Güncelleme Tarihi:
Blog.com
Eğer ‘com.’ ‘org’ ya da ‘net’ gibi alan adları almak istiyorsanız yıllık ortalama 20 dolar ödemelisiniz. Buna premium hesap deniliyor. ‘Blog.com’ ise ücretsiz. Blogunuzu açtığınızda post yapmak çok kolay. Sitenin sol üstünden yer alan sekmeler sayesinde yazınızı düzenleyebilir, içerik ekleyebilirsiniz. Görünüm bölümündeyse istediğiniz temalardan birini seçip sayfanızda uygulayabilirsiniz.
Benzersiz, kolay kullanılabilir yapıya sahip bir site squarespace. com. İlk etapta birçok güzel şablon arasından seçim yapmanız isteniyor. Sonra kayıt yapmanız gerekiyor. Blogunuzu hangi amaçla kurduğunuzu -‘iş’, ‘çıkar gözetmeyen’, ‘kişisel’ ya da ‘e-ticaret’- belirtiyorsunuz. Ardından blogunuza bir isim veriyorsunuz. Squarespace’in geniş tema ve içerik yelpazesiyle yazılarınızı daha okunur kılabilirsiniz. Bloglarında içerik kadar görünüme de önem verenler göz atmalı.
Özellikle gençler arasında popüler Tumblr. Kolay ve hızlı paylaşıma önem veren yapısının yanı sıra görünürlüğü de yüksek. Diğer blog sitelerine oranla daha sosyal. Twitter’da olduğu gibi hesapları takip edebiliyorsunuz. Fotoğraf, video, GIF, ses... Çok zengin bir içerik yelpazesini kullanmanıza izin veriyor. Yahoo’nun 2013’te 1 milyar dolara satın aldığı Tumblr’da şu anda 200 milyonu aşkın blog var. Hedef kitlesini gençler olarak belirlemiş. Bu nedenle ‘ciddi’ içerik paylaşmak isteyenler tarafından çok tercih edilmiyor. Ancak bu ciddi içeriklerin de Tumblr’da yer almadığı anlamına gelmiyor. Birçok üniversite, dernek ve müze de Tumblr’da aktif.
Wordpress’i özellikle gazeteciler gibi blogları ciddiye alanlar tercih ediyor. Göz dolduran ciddi temaları size çevrimiçi ortamda kendi medyanızı yaratma imkânı tanıyor. ‘Wordpress.com’ uzantısıyla ücretsiz olarak kayıt olabiliyorsunuz. Bunun dışında ‘net’, ‘com’ gibi uzantılara sahip olmak istiyorsanız yıllık 18 dolar ödemelisiniz. Neden para vereyim diye sorabilirsiniz. Alan adınız ‘com’ ise bu sitenizi hem daha ciddi hem de daha görünür kılar. Wordpress ‘acemi paketi’ücretsiz 3 GB boş alan sunuyor. Kayıt olduktan ve blogunuza bir ad verdikten sonra temalardan birini seçerek işe başlıyorsunuz. Seçtiğiniz temayı istediğiniz gibi özelleştirebilirsiniz. Ardından blogunuz kullanılmaya hazır. Yazı, fotoğraf, video ve link gibi birçok şeyi paylaşabiliyorsunuz. Wordpress, Tumblr kadar sosyal değil. Yazdıklarınızın daha görünür olmasını istiyorsanız sosyal medyada reklamını yapmayı unutmayın.
Sosyal bloglara bir örnek daha. Medium, bir blog paylaşım platformu olarak adlandırılıyor. Teknoloji, mizah, dizayn gibi birçok konuda içerik paylaşabiliyorsunuz. En çok okunan içerikler dünya çapında listeleniyor. Sitenin kullanımı çok kolay. Sağ üstteki ‘Write a story’ sekmesine tıklamanız yeterli. Medium’da Türkçe içerik bulmak biraz zor. Ancak yabancı dilini geliştirmek isteyenler için ideal.
İlk blog sitesi ve 2 milyon civarındaki üyesiyle blogların ata toprağı. Son yıllarda Wordpress ile sıkı bir mücadeleye girmiş olsa da ücretsiz olarak sundukları sayesinde liderliği sürdürmeye devam ediyor. Kolay anlaşılır menü yapısı, Google ile entegrasyonu, blog istatistiklerini takip etmenize olanak tanıyan kolay anlaşılır yapısı, avantajlı olduğu alanların başında geliyor.
Uzmanından ‘tık’ getiren öneriler
Avustralyalı Darren Rowse, dünyanın en büyük blog forumlarından ProBlogger’ın kurucusu. Daha çok ‘tıklanma’ getirecek önerileri var.
Hikâyenizini anlatın: Bloglarda en önemli anahtar, içerik sınırlarını iyi belirlemek. Bir-iki konu etrafında yazmak blogları görünür kılıyor.
Ne hissettiğinizi paylaşın: Okuyucuların derin noktalarını yakalamak çok önemli. Yazıların okuyucuda ne oranda yankı bulabileceğini kestirmek ve ‘bam teli’ne dokunmak kritik.
Herkesi memnun etmeye çalışmayın: Her şeyden önce hedef kitlesini doğru belirleyin.
Sizi ilgilendiren konularda yazın: Tutku, bulaşıcı. Gerçekten ilgilendiğiniz konuları yazarsanız daha fazla takipçi kazanabilirsiniz. Bilgilendirmeyi ihmal etmeyin: Okuyucuyu merak duyduğu konuda bilgilendirmek, geri dönüşlerine yanıt vermek, kazandırıyor.
Farklı üsluplar deneyin: Blogunuzda kendinize ait ‘eşsiz’ bir üslup yaratabilmeniz size güç katar.
Uzunluğa dikkat edin: ‘Post’larınızın uzunluğu ne okuyucunun tıklayıp hemen ayrılacağı kadar kısa, ne de roman kadar uzun olsun. Anlaşılır olun: Uzun cümlelerden kaçının. Ayrıca konularınızın ilgi çekici olmasına özen gösterin.
Kendinize şu soruyu sorun: “Biri neden benim blogumu ziyaret etsin ki?” Teknik aksaklıkları gözden kaçırmayın: Bazen blogda küçük bir tasarım müdahalesi bile yazıların formatlarını bozabilir. Paragraflar birbirine girer. Fotoğraflar ortadan kalkar.
Çeşitlilik katın: Bloglarda sadece metin paylaşılmıyor. Görsellere de yer ayırın. Fotoğraf ve videoyla daha interaktif hale getirin.
Blogunuza kimlik verin: Her paylaşımınızda aynı font ve yazı tipini kullanın. Bu sayede blogunuz ‘özel’ bir kimliğe kavuşacak.
RSS ve ‘tag’leri atlamayın: İçeriğinizin reklamını iyi yapmalısınız. Yeni yazıların kolaylıkla takip edilmesini sağlayan bir web sayfası bildirimcisi olan RSS’nin blogunuzda aktif çalıştığından ve doğru etiketleme yaptığınızdan emin olun. Etiketleri, içeriğinizin kolay bulunmasını sağlayacak anahtar kelimelerden oluşturun. Bu sayede blog arama motorlarında daha görünür hale gelebilir. Ayrıca içeriğinizin reklamını sosyal medyada da yapabilirsiniz.