Güncelleme Tarihi:
Bize Altur Turizm’un hikâyesini anlatır mısınız? Nasıl başladı, nasıl gelişti?
1972 yılında rahmetli babamla beraber Almanya’ya gittim. Dört ay çalıştıktan sonra Almanya’da babama “Ben Türkiye’ye döneceğim, askere gideceğim” dedim. Almanya’da çalıştığım gibi Türkiye’de de çalışırsam orada da para kazanacağımı iddia ettim. İyi ki böyle bir karar vermişim. Türkiye’ye döndüm askere gittim. 24 ay yaptım geldim. Rize’de bir minibüs ilanı gördüm gazetede. Malatya Hekimhan’da bir minibüs varmış. O minibüsü gittim aldım. İlk arabamı oradan aldığım için Malatya Hekimhan’ı, Hekimhanlılar’ı çok severim.
O minibüsle İstanbul’da Edirne Kapı-Habibler hattında çalışmaya başladım. O zaman Kayabaşı, Şamlar, 500 Evler’den sonra Sultançiftliği-Habipler hattımız vardı. Yarım saatte bir Edirnekapı’dan araba gönderirdik. Pazartesi ve Cuma günleri sadece sabahları bir tane minibüs Kayabaşı’na ve Şamlar’a gönderirdik. Oradaki vatandaşlarımız süt yapardı. Bakır kazanlarla birlikte bir minibüse dolarlar, gelirler Edirnekapı’da, Karagümrük’te Vefa’da satarlar, akşam onları tekrar götürürdük. Şimdi Kayabaşı Şamlar bir ülke gibi büyüdü. O minibüsle devam ederken ikinci minibüsü aldık. O zamanlarda her gün 500 lira gibi bir parayı kazanmak için gece 12’ye kadar çalıştırdım. Ertesi gün o parayı muhakkak Karagümrük’teki banka şubesine götürürdüm. Onlar beni sabah bekler, bozuk para yatırır, defterime yazdırdığım zaman dünyanın en mutlu insanı olurdum. Bu şekilde devam ederken Habipler hattını üç minibüse kadar çıkardım. Hatta rahmetli babam Almanya’dan izinle geldiği zaman bankadaki defteri onun önüne attığımda şok olmuştu. Türkiye’nin taşı toprağı altın dedim. “Oğlum iyi karar vermişsin, iyi ki dönmüşsün” dedi.
Minibüs hattıyla başladınız, peki kaderiniz hangi noktada değişti?
Edirnekapı’da durağımızın oralarda akrabalarımın pide salonları falan vardı. Arabamı temizlerken yanımda bir tane manda kasa bir Mercedes durdu. İçinden iki bey çıktı. Bunların biri rahmetli Niyazi Adıgüzeldi, biri de Bedrettin Dalan... “Bize fabrika servisi yapar mısın” dediler. “Yaparım” dedim. “Bizi takip et” dediler. Topkapı otobüs garajının içerisinden geçip Bahçelievler-Avcılar tarafına gidiyorduk. Fabrika Haramidere’deymiş. Bize göre uzun bir yolculuk, trafikten dolayı zor. Hiç unutmuyorum, mezarlığın önüne gittik. Bu da Avcılar’daki mezarlıkmış zaten. Orada durdum. Kardeşime dedim ki “Kapıları kapat, bu adamlar bizi kaçırıyor.” Bedrettin Bey geri geri geldi, camı açtım... Hafifçe, dedi ki “Niye oğlum takip etmiyorsunuz?” Dedim, “Ağabey siz bizi kaçırıyor musunuz? İstanbul bitti. Tekirdağ, Edirne yazıyor, ben korkuyorum” dedim. Ne olduysa orada oldu. Aramızda bir elektriklenme, samimi bir hava oluştu. Beylikdüzü’nde Beko fabrikası vardı, oradan geri dönüş vardı. Haramidere’ye indik. Bir tane yeni fabrika yapılıyor, gördüm, rahatladım. Gülüyorlar, “Kaçırıyoruz sizi” falan dediler. Fabrikada rahmetli Niyazi Bey’in odasına girdik. Lambrili falan, daha önce hiç öyle bir oda görmemişim. Birden bire masaya pastalar, çaylar geldi. Ben “Allahım bizi kadir gecesi doğurtmuş herhalde” dedim. Bu arada personel müdürünü çağırdı. Dedi ki “Bizim personelemizi bu arkadaşımız taşıyacak, konuşun başlayın.” Biz orada başladık çalışmaya, personel artmaya başladı. “Sen” dediler “Eyüpsultan’dan da bir araba koy. Arabayı sen bul, biz sana şu kadar para verelim, sen kaç paraya çalışırsan çalış.” Koydum baktım güzel bir şey, yani başkası çalışıyor ben para kazanıyorum. Hoşuma gitti. Oraya koy, buraya da koy, hatlar arka arkaya gelince oradaki personel sayısı bin 500’e çıktı. Bizim araç filomuz bayağı büyümeye başladı. Bir araba, iki araba, beş araba derken... Bakırköy Belediyesi... Bakırköy, Bahçelievler, Esenler, Avcılar her tarafa bağlı belediye servisi yapmaya başladım. Sonra Tekel Genel Müdürlüğü’nde başladım. Bir arabadan başladığımız o filo şu anda Allahıma şükürler olsun 14 bin arabalık bir filoya dönüştü.
Peki şimdi sizin hayatınızda tabii araçların çok büyük önemi var. İlk aracınızı unutmuyorsunuz, ilk aldığınız yeri unutmuyorsunuz ama bazı markalar da sizin için çok önemli. Onlarla adeta kader birliği yapıyorsunuz değil mi?
Doğru...Mesela Mercedes arabayı aldığınız zaman derdiniz olmuyor, endişeniz olmuyor, düşünceniz olmuyor. Sizi yolda bırakmıyor. Sizi hedefinize götürmek için çok büyük çaba sarfediyor. Biz Türk Hava Yolları’nın servislerine 2015’te almış olduğumuz yine aynı tip arabalara, otobüslere hâlâ anahtar vurmadık inanır mısınız? Çünkü o kadar sağlam, o kadar güvenli, o kadar iyi arabalar ki... Ülkemizde bunların yapılması, ülkemiz ekonomisi için çok önemlidir. Bizim de şansımız. Bundan önceki dönemde biliyorsunuz; Mercedes’in 100 bininci otobüsü Altur’un oldu. Onunla beraber almış olduğumuz sadece otobüs sayısı bu sene 24 oldu. 2023’te bunu çok daha yukarıya taşıyacağımızı düşünüyorum. Filomuzu devamlı genç tutmak istiyoruz çünkü büyüyen bir firmayız. Devamlı iş geliyor bize.
Ülkemize, ülkemizin ekonomisine değer sağlıyoruz ve her arabaya iki şoför alıyoruz. 1000 tane şoför olsun, yarın 1000 tane şoför işbaşı yapsın. Sadece şoför ihtiyacımız olduğunu açık açık beyan ediyoruz. Şoför istiyoruz, bekliyoruz. Bu yeni arabaları kullanacak yeni arkadaşlarımıza
ihtiyacımız var.
KADIN ŞOFÖR DAHA DİKKATLİ
Bu talep artışı, yeni istihdam ihtiyacı da doğuruyor mu?
Burada üzerine basa basa bir şey söylemek istiyorum; bizde çalışan bir hayli kadın şoför var ama bunu çoğaltmayı çok arzuluyorum, çok istiyorum. Hem disiplin açısından, hem de güvenlik açısından kadın şoförler çok daha dikkatli.
BuYani 1000 şoför bulsam, 1000 şoför alırım. İlk tercihim de kadınlar diyorsunuz?
Kadın şoför çoğunluklu olursa çok mutluluk duyarız.
2023’TE YENİ ALIMLAR OLACAK
Altur’da hedefleriniz nedir? Hangi noktaya ulaştığınızda “Evet hedefime ulaştım” dersiniz?
Taşeronlarla beraber 11 bin çalışanımız var. Kendi Altur bordrolu personelimiz 4 bin kişi. Manisa Vestel fabrikasında yaklaşık 700 servisimiz ve şoförümüz var. Ankara’da, Tekirdağ’da, Çerkezköy’de, İzmir’de var. Türkiye’nin her tarafında çok sayıda çalışanımız mevcut. Zaten Altur, ister istemez her gün büyüyor. Düşünün ki her işyeri her gün bir tane iki tane araba ilave ediyor. Burada bakın geçen sene kendi grubumuz olduğu için söylüyorum, kendim Wolsvagen, Skoda ve Seat bayisi olmam ve Ferit Bey’le de çok yakın dost olmam dolayısıyla, 16 kişilik araçlardan Türkiye gelecek olan 300 aracın 150’sini rica minnet bize kota ettiler. Geçen sene sekizinci ayda teslim alacağımız araçlar bu senenin yedinci ayına ertelendi. Yani bir sene ertelendi. Türkiye’ye araba gelmiyor. Böyle bir sıkıntımız var. Bu arada biz bu sıkıntılı dönemlerde bize Mercedes, Fiat, Ford gibi 15-16 kişilik arabalarda destek olan firmalara huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum. Eğer onlardan araba temin edememiş olsaydık gerçekten çok zor duruma düşecektik. Yani sektör çok büyüyor ama bizim sektörle ilgili çok sıkıntılı durumlar var. Şimdi dün bana bir arkadaş geldi. “Urfa’da fabrikamız var” diyor. “Altur’un Urfaya gelmesi lazım, bunu yapması lazım” diyor. Şimdi bu kadar çok talep var ki kendimiz, firmamız bir marka. İyi hizmet vermek mecburiyetindeyiz. Filolarımızı hep iki yaş tutuyoruz. Eski araba kullanmamaya çalışıyoruz. Ama araç bulamadığımız zaman çok zor duruma düşüyoruz. Altur olarak aslında hedeflerimizin çok çok ilerisindeyiz. Yine de 2023’te çok ciddi alımlarımız olacak. Çünkü taşıma konusunda çok fazla talep var. Birçoğuna yanıt veremiyoruz. Yani “Bu sene dolduk artık iş alamıyoruz” diyecek noktaya geldik. 2023’te çok daha ileriye başka yatırımlarımız da olacak Allah’ın izniyle.