150 kişilik heyetle Çin yolculuğu

Bakan Tüzmen ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Oğuz Satıcı, Çin'in CIFIT fuarına katılmak ve Çin Ticaret Bakanı Bo Xilai'nin yanı sıra diğer üst düzey yetkililerle görüşmelerde bulunmak üzere, yaklaşık 150 kişilik bir heyetle bu akşam Çin'e gidiyor.
Bakan Tüzmen, Çin ziyareti öncesi düzenlenen basın toplantısında, Türkiye'nin fuara bu yıl “odak ülke” sıfatıyla katılacağını, ayrıca Çin'in yurt dışı yatırımlarına Türkiye'yi de dahil etmeyi amaçladıklarını söyledi.
Tüzmen, “CIFIT'de toplam değeri 15 milyar doları aşan 60'a yakın büyük projemizini uluslararası yatırımcı ve finans kuruluşlarına tanıtımını gerçekleştireceğiz” dedi. Tüzmen, devamla şöyle konuştu:
“Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı, Afşin-Elbistan'da iki yeni termik santralin kurulması, halen yapımı devam eden 25 adet hidroelektrik santralin özelleştirilmesi, elektrik sektörü özelleştirme projeleri, jeotermal, kömür ve hidroelektrik yeni santrallerinin yapımı, Samsun ve Bandırma limanlarının özelleştirilmesi gibi kamu projelerini uluslararası yatırımcılara tanıtma imkanı bulacağız. Ankara Ticaret Odası, Ankara Sanayi Odası, OSTİM, İzmir Ticaret Odası başta olmak üzere özel sektör çatı kuruluşlarımız ve özel sektör firmalarımız ise elektrik, elektronik, makine, turizm, otomotiv, yazılım, inşaat ve yatırım, internet pazarlama, maden ve taşımacılık alanlarındaki çok sayıdaki projesini tanıtacak. Fuar kapsamında Türk-Çin Yatırım Ticaret İşbirliği semineri de düzenlenecek. “

“GÜVEN OYLAMASINDAN SONRA İLK ZİYARET EDECEĞİMİZ ÜLKE ÇİN”

Hükümetin güven oyu almasından hemen sonra, çok geniş kapsamlı kamu-özel sektör heyetiyle birlikte, seçimler nedeniyle bir süre ara verdikleri ülke ziyaretlerine tekrar başladıkların ifade eden Tüzmen, “Güven oylamasından sonra ilk ziyaret ettiğimiz kuruluş TİM, ilk ziyaret edeceğimiz ülke de Çin” dedi.
Tüzmen, Çin ziyaretiyle eş zamanlı 160'dan fazla küçük ve orta boy işletmenin katılımıyla başka bir ticaret heyetinin de Kazakistan'da 650'yi aşkın Kazak firmasıyla iş görüşmeleri yaptığını bildirdi.

İSLAM ÜLKELERİ TİCARET BAKANLARI ANKARA'YA GELECEK

Kürşad Tüzmen, Çin ziyaretinin ardından İslam Kalkınma Örgütü ülkeleri arasında tercihli ticaret sisteminin kurulmasını öngören nihai anlaşmaya son şekline vermek üzere, İslam ülkeleri ticaret bakanları ile Ankara'da bir araya geleceklerini kaydetti.
Türkiye'nin şu anda komşu ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin, Türkiye'nin dış ticaretinin yüzde 33'ünü oluşturduğuna dikkati çeken Tüzmen, “Şimdi hedefimiz çok daha büyük. Sayın Başbakanımız açıkladı; hükümetimizin görevde kalacağı bu dönem sonunda 200 milyar dolar ihracat hedefliyoruz. Asgari 450 milyar dolar tutarında ticaret hacmi ile uluslararası ticarette en büyük aktörler arasında yer almayı hedefliyoruz” diye konuştu.

“ÇİN'E İHRACATIMIZ HER AY YÜZDE 50 ARTTI”

Bu büyük hedefe, daha büyük ekonomi ve pazarlara yönelerek ulaşılabileceğini söyleyen Tüzmen, “Artık, tehdit paranoyası ve anlamsız korumacı politikalardan kurtularak, 450 milyar dolar ticaret hacmini hedefleyen bir ülkeye yakışan liberal politikalar ile Çin, Hindistan ve Brezilya gibi büyük ülke ve pazarlarda başarılı olmamız gerekiyor” dedi.
Tüzmen, yeni dönemi, dünya ticaretinin yeni merkezi Çin'e yönelik bir programla başlatmalarının politikalarının bir sonucu olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin Çin'e yönelik ihracatının geçtiğimiz yılın Eylül ayından itibaren her ay yaklaşık yüzde 50 oranında arttığına işaret eden Tüzmen, “Bu yılın sonunda ilk olarak bu ülkeye 1,2 milyar dolar ihracat yapmış olacağız” dedi.
Tüzmen, önümüzdeki dönemde Çin Ticaret Bakanlığı'nın desteği ile uygulamaya başlayacakları “Çin Pazara Giriş Programı” ve tercihli ticaret sistemi ile ihracatta çok daha büyük rakamlara ulaşılabileceğini söyledi.
Çin'in, Türkiye'de Çin Sanayi Bölgesi oluşturmayı kararlaştırdığını ve yatırımcı potansiyeli taşıyan firmaları da Türkiye'ye yönlendirmeye başladığını hatırlatan Tüzmen, Çin'in İzmir, İstanbul, Ankara ve Mersin'i, Çin firmalarının yatırım yapabileceği en uygun kentler olarak ilan ettiğini, önümüzdeki dönemde Çin'den Türkiye'ye milyarlarca dolarlık doğrudan yatırım beklediklerini belirtti.

-“ÇİN'E İHRACATIMIZIN ARTMASINDA, ALIM HEYETLERİ ÖNEMLİ ROL OYNUYOR”-

Tüzmen, halihazırda 100'e yakın Türk firmasının Çin'de yatırım yaptığını, çok sayıda firmanın da Çin'de yatırım yapmak üzere araştırmalarını sürdürdüğünü ifade etti.
Çin'den yapılan ithalatın yerli üretim ve istihdam üzerindeki olumsuz etkilerinin yadsınamayacağını, bu noktada uluslararası kurallara uygun teknik önlemleri aldıklarını söyleyen Tüzmen, sadece bu noktaya odaklanmamak, fırsatları değerlendirmek gerektiğini belirtti.
Kürşad Tüzmen, ziyaret esnasında Çin Ticaret Bakanı ve Çin Turizm Bakanı ile yapacakları görüşmelere ilişkin de şunları kaydetti:
“Ticari ve ekonomik alanlarda stratejik iş birliği anlaşmasının en geç yıl sonuna kadar imzaya hazır hale getirilmesine yönelik müzakere takvimini belirleyeceğiz. Tercihli ticaret sisteminin modalitelerini tespit edeceğiz. Çin Pazara Giriş Programının gelecek yılın başından itibaren yürürlüğe girecek şekilde sonuçlandırılmasına yönelik çalışma takvimini belirleyeceğiz. 2008 Çin Alım Heyetleri-Türkiye programını ve sektörleri belirleyeceğiz. Çin'e ihracatımızın her ay yüzde 50 artmasında alım heyetleri önemli rol oynuyor. Şanghay ve Pekin'de açmayı kararlaştırdığımız Tik-Tak Ofislerine Çin ticaret bakanlığının vereceği desteği tanımlayacağız.”
Tüzmen, görüşülecek konuları ise “iki ülke Gümrük İdareleri arasında imzalanan anlaşmaların uygulanmasında karşılaşılan sorunların aşılması, fikri mülkiyet haklarının korunması, taklit mallarla mücadele, patent hakları ve coğrafi markaların ihlalleriyle etkili mücadele için ikili düzeyde bir platform oluşturulması, hava ulaştırması alanında THY'nin Çin'e yönelik frekans sayısının arttırılması, kargo taşımacılığının arttırılması amacıyla yapılan görüşmelerde ortaya çıkan anlaşmazlıkların giderilmesi, Çin'den Türkiye'ye daha fazla turist gelmesi için Çin tarafının 2008 sezonu için uygulayacağı politikaların belirlenmesi” olarak sıraladı.
Tüzmen, Çin'i bir tehdit unsuru olarak değil, fırsat unsuru olarak değerlendirmeye çalıştıklarını kaydetti.