Güncelleme Tarihi:
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 2013-2015 yıllarını kapsayan 3 yıllık yeni stratejik planı tamamladı. Planda, 2008 kriziyle oluşan yeni ekonomik düzen sonrası dünyadaki durum ve buna paralel olarak değişen eğilimlere yer verildi.
Yeni düzende kurumun görev alanının genişleyeceği, buna paralel olarak da nitelikli insan gücü ihtiyacının artacağı vurgulandı. Ancak 2011 yılında çıkarılan eşit işe eşit ücret kararnamesiyle kurumda eski ve yeni personel arasında maaş farkı yaratan ve yeni personele düşük maaş verilmesine neden olan 666 sayılı kararnamenin yarattığı sıkıntılara dikkat çekildi. 3 yıllık süreçte kurumun atacağı adımlarla ilgili önemli ipuçlarının verildiği plandan, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun değişeceği sinyalleri geldi.
'MAAŞLAR DA DÜŞTÜ MOTİVASYON DA'
3 yıllık stratejik planda kurumun güçlü ve zayıf yönleri sıralandı. Krizlerden elde edilen tecrübe ve dersler, genç, dinamik ve nitelikli insan kaynağı; sektörün yüksek uyum kabiliyeti, ileri teknolojileri kullanma kapasitesi güçlü yönler olarak sıralandı.
“2011 yılında çıkarılan 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Kurul Başkanı ve Üyeleri ile Kurum personelinin ücretlerini sınırlamasının, kurumda insan kaynaklarının geliştirilmesi imkânlarını olumsuz etkileme potansiyeli taşımaktadır” denildi.
Yeni ekonomik düzende kurumun faaliyetlerinin gerektirdiği donanıma, motivasyona ve araçlara sahip kişileri, istihdam edebilmesi için gerekli görülmesi halinde kanun değişikliği önerisi getirileceği belirtildi.
Eski ve yeni personel arasındaki maaş farkının yarattığı motivasyon ve moral bozukluğunun bu kadar dolaylı ifade edilmesi eleştirilere neden olurken, “Ne de olsa stratejik plan. BDDK yönetimi de stratejik bir yöntemle ince mesajlar vermeyi tercih etmiş” yorumlarına neden oldu.
BANKALARA, KESİNTİ MESAJI |
Bankalar Yasası, BDDK giderlerinin karşılanması için bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve finansman şirketlerinin bir önceki yılsonu bilanço toplamlarının on binde 3’ü oranında kesinti yapılabileceğine hükmediyor. Ancak sektördeki etkinlik düzeyini artırmak için 2010-2013 döneminde bu oran sırasıyla on binde 2, on binde 1.5 olarak uygulanarak, böylece söz konusu kuruluşlardan 152 milyon, 129 milyon ve 156 milyon liralık kesinti gerçekleşti. Kurumun mali özerkliğe sahip olmasının en güçlü yanlarından biri olduğu vurgulanan planda, “Bununla birlikte, genel uygulamalar ve yaklaşımlar dolayısıyla harcamaların gerçekleştirilmesinde güçlüklerle karşılaşılabilmektedir. Öte yandan, Kurumun genişleyen görev ve sorumluluk alanı, bunun gerektirdiği personel sayısı artışı,yeni hizmet binası temini, uluslar arası üyelik faaliyetleri, personelin artan eğitim ihtiyacı gibi hususlar nedeniyle önümüzdeki plan döneminde BDDK giderlerinde belirgin bir artış olması öngörülmektedir” denildi. Plandaki bu tespit, BDDK’nin son iki yıldır onbinde 1.5 olarak uyguladığı kesinti oranını kanunun verdiği onbinde 3 sınırına yükseltme sinyali olarak yorumlandı. Eğer bu oran 2012 yılında on binde 3 olsaydı, finansal kuruluşlardan yapılacak kesinti miktarı 156 milyon değil; 312 milyon olacaktı. |
BANKACILIK KANUNU DEĞİŞMELİ ÇÜNKÜ…
BDDK Planında uluslar arası uygulamaların Türkiye’ye yansıtılması, kurumun etkinliğinin artırılması ve sektörün ihtiyaçları için 5411 sayılı Bankacılık Kanununun gözden geçirilmesi gerektiği vurgulandı. Özellikle izne tabi işlemler, kurumsal yönetim, koruyucu hükümler, denetim ve yaptırımlara ilişkin bankacılık hükümleri ile mali kaynakların kullanımı, teşkilat yapısının düzenlenmesi, personel yapısının, mali hakların ve emeklilik haklarının düzenlenmesine ilişkin kurumsal yapıya ilişkin hükümleri başta olmak üzere uygulamada sorun yaratan hususlara dikkat çekildi.
“Buna ek olarak, bankalarca yapılan karşılık ayırma uygulamaları ile bankaların dâhil oldukları risk gruplarına ilişkin uygulamalar başta olmak üzere, uluslararası standartlara uyumsuz olduğu tespit edilen alt düzenlemelerin gözden geçirilmesi gerekmektedir” denildi.
KONSOLİDE DENETİM!
Bankacılıkta etkin gözetim ve denetim için banka gruplarının konsolide bazda denetlenmesi gerektiğine dikkat çekilerek, son küresel finansal krizle birlikte, grup yapıları karmaşık bankaların risk tespiti ve denetiminin önem kazandığı vurgulandı. Türkiye’de de bunun için gerekli mevzuat değişikliklerinin yapılacağı ifade edildi.
GÖLGE BANKACILIĞA DİKKAT
Finansal istikrarın korunması ve sistemik risk olasılığının azaltılması amacıyla hali hazırda sermaye düzenlemeleri, kâr dağıtım sınırlamaları, tüketici kredilerinde yapılan risk ağırlığı ve karşılık ayarlamaları gibi tedbirleri alındığı anımsatılan planda, “Ancak tüm tedbirlere rağmen bazı alanlarda kredi artışının risk birikimine yol açacak düzeyde olması politika çeşitliliği ihtiyacını beraberinde getirmektedir” tespiti yapıldı.
Küresel krizde gelişmiş ülkelerde finansal inovasyon ve/veya aşırı regülasyon sonucu oluşan “gölge bankacılık” sektörünün, önemli bir sistemik risk ve finansal istikrarsızlık kaynağı olduğuna dikkat çekilerek, “Düzenleme ve denetim alanı dışındaki finansal kesimi ifade eden bu tanım, bankacılık sektörüne yönelik düzenlemelerin artmasıyla derinlik kazanmaktadır. Bu çerçevede her adımda bu yönde teşviklerin oluşturulmadığına dikkat edilmesi gerekmektedir” denildi.