Güncelleme Tarihi:
YÖK'te, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü, Yeşilay ve TÜBİTAK'tan yetkililer ve akademisyenlerin katılımıyla "Uyuşturucu ile Mücadelede Üniversitelerin Rolü ve Kurumlararası İşbirliği" toplantısı düzenlendi.
Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi'nde dün ilk defa yeni akademik yıl açılışının toplu olarak yapıldığını hatırlatan Saraç, yükseköğretim camiasının toplantıdan çok memnun olduğunu söyledi. Saraç, "Cumhurbaşkanlığının teşviki, akademik camianın bilimsel faaliyetler konusundaki atılımlarla ilgili cesaretlenmesi konusu da çok önemli bir adımdı" diye konuştu.
Üniversitelerin topluma hizmet, eğitim ve araştırma fonksiyonu bulunduğuna değinen Saraç, "Bizler her türlü olumsuz durum karşısında hizmet vermeye, eğitim, öğretim, bilim üretmeye devam etmek durumundayız. Ülkemiz, fırtınalı günlerden geçiyor, doğru fakat yükseköğretim kurumlarının bu fırtınalı günlerde bir deniz feneri görevini de üstlenmesi icap ediyor" dedi.
Üniversitelerin toplumun huzuruna katkıda bulunan kurumsal yapılar olması gerektiğini dile getiren Saraç, uyuşturucu ile mücadelede de üniversitelerin bir rol üstlenmesi gerektiğini söyledi.
Saraç, bu konuda en önemli paydaşın da Sağlık Bakanlığı olması gerektiğini, Bakanlığın bu hususlardaki faaliyetlerine bilimsel olarak katkı sağlamanın üniversitelerin varlık sebebi olduğunu belirtti.
Uyuşturucu kullanımı ve madde bağımlılığının son yıllarda sosyal, hukuki, ahlaki ve adli sonuçları olan bir sorun olduğunu anlatan Saraç, geçen yıl yayınlanan Dünya Uyuşturucu Raporu'na göre, 2013'te dünyada 15-64 yaş grubundaki her 20 kişiden birinin uyuşturucu kullandığı, yaklaşık 190 bin kişinin uyuşturucuya bağlı nedenlerden öldüğünün tahmin edildiğini anlattı.
Saraç, bu verilerin sadece kayda geçenleri yansıttığını, reel olanın ise bu rakamların çok daha üst düzeyde olduğunu gösterdiğini söyledi.
Uyuşturucu kullanımının sadece kişinin kendisini değil, yakın çevresini ve geniş çerçevede toplum sağlığını tehdit ettiğini söyleyen Saraç, şöyle konuştu:
"Uyuşturucu kullanımı aşağı yaşlara doğru indi. Uyuşturucuyla mücadelenin artık bir bilimsel boyutunun olması lazım. Hiç müsamahasız şekilde en ağır tedbirlerle de konunun üzerine yürünmesi gerekiyor. Bağımlılıkla ilgili mücadeleye yönelik araştırma ve projelerin de teşvik edilmesi gerekiyor. AMATEM, ÇEMATEM gibi merkezlerin üniversitelerimizde işlevsel olarak bulunmasını istiyoruz."
YÖK Başkanı Saraç, uyuşturucu ile mücadelede her kurumsal yapının pozisyonunun olması gerektiğini, YÖK'te düzenlenen toplantıdan çıkacak ve kurula düşecek karar alma süreçleri konusunda sınırsız desteğe hazır olduklarını söyledi.
Uyuşturucu operasyonu sayısı 10 yılda 10 kat arttı
TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı AK Parti Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu da uyuşturucu bağımlılığı konusunda komisyonun çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Uyuşturucu ile mücadelede, 2014'te Başbakanlık tarafından Uyuşturucu ile Mücadele İnisiyatifi ve Genelgesi yayımlanarak yeni bir döneme girildiğini belirten Kavuncu, genelge kapsamında Yüksek Kurul, Uyuşturucu ile Mücadele Kurulu, Taşra Kurulu, Teknik Kuruldan oluşan dörtlü bir şema oluşturulduğunu hatırlattı.
2014-2016 yıllarında Acil Eylem Planı oluşturduklarını dile getiren Kavuncu, planın sonuna gelindiğini bildirdi.
2005-2015 yıllarında uyuşturucu operasyonu sayısının 10 kat arttığını, 7 binden 70 bine çıktığını ifade eden Kavuncu, "Gözaltı şüpheli sayısı da 100 binin üzerine çıkmış, 10 binin altındayken. Burada etkin bir mücadele olduğu görülüyor" dedi.