Güncelleme Tarihi:
“GENEL müdür olduktan sonra ekibim ile birlikte ilk yaptığımız iş Türkiye genelindeki 16 bin Akbanklı ile buluşmak oldu. Bir ayda 21 bin kilometre yol katettik. 6 ilde 10 toplantıyla, Akbank’ın ‘Kalıcı Liderlik’ vizyonunu şubelerimizden bölgelerimize, operasyon yetkilimizden güvenlik görevlisine, genel müdür yardımcısından müşteri ilişkileri yöneticilerimize kadar tüm çalışanlarla paylaştık. Kalıcı liderlik vizyonumuzu hep birlikte çok çabuk benimsedik. Bankanın varolan enerjisinin ve motivasyonunun daha da artması, hep birlikte Kalıcı Liderlik vizyonu etrafında kenetlenmiş olmamız hepimizi çok mutlu ve motive ediyor. Şu an bankada inanç ve enerji seviyesi çok yüksek.’
Yukarıdaki sözler, 11 yıl önce göreve başladığı Akbank’ta, 6 Ocak’tan bu yana genel müdürlük koltuğunda oturan Hakan Binbaşgil’e ait. Binbaşgil 9 aylık genel müdürlük deneyimini ilk kez Hürriyet’e anlattı.
Adaptasyonum kolay oldu
Söze, “2001-2002 döneminde bankacılık sektörünün en sıkıntılı olduğu dönemde Akbank’a geldim” diyerek başlayan Binbaşgil şöyle devam etti:
“İlk geldiğimde bankanın yeniden yapılandırılması amacıyla başlatılan ‘Yeni Ufuklar’ projesini yürüttüm. Hatta bu proje daha sonra Harvard Üniversitesi’nde başarı öyküsü olarak derslerde vaka çalışması oldu. Bu süreçte bankanın tüm birimlerini en ince ayrıntısına kadar inceledik, bankanın hemen hemen her alanına değdik. Akbank’ın avantajları ve daha da geliştirilebilecek yönlerini çok iyi biliyorduk. Sahayı, genel müdürlüğü, müşterilerimizin beklentilerini ve Türkiye’deki potansiyeli biliyorduk. Dolayısıyla yeni göreve adaptasyon oldukça kolay oldu benim için. Akbanklılar’dan aldığım pozitif enerji, yakınlık, pozitif duygular da bu geçişi çok kolaylaştırdı.”
Müşterilerle buluşuyor
Kendini çok şanslı bir genel müdür olarak gördüğünün altını çizen Binbaşgil, “Oldukça şanslıydım çünkü bankanın arkasında hem çok güçlü bir marka değeri ve sermaye yapısı var, hem de müthiş bir ekip. Zaten ilk işimiz aynı hedefe odaklanan 16 bin arkadaşımızla buluşmak oldu” şeklinde konuştu. Kendisinin bireysel bankacılık alanından geldiğini belirten Binbaşgil, şunları anlattı: “Şimdi her üç ayda bir Akbanklılar’la yine canlı video yoluyla performansımızı değerlendiriyoruz, 3 aylık performansımızı bizzat anlatıyorum. Neyi iyi yaptik, neyi daha iyi yapabiliriz bunları açık açık konuşuyoruz. Kalıcı Liderlik Akbanklıların omuzunda başarılabilecek bir konu. Nereye gittiğimizi hepimizin bilmesi gerekir. Çalışan odaklı bu anlayışımızı aynı şekilde müşterilerimize yönelik de uyguluyoruz. Sürekli sahadayız, Türkiye’yi gezip müşterilerimizle buluşuyoruz. Başarının yolu müşteriyi anlamaktan geçiyor.”
Pazar payı
İlk 6 aylık dönemde Akbank’ın hemen hemen her alanda yüzde 1’e yakın pazar payı elde ettiğini vurgulayan Binbaşgil “Kredi kartı alacaklarında pazar lideri olduk. Bir yandan karlı ve sağlıklı büyümeye devam ederken bir yandan da geleceğin modern, çağdaş bankasını yaratmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda verimliliğimizi, hizmet kalitemizi artırıyor, inovasyona önem veriyor, teknoloji, insan kaynağı ve şubeleşmemize yatırım yapıyoruz. Bu yılın tamamında 70’e yakın yeni şube açmış olacağız, 120 milyon dolarlık teknoloji yatırımı yapacağız. Oldukça hareketli bir dönemden geçtiğimizi söyleyebilirim” diye konuştu.
Şanslı bir genel müdürüm
HAKAN Binbaşgil, Türk bankacılık sektörünün duayen isimlerinden Erol Sabancı ve bankacılığı iyi bilen Suzan Sabancı Dinçer’in bankanın yönetim kurulunda olmasının kendisini nasıl etkilediği yönündeki sorumuza şöyle yanıt verdi: “Bankacılık bir ekip işi. Bir genel müdürün çok iyi bir ekibe sahip olması nasıl önemli ise, kuvvetli, gerektiğinde danışabileceği deneyimli, vizyoner bir yönetim kuruluna sahip olması da en az o derece önemlidir. Akbank’ta ben her iki açıdan da kendimi çok şanslı bir genel müdür olarak görüyorum. Çünkü kalıcı liderlik yolunda yalnız değilim. Gerek yönetim kurulu, gerek biz profesyonel yönetim Türkiye’nin zaten en değerli banka markası olan Akbank’ın artan bir şekilde başarılarının devamını istiyoruz. Bankada en tepeden her bir Akbanklı’ya kadar uzanan bu tür bir fikir birliği Akbank’a sürdürülebilir başarının devamını mutlaka getirecektir.”
Dışarıda banka yerine şirketlerin ayak izini takipteyiz
MÜŞTERİ odaklı bir bankanın genel müdürü olarak sahada, şubelerde çok fazla zaman geçirdiğini kaydeden Hakan Binbaşgil şöyle devam etti: “Reel sektörde durum oldukça pozitif. Geleceğe yönelik ciddi bir inanç var, bir çok müşterimiz işini büyütmek istiyor. Yatırım yapmak istiyor. Türkiye’nin teknolojiye çok çabuk uyum sağlayan genç bir nüfusu var. Bütün bunlar çok büyük ve doğal avantajlar. Dolayısıyla bizim yurtiçine olan ilgimiz hiç azalmayacak. Bugün Türkiye bankacılık sektörünün güçlü olduğu dünyadaki 3-5 ülkeden biri. Yoğunlaşmamız burada olacak. Elbette başarılı Türk şirketlerinin yurtdışındaki ayak izlerini takip ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. Bircok firmanın ana bankasıyız. Bu firmalarımız dışarı açıldıkça, dışarıdaki başarıları arttıkça Akbank olarak bu firmaları desteklemek bizim görevimiz.’’
Ölçülü muhafazakârlık ve modern yenilikçilik
BANKACILIKTA risk yönetiminin çok kritik bir konu olduğunu söyleyen Hakan Binbaşgil şöyle devam etti: “Bankacılıkta muhafazakarlık bir ölçüde olması gereken bir özellik aslında. Halkın birikimlerini emanet alarak kredi veriyorsunuz. Size emanet edilen birikimleri iyi korumanız gerekir. Son global krizde de biliyorsunuz riski iyi yöneten bankalar öne çıktılar. Akbank’ın yıllardır özelliği haline gelmiş, sağlam, güvenilir, istikrarlı banka imajını korumamız gerekir. Biz bu önemli özellikleri korumaya devam edeceğiz. Öte yandan kârlılık içinde büyümeye de devam edeceğiz. Muhafazakarlık hiç bir zaman çağdaş, modern, geleceğin bankasını yaratmaktan sizi alı koymamalı. Akbank’ta biz sürekli iyiye gitmek üzere radikal değişimler yapan bir yönetimiz. Türkiye gibi genç, dinamik, geleceği açık bir ülkede iddialı olmak, başarınızı sürdürmek istiyorsanız bu değişimleri yapmak zorundasınız. Kalıcı liderlik için gerektiği yerde ölçülü muhafazakarlık gerektiği yerde de değişim, yenilikçilik arasındaki dengeyi iyi kurmak gerekir. Biz de o dengeyi iyi kurduğumuza inanıyoruz.”
Merkez’in uyguladığı politikalar tutarlı
MERKEZ Bankası’nın uyguladığı politika ları tutarlı bulduğunu kaydeden Hakan Binbaşgil, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bizim merkez bankamızın en öncelikli konusu enflasyonu kontrol altında tutmak. Eskiden merkez bankalarının uyguladığı belli politikalar vardı.
Şimdi bu volatil ortamlarda hızlı karar almak durumundalar. Bizim Merkez Bankası da oldukça hareketli ve tutarlı politikalar uyguluyor. Ekonominin gidişatına baktığınız zaman enflasyon kontrol altında tutuluyor, faiz düşme eğiliminde. Cari açıkta azalma var, kurlarda stabilite belli oranlarda sağlanmış durumda. Bir tek tasarruf açığı ve cari açık meseleleri var. Merkez Bankası’nın faiz koridorunun üst bandını yarım puan aşağı çekme yönünde bir sinyali var. Bu olursa düşüş
önce mevduatın maliyetine daha sonra da kredi faizlerine yansır.”
İnşaatta sıkıntı yok
İNŞAAT sektöründeki soruya ilaveten de Hakan Binbaşgil, şu değerlendirmeyi yaptı: “Son dönemdeki daralmaya rağmen ben inşaat sektörünün uzun vadede geleceğini pozitif görüyorum. Orta ve uzun vadede Türkiye’de konut açığı var. Şu anda konut talebi sıfır demek doğru değil, geçen yıla göre azalma var. Sağlıksız bir durum yok dolayısıyla. Konut kredilerinde her zaman yaz ve ağır kış aylarında hafifleme olur.”
Altın mevduatı 10 milyar dolara yaklaştı
YÜZDE 12 seviyesindeki tasarrufun oldukça düşük bir oran olduğunu vurguluyan Hakan Binbaşgil, şöyle devam etti: “Dolayısıyla tasarrufu artırmak için atılan adımlar doğrudur. Sürdürülebilir büyüme için gereklidir. Özel emeklilik sisteminin büyütülmesi, mevduat vadelerinin uzatılması, altın yatırımlarının finansal sistemin içine çekilmeye calışılması çok olumlu adımlardır. Türkiye’de 100-300 milyar TL’lik finansal sisteme girmemiş, evlerde saklanan altın yatırımı olduğu söyleniyor. Altın mevduatında henüz işin başındayız. 1.5 yılda 10 milyar dolara yakın altın mevduatı birikti. Zorunlu karşılıkların altın şeklinde tutulabilmesi de bankaları bu konuda motive ediyor, Akbank olarak ülkede tasarrufun artırılmasına yönelik çabaları çok sahipleniyor ve bu çalışmalara destek veriyoruz. Biz Ekonominin Kahramanları kampanyasıyla müşterilerin ayda 50 lira 100 lira yatırım yapabildikleri vadeli mevduat kampanyası başlattık. Artık biriktirmek için büyük tasarruflar gerekmiyor. Bu kampanya kapsamında 100’ün üzerinde gönüllülerimiz aracılığıyla okullarda 2 bin 500 çocuğa tasarruf konusunda eğitim verdik, yeni eğitim döneminde bu sayıyı daha da artıracağız. Tasarrufun ülkede artırılmasına destek vermeye devam edeceğiz.”
Yumuşak iniş gerçekleşiyor yüzde 3.5-4 büyümek başarı
KÜRESEL ekonomik gelişmeler ışığında Türkiye’nin büyüme ve cari açıktaki azalma performansına ilişkin ‘gayet iyi’ değerlendirmesini yapan Hakan Binbaşgil, “Ekonomimiz yumuşak inişi gerçekleştiriyor. Gelişmiş ülkeler gelecek haftayı konuşuyor. Ne olacağını bilmiyor. Türkiye 2023’ü planlıyor. Bana göre ekonomi kontrol altında, büyüme performansımız olumlu ancak yüzde 3.5- 4 büyümek başarıdır” dedi. Gelişmiş ülkelerin artık yapısal nedenlerle büyüyemediklerini kaydeden Binbaşgil, “Türkiye’de büyümek bizim elimizde. Bunun nasıl ve ne kadar olacağına ekonomi yönetimi karar verebiliyor. Bu çok iyi, ekonomik performansımız kontrol altında, eskisi gibi kırılgan değiliz” diye konuştu.
Binbaşgil’in ekonomik gelişmelere ilişkin verdiği mesajlar özetle şöyle:
· Türkiye’nin baştan beri yürüttüğü büyüme politikalarının sürdürülmesi çok önemli.
· Ekonomi yönetimimizin büyümenin sürdürülebilir olmasına gösterdiği özen çok doğru bir yaklaşım.
· Biz daha yüksek büyümelere alışkınız, ancak yüzde 8-10’lar seviyesindeki büyüme sürdürülebilir değil. yüzde 3.5-4 büyüme bugünkü global ortamda bir başarıdır.
· Ekonomimizde öncelikli olarak düzeltmemiz gereken alan cari açık. Cari açığın azaltılması için büyümenin biraz düşmesi gerekiyordu. Bu planlı bir biçimde yapıldı. Cari açıkta geçen yıla göre 17-18 milyar dolarlık bir azalma var, bu oldukça iyi. Dolayısıyla bu yılki büyümeyi olumlu ve yeterli görüyorum. Çünkü planlandığı gibi cari açıkta çok pozitif bir gelişme oldu.
· Ben şahsen 2023 hedeflerine inanıyorum. Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girme vizyonuna sahip olmasını önemsiyorum.
· Bu ilk 10 olmaz, 11 olur, 12 olur. Bu noktada önemli olan, bu vizyonun benimsenmiş, ülkenin ortak bir hedefi olması. Türkiye’nin yükselişe devam etmesi.
· Bu çıkışı sürdürmesi Turkiye’deki girişimci ruh, genç, dinamik nüfus, çalışkanlığa baktığımızda mümkün. Cari açık sorununu bir yandan yapısal reformlarla çözmek kaydıyla hedeflere ulaşılmaması için bir neden yok.