Güncelleme Tarihi:
SON yıllarda ‘tesettür’ üzerine tartışmaların odağındaki markalı ve pahalı eşarplar çok konuşuldu. Ancak, Rusya’dan İran’a kadar ‘orta ve alt gelir’ grubundaki kadınlar için üretim yapan markalar pazarın asıl hakimleri durumunda.
ÖĞRETMEN OLACAKTIM
“Sivas Gürün doğumluyum. 1972’de Gürün Lisesi’ni bitirdim ve İstanbul’da okumaya geldim. Fikirtepe Eğitim Enstitüsü’nde öğretmen olmak için gece okuyordum. Öğlene kadar Sultanhamam’da tezgah açmaya başladım. Gürün Han’dan çocuk giysileri alıp satıyordum. Ne kadar satmışsam parasını da aynı gün içinde götürüp teslim ediyordum. Böyle çalışırken, okula 1 yıl devam edebildim. Bir gün, ‘öğretmen olunca ne maaş alırım’ diye düşündüm ve gördüm ki yarım günde bir öğretmen maaşı kazanabiliyorum. Böylece okulu bıraktım ve ticarete devam ettim.
Benim küçük kardeşim de İstanbul’a makine mühendisliği okumaya gelmişti. Ona ‘sen oku ben ticarete devam edeyim’ dedim. 5 erkek kardeşiz ve tabii ki diğer biraderleri de getirdik, tezgâhları çoğalttık. Satış büyüyünce kendimiz imalat da yaptırdık ve kendi tezgâhlarımızda sattık.1980’de askeri darbe olunca bizim tezgahlar kaldırıldı. Bir hemşerimizin küçük bir dükkânı vardı. ‘Gel seninle burada eşarp satalım’ dedim. Kabul etti ve beraber eşarp işine başladık.1 yıl kadar böyle çalıştık. Sonra ben küçük bir depo tuttum ve belirli firmalardan mal alıp toptancılığa başladık. Toptancılık yaparken kâr marjımız çok düşüktü.Çünkü imalatçı değildik. Bir süre sonra ben ‘ben imalat yapmak istiyorum’ dedim. Bursa’da üretim yaptırmaya başladık. Markamız As Eşarp oldu.
RUSYA’YA LEOPAR BAŞI
Böyle fason ürettirip satarken, Rusya’da ‘leopar başlı eşarp’ moda oldu ve biz de Rus kadınları için 50 bin metrelik partiler halinde eşarp yaptırmaya başladık. Mal, Laleli’de satılıyordu. Bursa’dan gelince dükkâna bile inmiyordu doğrudan Laleli’ye gidiyordu. Bir süre sonra da hadi ipek de yapalım dedik. Onun için de Bursalı bir ortakla yola çıktık ama sonra yürümedi ve kurduğumuz tesisin tamamı üzerimize kaldı. 1997’den sonra ben üretimin başında kaldım ve imalatı çözmek için büyük çaba harcadım. Biz mağazacılıktan, toptandan yani ticaretten geldiğimiz için üretimi öğrenmekte çok zorlandık ama sonra başardık. 1998’de Çerkezköy OSB içinde bir fabrika aldık ve Çatalca’daki tesisi buraya taşıdık. 3.500 metrekare kapalı alana sahip bir tesis kurduk. Şu anda 5 bin metrekareyiz. Rusya’dan sonra Malezya ve Endonezya da çok iyi pazarımız oldular. Ancak şu anda üretimimizin yüzde 70’ini İran, Lübnan ve Irak’a satıyoruz. Kargoyla ihracat yapıyoruz. İhracatımızın yüzde 70’ini de İran’a yapıyoruz.
Eşarpları, evlerde kadınlar dikiyor
A. Hamdi Ünlü, tüm satışları fabrikamızdan yaptıklarını belirtiyor ve şöyle devam ediyor: “Müşteri geliyor, deseni ve modeli beğeniyor, siparişini veriyor. Biz de üretiyoruz. Aylık 85 bin adet kadar eşarp üretiyoruz ki yıllık 1 milyon adedi rahat geçiyoruz. Kapasitemiz yıllık 1.5 milyon adetten, 2.5 milyon adete çıkacak. Eşarp üretimi sanıldığı kadar kolay değil. Desen hazırlama, baskı zor işler. Her renk ayrı basılır. Kurur ve fiske edilir, yıkanır, ütülenir. Sonra da dikişe gider. Kenarları tamamen elde dikilir. Bunun için evlere iş veriyoruz ki böyle 300’e yakın ev kadını bizim eşarpların kenarlarını dikerek aile bütçesine katkı sağlıyor. Onlar, dikip ütüleyip paketliyor ve oradan müşteriye gidiyor.”
Diğer Ekobi haberleri:
Saat pazarına ‘kur’ darbesi
TÜRKİYE’nin saat pazarı yılın ilk yarısında adet bazında yüzde 19, değer bazında yüzde 9 daraldı. Çok sayıda saat markasının Türkiye Distribütörü olan Ersa A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı Mustafa Ergün, Türkiye’de 2013 yılında yaklaşık 300 milyon dolarlık saat satıldığını belirterek, bu rakamın 2014’te 216 milyon dolara gerilediğini söyledi. Ergün, 2015’in ilk yarısında da Türkiye toplam saat pazarının 100 milyon dolara ulaşamadığını açıkladı. Pazarda ciddi bir konsolidasyon yaşandığını anlatan Mustafa Ergün, “Saat pazarının tamamına yakını ithalata bağımlı. Bu nedenle de kurlarda yükseliş negatif etkiliyor. Birçok firma zorlandığı için pazardan çekiliyor. Köklü firmalar için bu durum fırsat olarak da görülebilir. Örneğin biz 2015’in ilk yarısında, geçen yılın aynı dönemine göre pazar payımızı yüzde 7.6’dan yüzde 10.4’e çıkarmayı başardık. Bu dönemlerde satışlarımız 8.3 milyon dolardan, 10.2 milyon dolara yükseldi” dedi. Casio distribütörlüğünün de bu başarıda önemli katkısı olduğunu anlatan Mustafa Ergün, “Hem bayilerimizi hem son tüketiciyi kapsayan kampanyalarımızla, satışlarımızı ciddi boyutlarda artırdık” diye konuştu.