Einstein’ın beyninin serüveni

Einstein’ın beyni 40 yıldan fazla kavanozda saklandıktan sonra parçalara bölünüp nörologlara gönderildi.

Sıcak bir soba üzerinde bir dakika oturmak insana bir saat gibi gelir, ama güzel bir kadınla bir saat oturmak, insana bir dakika gibi gelir.

Einstein’in ünlü İzafiyet Teorisi’nin en yalın anlatımı bu. İçinden çıkılmaz denklemlere gerek yok./images/100/0x0/55ea167bf018fbb8f86a8123

Buluşlarıyla atom bombasından TV ve radyo gibi uzaktan kumandalı araçlara, bavullardan marketlere uzanan tarayıcılara kadar, uzayın ve pratik hayatın kapısını, fizikteki buluşlarıyla Einstein açıyor. Onun nasıl bir beyni var?

Lenin ölüyor. Öldükten hemen sonra beyni çıkartılıyor ve Moskova Bilim Akademisi Lenin’in beynini incelemeye alıyor. O nasıl bir beyne sahip ki, dünyayı yerinden oynatan bir devrime imza atıyor, merakı.

Lenin’in beyniyle ilgili incelemeler tam on dört cilt tutuyor. Dünyanın ilgili bilim adamları sonuçları çok merak ediyor. İncelemeyi yapan sadece Sovyet bilim adamları. Moskova kimseye tek satır okutmuyor, Lenin’in beynini kimsenin incelemesine izin vermiyor.

Ne zaman ki, Sovyetler yıkılıyor, Moskova 90’larda açıklıyor: "Lenin’in beyninde herhangi bir özellik yoktur." Bilime siyasal çalım. Hoş değil.

Mussolini sokaklarda sürüklendikten sonra, cesedi enkaza dönüşüyor. Yine de, beyni çıkartılıyor. Mussolini nasıl bir beyne sahip, ondaki zorbalık nereden kaynaklanıyor, merakı. 1945-1966 arasında inceleniyor. Herhangi bir ipucu elde edilemiyor.

Tarihin kaydettiği en ünlü mafya babalarından, katiller katili, soyguncu John Dillinger kurşunlarla delik deşik edildikten sonra hemen otopsiye alınıyor, beyni çıkartılıyor. O nasıl bir beyne sahip ki, bu kadar soğukkanlı cinayetler işleyebiliyor, kafası hep kötülüklere çalışıyor, merakı.

Dünyanın pek çok ülkesinde benzer merak çok yaygın. Hepsi bilimsel nitelikte. Beyinleri incelenen, iyi-kötü, yetenekli-becerikli, farklı kesimlerden insanlar. Edebiyata, siyasete, bilime, unutulmaz cinayetlere imza atmış kriminal tiplere kadar, her çeşit insan tıbbın merceği altında. Bu insanların beyin yapıları nasıl? Zeka onlarda hangi mekanizmayı harekete geçiriyor ve onlar diğerlerinden daha farklı bir konuma geliyor? Ama iyi, ama kötü.

Zeka ile biyoloji arasındaki bağlantının araştırılması.

Einstein 1955’te ölüyor ve beyni derhal çıkartılıyor. Ancak, Einstein’ın beyni tam elli yıl boyunca müthiş bir serüven yaşıyor. Carolyn Abraham’ın kaleme aldığı "Einstein’ın Dehası" kitabı aktardığım bu bilgileri içeriyor.

Evliliği uygar kölelik olarak tanımlayan, Tagor, Freud ve Charlie Chaplin (Şarlo) ile dostluklar kuran, İngiliz kraliçesinin huzuruna çıplak ayakla çıkan, her koşulda piposundan vazgeçmeyen Einstein nasıl bir beyne sahip? Nasıl bir beyin ki, ilkokulda hocası ona, "senden bir halt olmaz, sen en iyisi git, kendine sade bir iş bul, okumaktan filan vazgeç" derken, o bunu sessizlikle karşılıyor, ama bir sonraki derste, verdiği yanıtlarla hocasını yaya bırakıyor. O zamana kadar kabul edilen buluşları altüst edecek kadar.

Einstein’ın beyni yıllarca Dr. Thomas Harvey’in elinde. Bir kavanozda define saklar gibi saklıyor. Ara sıra Einstein beyni üzerine makalaler yazıyor. Yazdığı her makale tıp dünyasında büyük yankılar yaratıyor. Pek çok ülkeden, pek çok bilim adamı aynı beyni farklı yönlerden incelemek istiyor. Harvey’in bilimsel kıskançlığı 90’ların sonuna kadar sürüyor. O tarihten sonra beyni belli parçalara bölerek, parçaları başka nörologlara gönderiyor, onların incelemesine ortam hazırlıyor. Einstein’ın beyin parçacıkları ülkeden ülkeye küçük kavanozlarda dolaşıyor.

Onun beynindeki sırrı, nörobilimci Witelson ortaya çıkartıyor."

"Beynin bir bölgesinde hücreler küp şeker gibi yoğun. Einstein’daki zeka bu hücrelerdeki yoğunluktan kaynaklanıyor".

Serüven müthiş. Genel anlamda beyin incelemelerindeki maksat daha da müthiş. İnsanı titretecek kadar kapsamlı. Önümüzdeki yüzyılların insanını yaratma projesi.

"Eldeki beyin örneklerinden hareketle, onların DNA’ları üzerinden iyi ve zeki insanlar yaratalım, bu tip insanları klonlayalım."

Önümüzdeki yüzyıllarda yeni Einstein’lar, Elvis Presley’ler, Sartre’lar günümüz tıbbını hayırla yad edecek. Al Capone’lara, Hitler’lere paydos.
Yazarın Tüm Yazıları