130 bin eve şömineyle girdi İsviçrelilerle masaya oturdu

Güncelleme Tarihi:

130 bin eve şömineyle girdi İsviçrelilerle masaya oturdu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 12, 2006 00:00

Gaziantepli Ali Araptarlı, serveti tükenen ağanın oğlu olarak çıktığı gurbette okuyup mühendis oldu, 130 bin eve şömine kurdu. Krizde ’bina yatırımı yüzünden’ sarsılan Araptarlı’nın şirketi Hürsan, 2003’ten sonra yeniden atağa kalktı ve İsviçrelilerle ortaklık masasına oturdu.

GAZİANTEP’in Araptar Köyü’nden Ali Araptarlı; gurbette okudu, mühendis ve girişimci oldu. Babası Kurtuluş Savaşı’nda Antep müdafaasının İstiklal madalyalı kahramanlarından olan Ali Araptarlı, serveti tükenen ağanın oğlu olarak çıktığı gurbette okuyup mühendis oldu, Alarko ve Profilo’da önemli görevlerde bulundu ve sonra Hürsan A.Ş.’yi kurarak girişimci oldu. 1979’dan itibaren şömine imalatına başlayan Araptarlı 130 bin eve şömine kurdu. Krizde ’bina yatırımı yüzünden’ sarsılan Araptarlı, 2003’ten itibaren yeniden atağa kalktı ve 2000’de ’milliyetçi duygularla’ reddettiği İsviçrelilerle ortak yatırım ve pazarlama için masaya oturdu. Araptarlı, bir zamanlar Gaziantep’in en zengin aileleri arasında yer aldığını belirterek, "Ben 9 yaşındayken babam vefat etti. 12 yaşına geldiğimde ailemizin serveti tükendi. Araptarlı Köyü’nde birkaç tarlamız ve Gaziantep’te bir baba evimiz kaldı. Servetimizi bitiren CHP’li ailemizin DP döneminde partizanca hedef alınmasıydı" diyor.

DÖNER SERMAYE DESTEĞİ: Ali Araptarlı, şöyle başlıyor anlatmaya: "İlkokulu bitirince Gaziantep Lisesi’ne (orta 1) yazdırdılar. Baktım okul 6 bin kişi. ’Burayı bitirsem ne olacak? Ailem için sanat-meslek öğrenebileceğim bir okula gitmeliyim’ dedim. Baba dostu Salih Arpacıoğlu’na derdimi anlattım. Valiye, Milli Eğitim Müdürüne anlatmış. Özel sınav açtılar ve kazanıp, Mehmet Rüştü Uzel Sanat Okulu’na kaydoldum. 1967’de birincilikle bitirdim, İstanbul’da Tatbiki Güzel Sanatları kazandım. Gaziantep’teki okulumun yönetimi, döner sermayede birikmiş öğrenci katkı payını okuyabilmem için verdi, üniversiteye kaydımı yaptırdım. Sonra da gece okuyup gündüz çalışmak için Galatarasay Mühendislik’e kaydoldum. Okurken Demirçelik İş’in sahibi Mihran Yarman’ın yanında çalıştım, Anadolu’da birçok yem fabrikası kurduk."

ALARKO VE PROFİLO’YA TRANSFER: Ali Araptarlı, üniversite son sınıftayken Alarko’ya transfer olduğunu belirtiyor ve Üzeyir Garih ile 4 yıl çalıştığını anlatıyor. Araptarlı, "Profilo’da imalatçı mühendis olarak başladım ve 26 yaşında 200 personelli bir fabrikaya müdür oldum. 2 yıl çalıştıktan sonra ayrıldım" diyor. Ali Araptarlı, şöyle konuşuyor: "1974’te Profilo’dan ayrılıp kendi atölyemi kurdum ve karpit kazanları üretmeye başladım. Alarko’dan fason işler aldım. 1.5 yıl öyle çalıştım. Bu sıralarda Simtel kat kaloriferi işine başladı ve ana bayi oldum. Baymak da satıyorduk. Günde 8-10 daireye kat kaloriferi döşüyorduk. 48 tesisatçı firma bana çalışıyordu."

OĞLUM İÇİN ŞÖMİNECİ OLDUM: 1979’da kat kaloriferi işinin akaryakıt krizi nedeniyle bitmesi üzerine arayış içine girdiklerini anlatan Ali Araptarlı, "Bu sırada eşim ikinci doğumunu yapacaktı. Ben de evimi ısıtacak mazot bulamıyordum. Eşim ve bebek buz gibi eve gelecek. Salonda bir baca vardı ve ’buraya öyle bir şey yapacağım ki tabandan tavana oda ısınacak’ dedim. Şömine-soba karışımı birşey yaptım. Bir çeki de odun aldım ve yaktım. Eşim de bebek görmeye gelenler de çok beğendi. Onat ve Ahmet Kutlar o dönemde reklam ajansımdı. Ahmet de bir tane istedi, yaptım. Bir gün sonra Hürriyet’te ilan; ’Hürsan kiracılar için şömine yaptı’ yazıyor. Telefonlarımız kitlendi ve yok satmaya başladık. 1997’ye geldiğimizde Türkiye’nin şömine kralıydım."

1997’de Güneşli’de 7 katlı, 1500 metrekare, cam giydirme bir binaya büyük paralar harcayıp taşındığını anlatan Ali Araptarlı, şöyle devam ediyor: "Bütün sanatçılar müşterim; Türkan Şoray, İbrahim Tatlıses, Bülent Ersoy, Sibel Can hepsi geldiler. Açılışı Bedrettin Dalan yapıyor, Merve İldeniz şömine içinden çıkıyor, dünyanın en büyük şömine üreticileri de gelmişler. Derken Dalan bana, ’Oğlum seni akıllı bilirdim. Burada şöminecilik yapılır mı? Bu binayı ya kiraya ver ya da sat. Alacağın parayla iki fabrika yaparsın. Paranın yarısını bankaya koyup geçinirsin’ dedi. Ben eve gittim ve eşime ’Dalan bize burayı layık görmedi, kıskandı’ dedim ama yanlış demişim. Dalan çok ileri görüşlüymüş. Bir süre sonra ’nerden buldun yasası’ tartışılmaya başlandı, ardından depremler oldu ve bizim işler bıçak gibi kesildi. Sonuçta biz o Güneşli’deki binayı 2001 krizinde dörtte bir fiyatla sattık. Oranın makyajı için Toprakbank’tan kullandığımız 100 milyar lirayı misli misli ödedik ve kalanlarla fabrikayı, showroom’u Seyrantepe’ye taşıdık. İnşaat sektörünün canlanmasıyla işlerimiz açılmış durumda. Senede 3 bin-4 bin arası şömine yapmaya başladık."

Kenan Evren peşin almazsan yapma’ dedi

1980 ve 1990’larda birçok turistik tesise, Bahçeşehir dahil en gözde uydu kent projelerine şömine üretip taktığını anlatan Ali Araptarlı, "Kaddafi, Saddam, Aliyev, Nazarbayev, Türkmenbaşı, Denktaş, Evren, Demirel ve Özal’ın evinde benim şöminelerim var" diyor. Evren’e şömine yapışının hikayesini de şöyle anlatıyor: "Kendisi Tekin Günver’den Ulus’ta iki daire almıştı ve ben, ’Evren Paşa’nın evine de şömine yapalım’ diye Tekin Günver’e söyledim. O da Tahsin Şahinkaya’ya iletmiş. Evren Paşa, ’Ben dairelerin taksitlerini zor ödüyorum. Taksitler bitsin, sonra’ demiş. Evren Paşa’nın Cumhurbaşkanlığı bitmek üzereyken bir telefon geldi ve ’Sayın cumhurbaşkanı sizi istiyor şömine dokümanı da getir’ dediler. Ankara’ya gittim; ’Marmaris’te bir ev aldık. Projesi de bu. Bu projeye hangisi uyarsa güzel bir şömine yap. Kaç para tutuyorsa da söyle peşin öderim’ dedi. Ben ’Olmaz, yapmadan alamam’ dedim; ’O zaman yapma’ dedi. Düşük bir fiyat söyledim; ’Düşük söylüyorsun hakkın ne ise onu söyle’ dedi. Söyledim ve ödedi.’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!