne yönelik alternatifler de şu şekilde masaya konuldu:
-Kentsel dönüşüm projeleri: Orman vasfını yitirmiş arazilerin 22 bin 233 hektarının üzerinde, aralarında büyük ilçelerin de olduğu yerleşim yerleri bulunuyor. İstanbul, İzmir, Antalya ve Muğla'daki bir çok yerleşim yeri, 2-B'lerin üzerinde kalıyor.
Yerleşim yerlerindeki 2-B'ler, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ve belediyelere devredilecek ve buralarda büyük çaplı kentsel dönüşüm projeleri uygulamaya konulacak. Deprem gerçeği de göz önünde bulundurularak hazırlanacak bu projeler ile çarpık kentleşme de önlenecek. Buralarda eğitimden, sağlığa, spor tesislerinden kültürel etkinliklere kadar her türlü ihtiyaca cevap verecek modern mini kentler oluşturulacak.
Bu araziler üzerinde oturanlar da, hissesi oranında, gerekirse bir bedel de ödeyerek, kentsel dönüşüm projelerinde inşa edilecek konutlarda hak sahibi olacak.
İstanbul Ümraniye'de olduğu gibi, her türlü sosyal donatılarıyla birlikte üzerlerinde konut siteleri bulunan 2-B'ler ise hak sahiplerine satılacak.
-Sanayi tesisleri: Üzerinde sanayi kuruluşları bulunan 2-B arazilerinin ise tesis sahiplerine satışı gerçekleştirilecek.
-Orman vasfını kaybetmiş ve halen tarımsal faaliyetlerde kullanılan 2-B'ler ise tarımsal arazilere dönüştürülecek.
Halen kamunun kullanımında olan 2-B'lerin bu şekilde tescili yapılacak.
-Orman alanlarına yakın olan ve tekrar orman vasfını kazanacak durumda bulunan 2-B'ler ise ağaçlandırılacak.
Bu arada değerlendirme sırasında alınan bedellerin bir bölümü, orman köylüsünün kalkındırılmasında kullanılacak.
-BAKANLIKLAR: “SORUN ÇÖZÜLSÜN”-
Bu arada Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığınca hazırlanan 2 ayrı raporda, 2-B sorununun “kangren” haline geldiği belirtildi ve biran önce çözülmesi istendi.
Maliye Bakanlığının raporunda, ülkemizde Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren ormanların korunmasında etkin tedbirler alınamadığı ve ormanlık alanların tahrip edildiği vurgulandı.
2-B'nin hem ekonomik hem sosyal hem de hukuki yönden çözüm bekleyen bir sorun olduğu kaydedilen raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Böyle 3 boyutlu bir hal almış olan bir soruna, tek bir kalıptan bakmak yeterli olmayacaktır. Orman köylüsünün kalkındırılması, bu kesimin milli gelirden aldığı payın artırılması için orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından ve de ekonomik açıdan fayda bulunmayan, tarım alanı olarak kullanılmasında ekonomik yarar olan ve üzerinde toplu yapılaşma olan yerlerin orman sınırları dışına çıkarılması faydalı olacaktır.
Antalya, İzmir, Muğla, İstanbul gibi büyük kentlerin çevresindeki ormanlık alanların çarpık kentleşme-gecekondulaşma neticesinde tahrip edilmiş olması ve bu gibi yerler üzerinde Sultanbeyli benzeri yerleşim yerlerinin oluşması da, ülkemiz gerçeği olarak kabul edilmelidir. Bu yerlerin boşaltılarak, tekrar orman alanı haline dönüştürülmesi mümkün bulunmamaktadır. Burada yasal ve anayasal düzenlemenin toplumsal mutabakat ekseninde yapılması, fiili durumun hukukileştirilmesine katkı sağlayacak ve bu yerleri kullanan kişilerin ödeyeceği bedeller dikkate alındığında da rasyonel bir davranış sergilenmiş olacaktır.
Bu sorun zaman kaybedildikçe, kangren olmaktan da öteye gitmekte ve artık tabiri caizse bulaşıcı bir hastalık boyutunu almaktadır. Çünkü şu anki haliyle mesele bekletildikçe, ormanların tahribinin önlenmesinin önünde fiili bir engel olmaktadır.”
Çevre ve Orman Bakanlığınca hazırlanan raporda da, 2-B sorununun nasıl ortaya çıktığı anlatıldı ve 2-B konusundaki çalışmaların “Hazineye parasal kaynak bulmak girişimi değil, kangren olmuş bir sorunun cesaretle ortaya konması” olduğu belirtildi.
Bu alanların şu an içinde bulunduğu hukuki boşluktan kurtarılarak, yasal bir zemine oturtulması gerektiğine dikkat çekilen raporda, 2-B'ler üzerinde kamu kurum ve kuruluşlarına ait bina ve tesisler, otlak,yaylak, kışlak, mera, mezarlık ve yerleşim yerleri de bulunduğu ve bu arazilerin hiç bir bedel ödenmeden kullanıldığı ifade edildi.
ÜZERLERİNE ŞEHİRLER KURULDU
Çalışmalarda masaya konulan verilere göre, 2-B'ler ülkemizde 473 bin hektarlık bir alanı kaplıyor.
2-B'lerin en fazla olduğu il de Antalya olarak belirleniyor. Bu ilimizde orman vasfını kaybetmiş araziler 45 bin 548 hektarlık bir alana yayılıyor. Antalya'yı 39 bin 287 hektar ile Mersin, 34 bin 887 hektar ile de Balıkesir izliyor.
Ankara'daki 2-B arazi miktarı 31 bin 706 hektarı, Adapazarı'nda da 29 bin 643 hektarı buluyor. 2-B'ler İstanbul'da 18 bin 233 hektar, İzmir'de ise 14 bin 772 hektarlık bir alanı kaplıyor.
Orman özelliğini yitirmiş arazilerin 22 bin 233 hektarlık bölümü üzerinde yerleşim yerleri bulunuyor. Bunların arasında İstanbul'daki bazı ilçeler de yer alıyor.
2-B arazilerinin yüzde 4,7'sini oluşturan yerleşim yerlerinin 6 bin 624 hektarı üzerinde ilçe, 8 bin 514 hektarı üzerinde belde, 7 bin 35 hektarı üzerinde de köylerin olduğu görülüyor. Böylece 2-B'lerin yüzde 1,5'lik bölümünü
köyler, yüzde 1,8'lik bölümünü beldeler, yüzde 1,4'lük bölümünü de ilçeler oluşturuyor.