Oluşturulma Tarihi: Temmuz 20, 2009 00:00
Gülle Tekstil’in patronu İsmail Gülle 11 yaşında oturduğu iplik ve kumaş makinelerine yabancı değil. Ofisinin altındaki fabrikada her gün üretimi kokluyor. “İşi bildiğim için işçimin ne zaman acıktığını veya kaytardığını anlarım. Bu deneyim sayesinde yurtdışında üretime yönelmedim” diyor.
İSTANBUL Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle, bugün 650 kişiye istihdam sağlayan iplik ve kumaş üreticisi Gülle Tekstil’in patronu... İlk kez 1970 yılında, henüz 11 yaşındayken oturduğu iplik makinesine de hiç yabancı değil. Gülle’nin mesleğe adım atış hikayesi, Sivas’ta tekstil mağazası olan babasının mal almak için geldiği İstanbul’da bir örgü makinesine ‘aşık olması’yla başlıyor. Makineden etkilenerek perakendeden üretime geçme kararı alan babasından öğrendikleri ve makine başında geçirdiği çocukluk günleri, şimdi İsmail Gülle’ye büyük avantaj sağlıyor. “İşçimin ne zaman acıktığını, ne zaman kaytardığını da iyi bilirim. Bu kadar deneyimli olmasaydım çoktan yurtdışında üretim tesisi açmış, hata yapmış olurdum” diyor.
Yedek parça bile yaparımAlmanya’dan alınan tek makine ile işe başladıkları dönemde kendisinin yanısıra kardeşleri İsmet ve Hikmet Gülle’nin de babası ile birlikte çalıştıklarını ifade eden İsmail Gülle, o günleri şöyle anlattı: “Bir yandan çalışırken, diğer yandan da okuyorduk. İki tarafı da aksatmamaya çalışıyorduk. Akşam 20.00’de başlardık, 8 saat çalışırdık. 3 kardeş 3 vardiya halinde babamıza yardım ederdik. 1980’e kadar böyle tek makine ile devam ettik. Ardından makine sayımız 8’e, 16’ya çıktı. 1990’da makine sayımız 300’ü bulmuştu. Ama o zaman kullandığımız, bizlerin üzerinde çalıştığı makineler bugünkü gibi değildi. Bu işler büyük özen ve özveri isterdi. Yedek parça bulamadığımız için 1 makineyi bozup diğerlerine yedek parça yapardık. Bu deneyimlerim, şimdi yöneticiliğimde, sorun çözme kabiliyetimde çok işe yarıyor.”
Sinema bulunmaz fırsattı
2 üniversite okuduğunu, üzerine de ekonomi üzerine yüksek lisans yaptığını dile getiren Gülle, hiçbir okulun çocukluğundan bu yana biriktirdiği iş deneyimi kadar yararlı olmadığını ifade etti ve şöyle devam etti: “O dönemlerde sinemaya gitmek bile bizim için bulunmaz fırsattı. Sabah seanslarına gitmeye çalışırdık. Ama şimdi ‘çocukluğumu yaşayamadım’ gibi bir duygu içinde değilim. Çalıştırdığım insanların ne çektiğini de iyi bilirim. Bir süre önce Özbekistan, Mısır, İran gibi ülkelere gidip tesis taşıma ihtimalini gözden geçirdim. Ama bu saatten sonra çalışanıma yabancı olmak istemedim. İyi ki de gitmemişim. Orada çalışanlar makineyi açık bırakıp çekip gidebiliyor. Buradaki çalışanlarımızın kabiliyeti ve işe verdiği önem farklı. Her yönetici performans ölçümlerini yapabilecek kadar işi bilmeli.”
Önlüğünü giydi makineye geçti
İSMAİL Gülle, üretimde 40 yıllık deneyimini göstermek için Ambarlı’daki Genel Merkezi’nin altındaki kumaş üretim tesisinde işçi kıyafeti giydi. Makinenin ne zaman doğru çalıştığını anlayan, iplikle ilgili bir sorun olduğunda da çözmeyi başaran Gülle, sadece üretimin sonunda hazır olan kumaş topunu makineden çıkartırken çalışanlarından yardım aldı.
Makinede erkekler yönetimde kadınlar
GÜLLE Tekstil’de kumaş üretiminde erkeklerin yoğunluğu dikkat çekerken, yönetimin yapıldığı ofis katında ise bayanlar baskın durumda bulunuyor. Bir
seçim yapması durumunda çalışanlarının bayan olmasını tercih ettiğini dile getiren İsmail Gülle, “Kadınlar kesinlikle daha sadık oluyor. İşi de çok sahipleniyor. Bu da yapıları gereği anaç olmalarından kaynaklanıyor. Bizde kumaşta erkek çalışan fazla. Ancak, iş yönetime gelince herşey kadınlara emanet” diye konuşuyor.