1650 eser yarıştı ‘Kıpkırmızı’ Grey’in Google reklamının oldu
Güncelleme Tarihi:
Reklam dünyasının oscarları olarak değerlendirilen Kırmızı Ödülleri, 2 binin üzerinde davetlinin katıldığı törenle sahiplerine verildi.
Bu yıl 8’incisi düzenlenen Türkiye’nin en prestijli reklam ödülü ‘Kıpkırmızı’nın sahibi Google Türkiye için hazırladıkları ilanla Grey İstanbul oldu. Bu yıl 39 kategoride ödül verilen Kırmızı Reklam Ödülleri’nde 63 ajanstan 634 reklam içeren 486 ilanın katıldığı, 1650 eser yarıştı.
Kırmızı büyüyecek
‘Kıpkırmızı’yı Grey İstanbul ekibine veren Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, yarışmanın bu yıl 8’inci kez düzenlendiğini hatırlatarak, “Kırmızı Ödüllerine geleneksel demek için yeterince uzun bir süre. Kırmızı gösterilen yoğun ilgi ve sevgi ile büyüdü bugünlere geldi. Gelecekte daha da büyüyeceğine inanıyorum” dedi.
Yaratıcılık şöleni
Hürriyet Gazetesi Reklam Grup Başkanı Ayşe Sözeri Cemal de, bu yıl 1650 eserin yarıştığını hatırlatarak, 2010 yılında hayatını kaybeden reklam sektörünün başarılı isimleri Murat Çetintürk ve Eli Acıman’ı andı ve “Bugüne kadar gösterilen ilgi ile Kırmızı Ödülleri’ni bir yaratıcılık şölenine çevirdiniz” diye konuştu. Hürriyet Gazetesi İcra Kurulu Başkanı Hasan Yılmaz ise, “Basında En İyi Gazete Reklam Kampanyası” ödülünü Google Arama Motoru reklamı ile alan İstanbul Grey’e verdi.
Hürriyet Özel Ödülü
38 kategori birinciliğinin yanı sıra, Hürriyet Özel Ödülü kategorisinin iletişim konusu hayli ilginçti. Kırmızı, çağımızın iş dünyasında sıkça rastlanan sorunu olan iş yerinde psikolojik taciz ya da diğer adıyla ‘mobbing’ için ‘İPTEB - İşyerinde Psikolojik Tacizi Engelleme Birliği’ adında hayali bir oluşum yarattı. Bu hayali
200 bin TL bağış
Bugüne kadar 10 bine yakın reklamın yer aldığı ve ilk yedi yılı boyunca katılım bedelleriyle oluşan kaynaktan, genç reklamcıların eğitimi için Reklamcılık Vakfı’na 200 bin TL’ye yakın bağış yapıldı.
Hürriyet’e reklam vermenin gücünü 1950’lerde keşfettim
DOĞAN Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, “Reklamın önemini çok eskilerden 1950’li yıllardan beri keşfetmiş bir işadamıyım. Reklamın gücünü, iş hayatındaki başarıları nasıl etkilediğini çok iyi biliyorum” dedi. Doğan reklamın gücüne ilişkin görüşlerini ise iş hayatındaki bir deneyimini aktararak şöyle anlattı: “1950’li yıllarda Sirkeci’de iş yaptığımı sıralarda rakiplerimizden nasıl farklılaşabiliriz diye düşündük ve sonunda 5 büyük gazeteye reklam vermeye karar verdik. Reklamlarımızı verdik ve işlerimiz çok iyi gitmeye başladı. Ancak baktık 5 gazeteye birden reklam vermek maliyetli iş. Aralarından en pahalısı olan Hürriyet’e reklam vermeyi keselim dedik. Kestik ve baktık ki işler o kadar da iyi değil. Bunun üzerine o zaman birlikte çalıştığımız Süleyman Abi’yi çağırdım; ‘Ne oluyor neden işler beklediğimiz gibi değil’ dedim. Kendisi de bana ‘Gelen müşterilerin çoğu Hürriyet’te reklamı görüp geliyorlarmış’ dedi. Ben de bunun üzerine diğer gazetelere olan reklamı kesip sadece Hürriyet’e reklam verdim. Hatta o zaman rakiplerimiz işin sırrını çözemesin diye Sirkeci’deki yerimizin değil de Süleyman Abi’nin ev telefonunu reklamlara koymuştuk. Büyük başarı elde ettim ve rakiplerimi geçtim. Hürriyet’e reklam vermenin sırrını da böylece ta o zamanlarda keşfettim.”
KIRMIZILAR KİME GİTTİ
