Güncelleme Tarihi:
‘Okulun Sınavı – Sınav Okulu’ başlıklı panelde konuşan Oktay Aydın, 4+4+4 zorunlu temel eğitimde liseye geçiş sistemlerini, uygulamalarını ve sınavlar nedeniyle öğrencilerin, ailelerin yaşadığı zorluklara değindi. Soru tiplerinin değişemeyeceğini söyledi. Lise seçimi yaparken öğrencilerin kişiliğine ve hedefine uygun okullara yönelmelerini ve yetkin akademik kadroya sahip, yeterli donanımda, bireysel gelişime katkı sağlayacak ortamları olan zengin ve çok sayıda ders dışı etkinlikler sunabilen okulları tercih etmelerini öneren Aydın, mezunlarının üniversiteye giriş başarılarının da önemli bir kriter olması gerektiğini anlattı. Ayrıca dil öğrenimi (Rusça-Çince-Arapça-İspanyolca) ile tematik okul kavramının gelecek okul inşasında önemli bir yer tutacağını belirtti.
Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Politika Analisti Aytuğ Şaşmaz ise, 4+4+4 ile zorunlu hale getirilen ortaöğretimde hızlı yaygınlaşmanın süreceğini belirtti. Şaşmaz, bunun beraberinde “fırsat eşitliği” vurgusu getirmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. Ancak, ortaöğretimde her yıl öğrencilerin yüzde 10’unun okulu terk ettiğini, bunun ortaöğretimde kalite eksikliğinin çok net bir göstergesi olduğunu söyledi. Şaşmaz, ortaöğretim çağındaki gençlerin yalnızca yüzde 10’unun annesinin lise ve üstü mezunu olduğunu belirterek, ortaöğretimin zorunlu hale getirilmesi için toplumsal hazırlığın da eksik olduğunu, yeni sistemde ortaöğretimde eşitlik vurgusu artarken, “çeşitlilik” vurgusunun da kaybolamayacağını anlattı.
ERG’nin ortaöğretimde kapsamlı dönüşüm için çizdiği genel çerçeveyi paylaşan Şaşmaz, “seçici devlet liseleri”nin eşitlik idealindeki yerinin ise şu anki seçme yöntemine bakarak değerlendirilmesi gerektiğini, okulların değil seçme yönteminin “eşitlik” idealine ve ilkesine aykırı olduğunu aktardı. Dünyadaki seçici lise örneklerinden ve uygulamalarından verdiği örneklere ek olarak seçici devlet liselerine öğrenci seçimine dair ERG’nin önerilerini anlattı.
Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Tezbaşaran ise, 4+4+4 sisteminin kabul edildiği 18. Milli Eğitim Şurası Komisyon Üyelerinden biri olarak Genel Kurul’da verdikleri, kabul gören önergeleri ve gereklilikleri paylaştı. Tezbaşaran komisyon çalışmalarına bağlı olarak sürece ve sınavlara yönelik önergelerini anlattı:
“İlköğretim ve ortaöğretim boyunca sürecek rehberlik uygulamaları ve özel yeteneklerine uygun akademik, beceri, ilgi ve özel yetenek gelişim profillerine bağlı olarak zamanla öğretim sisteminin tek sınav odaklı olmaktan çıkaracak bir model oluşturulmalıdır. Ortaöğretime ve yükseköğretime geçişte öğrenim süresi boyunca sürekli ve sistematik bir biçimde derlenen nesnel bilgilere dayalı olarak kurulacak olan bir yöneltme, yönlendirme modeli hayata geçirilinceye kadar SBS ile YGS ve LYS sınavlarında ezber bilgilerle doğru cevaplandırılan sorular yerine, yenilenen öğretim programlarında kapsanan ortak düşünme becerileri ile derse özel sorun çözme becerilerini yoklayan sorular sorulmalıdır. Bu durumun zaman içerisinde giderilmesi sınav odaklılıktan süreç odaklılığa geçilmesi için yöneltme yönlendirme kararlarının daha nesnel temellere oturtulması model önerileri sunulmuştur.”
Prof. Dr. Tezbaşaran ayrıca, sistemin öğretmenler tarafında yansımalarının atama, açığa çıkan öğretmenler, müfredatta yaşanan belirsizlikler, yeni tanışılan yaş seviyeleri ve sınıf yapıları olduğunu anlattı. Velilerin 4+4+4 sürecinin ilk yılında neyin olup bittiğinin anlayamadan, endişeli ve kulaktan dolma bilgilerle yaşadığını, çocukların ise öğrenci olmaya alışmakla geçirdiğini söyledi. Okulların eğitime duyarlılıkları ve gösterdikleri hassasiyet ile çocukların ve ailelerin olumsuz olarak en az etkilenmeleri için özel çaba gösterilmesi gerektiğini hatırlattı.
İstanbul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı (İELEV) tarafından bu yıl gerçekleştirilen ‘ Okulun Sınavı – Sınav Okulu’ başlıklı panelde Kariyer Danışmanı Oktay Aydın, 4+4+4 sisteminde ortaöğretimin ve liselerin yeniden düzenlenmesini Eğitim Reformu Girişimi (ERG) politika analisti Aytuğ Şaşmaz değerlendirdi. Sistemin öğrenci, öğretmen ve velilere yansımalarını ise Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Tezbaşaran tarafından anlatıldı.