Güncelleme Tarihi:
Ertepınar, ODTÜ’de yönetim kademesinde görev yaparken ÅŸimdiki YÖK BaÅŸkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın akademik çalışmalarını yeterli bulmadığı için profesörlüğünü tam 8 yıl engellemiÅŸti.Â
Â
Bunun içindir ki, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kulislerde uzun süredir sakladığı ODTÜ Sosyoloji bölümünden Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı koltuğa oturtunca ilk istifa o gün geldi. YÖK Başkanvekili olan Prof. Dr. Ertepınar 2 Ekim 2001’de Bakanlar Kurulu Kontenjanı ile geldiği YÖK üyeliğinden ve Başkanvekilliğinden istifa etti. Gerçi bu istifaya ne YÖK’teki diğer üyeler, ne de Teziç sıcak baktı. Çünkü, eski Başkan Teziç, ayrılırken herkese görevlerinde kalması ve işlerini titizlikle yapmaları telkininde bulunmuştu. Ama, Ertepınar ODTÜ’de uzun yıllar yeni başkan Yüksel Özcan’ın profesörlüğüne "olur" vermeyen biri olarak, "Onun başkan olduğu yerde ben listede olmam" dedi. Gerçi bu istifaya en çok sevinen ve "8 yıl boyunca önümü kapayan adam, başkan olunca istifa ederek önümü açtı, herkesten bunu bekliyorum" diyen kişi Prof.Dr. Yusuf Ziya Özcan oldu.
ÖNCE BASKAN, SONRA EŞME’NİN İSTİFASINI İSTEDİ
Özcan, bu sözleri diğerlerinin de duyması için yüksek sesle söyledi ve hatta ilk olarak uzun yıllar YÖK’te görev yapan ve YÖK’ün "kara kutusu" olarak bilinen özel kalem müdürü Gülsün Baskan’ın ayrılmasını istedi. "Kuruma yeni imaj yapacağım" diyerek eskilerden bir bir kurtulmak için mesajlarını sürdürdü.
Kurumun eskilerinden Başkanvekili İsa Eşme’ye de kendi ekibiyle çalışmak istediğini söyleyerek, yetkilerini kullanmamasını istedi ve imza yetkisini apar topar elinden aldı. İsa Eşme, Ertepınar gibi istifa etmedi. Kurumda kalıp, projelerini tamamlamak istiyordu. En önemlisi de YÖK’te bulunan diğer arkadaşları ile omuz omuza mücadele vermeyi düşünüyordu. Bu nedenle ilk YÖK Genel Kurul toplantısına kadar izinli.
PROF.DR. EŞME’NİN 2009’A KADAR GÖREV SÜRESİ VAR
Başkan, Eşme’yi görevden alamıyor. Çünkü, prosedür gereği Prof.Dr. İsa Eşme seçimle ve üstelik oybirliği ile bu göreve geldi. 15 Ağustos 2005 yılından beri Başkanvekilliği yapıyor. Teziç’in yerine zaman zaman sert açıklamalar yaptı, tehditler aldı. Ancak, o büyük bir özenle görevini yaptı. Şu anda ancak seçimle gidebilir. 28 Şubat 2009’a kadar görev süresi var.
Eğitim fakülteleri, teknik eğitim, meslek yüksekokulları konusunda çok çaba harcadı. Torununu bile göremedi, onun için yazdığı şiir YÖK’teki masasının arkasında hala asılıdır. Özlemini onun resmi ve telefonda duyduğu sesiyle ancak giderebiliyordu. Zaten, Ankara’ya giderken de evini bile taşımadı, "Bu görev askerlik gibi bir vatan borcudur, elimden geleni yapacağım, yüksek öğretimi bir çıta daha yükseltmek için gece gündüz çalışacağım" demişti.
Yeni Başkan, eskilerden kurtulmaya çalışırken, eski Başkan Erdoğan Teziç’in çok güvendiği isimlerden biri olan Necmi Yüzbaşıoğlu bu arada Üniversitelerarası Kurul tarafından 14 Aralık 2007’de yeniden YÖK üyeliğine seçildi. Üstelik seçimde Yüzbaşoğlu 34’e karşı 91 oy aldı. Köşke 16 Aralık’ta gönderilen kararname hala cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından imzalanmadı. Her kararname bir günde jet hızıyla çıkarken, bu kararname yaklaşık bir aydır köşkte bekletiliyor. İyi bir anayasa profesörü olan Prof.Dr. Yüzbaşıoğlu, cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmalarında aleyhte görüş bildirmişti. Bu arada cumhurbaşkanı Gül, Prof.Dr. Yüzbaşıoğlu’nun seçimini bir ay içinde onaylamazsa, Üniversitelerarası Kurul yeni bir isim bildirmek zorunda.
YÖK BAŞKANI YENİ ATANACAKLARI BEKLİYOR
Bu arada YÖK Başkanı Prof.Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın kafasında da başka planlar var. Özcan, 16 Ocak’ta boşalacak iki YÖK üyeliğine yapılacak atamaları bekliyor. Daha önce cumhurbaşkanlığı kontenjanından seçilen Prof.Dr.İlhan Tekeli ve Prof.Dr. Ergin Nami Nomer’in görev süresi bitiyor. Bu atamalar cumhurbaşkanlığı kontenjanından yapılacak. İlk istifa eden Prof.Dr. Aybar Ertepınar’ın yerine de bir atama yapılacak. YÖK’te doğal olarak denge AKP’den yana olacak. Bu atamadan sonra Özcan, YÖK Genel Kurulu’nu toplantıya çağırıp, yeni seçilen AKP’ye yakın bir ismi muhtemelen başkanvekili seçtirecek.
Ama, yeni başkanın gelmesiyle, YÖK’te eskiler gidip, işi bilenler tek tek uzaklaştırılıp, imza yetkileri elinden alınınca işler doğal olarak durdu. Üniversite rektörleri yakınıyorlar. Ama, seslerini de yükseltemiyorlar. Çünkü, üniversitelerdeki denklik, dekan atamaları, kadro ve disiplin işlemleri, yükseltmeler, transferler ancak YÖK Genel Kurul kararı ile sonuçlanıyor. YÖK Başkanı’nın bu konularda hiçbir yetkisi yok. Başkan yetkisi ile dekan atanmıyor, program kapatılamıyor, meslek yüksekokulu açılmıyor. Genel Kurul toplanmadığı için bütün komisyonlar çalışamıyor. Çünkü, YÖK Başkanı Genel Kurulu toplamıyor. Oysa YÖK’te Yürütme Kurulu olmadığı için bütün kararlar Genel Kurul tarafından alınıyor. Ve bugüne kadar Genel Kurul’un iki toplantı arası bu kadar uzamamıştı.
YÖK Genel Kurulu son olarak 7 Kasım’da toplandı ve Erdoğan Teziç’in veda toplantısı yapıldı. Sadece acil işler için kararlar alındı. Diğer kararlar yeni başkanın başkanlığında toplanacak kurula bırakıldı. Ne yazık ki yeni başkan da YÖK Genel Kurulu toplamıyor. Bu nedenle yaklaşık 2 aydır YÖK’te işlemler yürütülemiyor. Rektörler YÖK’te muhatap bulamıyor.
ÖSS KILAVUZU TEHLİKEYE GİRİYOR
Her yıl Ocak ayı ortalarında ÖSYM tarafından hazırlanan ÖSS kılavuz taslağı YÖK Eğitim Komisyonu’nda incelenir ve Genel Kurul’a gelir, kurul onayını aldıktan sonra baskıya giderdi. Ancak, Genel Kurul toplanmadığı için ÖSS kılavuzu muhtemelen gecikecek. Bu durumda Başkan Özcan’ın planladığı gibi 17 Ocak’tan sonra Genel Kurul toplanır yeni üyeler seçilirse cumhurbaşkanı da bu üyeleri ancak Şubat ortasında atayacak. Bu atamalardan sonra Genel Kurul toplanacak ve ÖSS kılavuzu ancak bu zamanda incelenecek. Bu da Şubat ortasına denk geliyor. Bu tarih de sınavla ilgili çok ciddi gecikme demek.