Güncelleme Tarihi:
Aile de Milli Eğitim Bakanlığı da o zamanlar işi kitabına uydurup yasal yollardan açık bularak bu kaydı gerçekleştirmişti. Ancak çocuk 181’inci öğrenci olarak damgalandı. İş çığırından çıktı. Koridorlarda, tuvaletlerde, bahçede 181’inci öğrenci dışlandı, laf sokuldu.
Geçen yıl aynı durum Üsküdar Amerikan Lisesi’nde yaşandı. Yine bir veli Bakanlık’taki gücünü kullanarak çocuğunu bu okula yerleştirdi. Bu öğrenci de aynı 181’inci öğrenci gibi dışlandı. Bütün bakışlar ona döndü, okulda adeta izole edildi. Veli kendince istediği okula çocuğunu yazdırdı yazdırmasına da çocuk o okulda istenmedi, o da dışlandı.
Bu öğrencinin Üsküdar Amerikan’a farklı bir yöntemle kayıt edilmesinin ardından birçok veli de hem bu okula, hem de diğer okullara noter ihtarnameleri göndermeye başladı. Haklı olarak bu kaydı emsal gösterdiler. İşte bu ihtarnamelerin sahibinden biri hedefine ulaştı. İkiz kızlarından birini Türkiye’nin en yüksek puanlı okulu Robert Kolej’e özel okul puanına göre kaydeden, yani bu puanı kullanan aile, diğer kızlarını da TEOG YEP puanına göre ve yine Bakanlığı arkasına alarak aynı okula göndermeyi başardı. Özel okul puanı Robert Kolej’e giriş puanından çok daha düşük olan öğrenci ise sadece orada değil, diğer okullarda da fısıltı halinde konuşulmaya başlandı.
Ben burada kuralları hiçe saymaya ya da kendine göre uyarlamaya değil, ailelerin hırsına takılmış durumdayım. Nasıl bir hırs ki çocuğunun gittiği yerde dışlanmasını göze alıyor, bakışlarla izole olmasını içine sindirebiliyor, şaşırıyorum. Hangi anne yasal boşluklardan yararlansa bile çocuğunun en hassas olduğu dönemde okulda akranları tarafından dışlanmasını görmezden gelip, yaşadığı ya da yaşayacağı travmaları hiçe sayar? Anlamıyorum, anlamakta zorluk çekiyorum. İlk başta girdiği okulundan, arkadaşlarından dönem ortasında ayrılmasına, yeni bir ortama girdiğinde hiçe sayılmasına nasıl seyirci kalır?
Anneler lütfen biraz olsun düşünün. Bu hırs, bu diploma etiketi, çocuğumu yüksek puanlı okulda okutuyorum havası için bütün bunlar değer mi?