18 trilyon kazandırdım

Güncelleme Tarihi:

18 trilyon kazandırdım
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2001 00:00


Çiğdem TOKER / ANKARA
Haberin Devamı

Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun suç duyurusunda bulunduğu 10 Enerji bakanından DSP'li Ziya Aktaş, ilk mahsuplaşmayı kendisinin yaptığını ve devlete 18 trilyon lira kazandırdığını açıkladı.

Aktaş, ‘‘AKTAŞ ile TEAŞ arasındaki sözleşme hükümlerine rağmen, 1990-97 arasında hiç mahsuplaşma yapılmadı. 1994 mahsuplaşması da denetim raporu uyarınca iptal edildi’’ dedi.

BAŞBAKANLIK Teftiş Kurulu'nun suç duyurusunda suçlanan son yılın 10 enerji bakanından sadece birisi, dün basın toplantısı düzenleyerek kendini savundu. Aktaş Elektrik ile TEAŞ arasındaki ‘mahsuplaşma’ konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na ‘fezleke’ talebiyle gönderdiği suç duyurusuna hedef olan diğer bakanlar ise bu konuda yazılı bir açıklama da yapmadı.

Mahsuplaşmalara onay veren dönemin Enerji Bakanı Ziya Aktaş, bu işlemiyle devlete 18 trilyon lira kazandırdığını söyledi. Aktaş, dün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında ‘‘Devlete 18 trilyon lira kazandırdım’’ dedi.

Aktaş ile TEAŞ arasındaki sözleşme hükümlerine rağmen, 1994 yılı dışında, 1990-97 döneminde hiç mahsuplaşma yapılmadığını hatırlatan Aktaş, 1994 yılı mahsuplaşmasının denetim raporları uyarınca iptal edildiğini söyledi.

Mahsuplaşma çalışmalarına 1998'de yeniden başlandığını, görüşmelerin kendisinin görevde bululunduğu 25 Şubat 1999 tarihinde sonuçlandırıldığını anlatan Aktaş, bu mahsuplaşmaya, ‘TEAŞ’ın haklarının saklı kalması ve mahsuplaşmanın geçici olarak yapıldığı' koşuluyla onay verdiğinin altını çizdi. Aktaş, şu değerlendirmeyi yaptı:

‘‘Halktan toplanan paranın şirketin kasası yerine devletin kasasında kalmasını öneren bakanlık bürokratlarının ve olur veren bakanın yaptığının ülke yararı ve halk yararı dışında olabileceğini, Denetim Kurulu'nun üç müfettişi nasıl ve neden düşündüler bilemiyorum. Takdirini halkımın ve yargı mensuplarının sağduyusuna bırakıyorum.’’

11 YILDA 18 TRİLYON

Aktaş'ın sözünü ettiği 18 trilyon lira, bugüne kadar devletin 11 yılda tahsil edebildiği gelirin tamamını oluşturuyor. Bu rakamın 5.2 trilyon lirasını, 1990-97 dönemine ilişkin mahsuplaşma bedeli, 3.4 trilyon lirasını aynı döneme ilişkin repo geliri, 9 trilyon 350 milyar lirasını ise 1998-99 yıllarına ilişkin mahsuplaşma bedeli oluşturuyor. 5.2 trilyon liralık bölüm Ziya Aktaş döneminde, kalan 13 trilyon 277 milyar lira ise Enerji Bakanı cumhur Ersümer'in döneminde tahsil edildi.

DYP: O bakanlar şimdi DYP'li değil

DYP Genel Merkezi, 10 enerji bakanı hakkında yapılan suç duyurularıyla ilgili haberlere sert tepki gösterdi. DYP'den dün yapılan yazılı açıklamada, şöyle denildi:

‘‘Sayın Veysel Atasoy sözkonusu tarihlerde enerji bakanlığı yaptıktan sonra ANAP'a katılmıştır, halen parlamento çatısı altında ANAP milletvekili olarak görev yapmaktadır. Sayın Şinasi Altıner de enerji bakanlığının ardından DYP'den ayrılarak bir dönem ANAP'ta görev almıştır. Sayın Ersin Faralyalı ise 13 Ekim 1995'te istifa ederek DYP'den ayrılmıştır.’’


Çiğ et yemedim ki karnım ağrısın

FP Genel Başkanı ve eski Enerji bakanlarından Recai Kutan, 10 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı hakkında soruşturma açılacağı iddialarını, ‘işi sulandırma’ olarak niteledi. Kutan, soruları şöyle yanıtladı:

‘‘Buradaki niyeti tespit etmekte fayda var. Halen biri eski, biri yeni iki enerji bakanı hakkında bir nevi araştırma yapılıyor. Elimizde kesin bilgi ve belge olmadan bu arkadaşlarımızın suçlanması gayet tabii mümkün değil. Ancak, başbakanlığın yaptığı, bakan sayısını 10'a çıkarıp bir nevi işi sulandırmak. Niyet budur. Fevkalade rahat durumdayım. Dolayısıyla yasal gereği ne ise o yapılacaktır. Bundan en ufak endişemiz yoktur. Ancak niyet halisane bir niyet değildir. Bunun altını çizmek gerekir. İşi sulandırmak istiyorlar.’’

Kutan, ‘10 yıldan bu yana bakanlık yapmış birini, Yüce Divan’a göndermenin yanlış olacağını' belirterek, ‘‘Oldu olacak, 20 yıl evvel bakanlık yapmış birisini de Yüce Divan'a sevk edin. Anadolu'da bir tabir vardır: ‘Çiğ yemedim ki karnım ağrısın.' Biz, her türlü hesabı vermeye hazırız. Bize yakıştırılamayacak tek şey yolsuzluktur’’ dedi.

‘Diğer’ zararlar: 74.3 Trilyon

BAŞBAKANLIK Teftiş Kurulu'nun, Elektrik Mühendisleri Odası'nca açılan ve halen Danıştay'da ‘esas’ karar bekleyen dava dosyasına gönderdiği bir yazı ortaya çıktı. ‘Gizli’ damgalı yazıya göre mahsuplaşma dışındaki 4 ayrı kalemden dolayı, devlet Aktaş nedeniyle, 1999 rakamlarıyla 74.3 trilyon lira zarara uğradı. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun dava dosyasına geçen yıl giren, Kasım 1999 tarihli yazısına göre, Aktaş Elektrik nedeniyle devletin uğradığı diğer zararların dökümü şöyle:

Kayıp-kaçak oranlarının taahhüt edilenden yüksek gösterilmesi nedeniyle: 34.3 trilyon liralık zarar. Aktaş Elektrik sözleşmeye göre Anadolu yakasındaki kayıp-kaçak oranını yüzde 8.5 olarak belirlemişti. Oysa bu oranlar, 1991'de 16.15, 1992'de 16.44, 1993'de 16.35, 1994'de 16.28, 1995'de 16.02, 1996'da 17.13, 1997'de 21.68, 1998'de ise 21.4 olarak gösterildi.

Devlet, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'u uygulamadığı için 31.4 trilyon lira zarara uğradı.

Sermaye artışı zararı: Başbakanlık Teftiş, Aktaş'ın 1996 yılında yaptığı sermaye arttımındaki hileli işlemler nedeniyle, devletin yasal faiz hariç, 1.6 trilyon lira zarara uğradğını bildirdi.

TEAŞ, Aktaş'a 7 trilyon lira temettü ödemesi yaptı,

ÇİVİ BİLE ÇAKAMAZLAR

EMO adına Aktaş davasını yürüten avukat Gökhan Candoğan, mahsuplaşma olayının aslında tali bir konu olduğunu savunarak, şöyle dedi:

‘‘Esas mesele, Aktaş'ın elinde geçerli bir İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ve Enerji Satış Anlaşması olmamasıdır. Kimseye bunu anlatamıyoruz. Aktaş'ın bu temel sözleşme olmadan oraya bir çivi bile çakamaması lazım. Oysa Aktaş, devletin tesislerini kullanıyor.’’

Candoğan, rakamların birkaç yıl öncesine ilişkin olduğunu hatırlatarak, bu rakamların bugüne getirilmesi halinde, devletin zararının 100 trilyonu çok aşacağını kaydetti.

Yine imzalardım

ENERJİ ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı DSP'li Ziya Aktaş, bir basın toplantısı düzenleyerek kendini savundu. Aktaş oldukça rahattı. Dosyalar ve belgelerle toplantıya gelen Aktaş, ‘‘Bugün aynı koşullar olsa, yine aynı imzayı atardım’’ dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!