Güncelleme Tarihi:
Düzenlemeyi değerlendiren akademisyenler ve bilim insanları, hükümetin eğitim politikasına sert eleştirilerde bulunuyor. Bu bölümlerle ilgili YÖK’ün aldığı bu karara karşı çıkanlar, “Temel bilimlerin kapısına kilit vurmak, devletin bilim politikasının olmadığını gösteriyor. Temel bilimler alanlarında gelişme gösteremeyen bir ülkenin uluslararası yarışta ayakta kalması mümkün değil. Sorun aslında temelden yani ortaokul ve lise eğitiminin içinin boşaltılmasından kaynaklanıyor. Çocuklar ortaöğretim kurumlarında sadece 2 saat fizik dersi görüyor, laboratuvarlar yetersiz. Yani sorun ortaöğretimde başlıyor, bu derslere gereken önem verilmiyor” diyor.
YÖK ise kontenjan boşluklarının zafiyet olmakla birlikte, binlerce öğrencinin fen testinin sayfalarını bile çevirmediğinden şikâyet ediyor. YÖK Başkanı Prof.Dr. Yekta Saraç, “Aldığımız ve alacağımız tedbirlerle, temel bilimleri tercih edecek öğrencilerimiz, ileride bu tercihlerinin kendileri için çok doğru olduğunu görecekler. Bazı üniversitelerde temel bilimler dolu. Almış olduğumuz karar sonucunda fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi alanlarda öğretim görmek isteyen öğrencilerin, kapasiteleri artırılan gelişmiş üniversitelerde eğitim alabilme imkânı sağlanıyor. Böylece bu alanlarda daha nitelikli eğitim alabilme imkânı da ortaya çıkacak. ” diye konuşuyor.
11’den az öğrenciye kontenjan yok
Son yıllarda boş kontenjanlarla gündemde olan temel bilimler programlarıyla ilgili çalışma başlatan YÖK, 2014 yılında 11’den az öğrenci kaydolan devlet üniversitelerindeki programlara bu yıl kontenjan verilmeyeceğini duyurdu. Bu kapsamda 36 üniversitenin kimya bölümüne, 31 üniversitenin fizik bölümüne, 22 üniversitenin biyoloji bölümüne, 7 üniversitenin de matematik bölümüne öğrenci alımı yapılmayacak.
KONTENJAN BOŞLUĞU İTİBARI ZEDELİYOR
Kontenjan boşluğu, temel bilimlerdeki zafiyetin tek sebebi değil ve sorun sadece kontenjan doluluğunu sağlamakla çözülemeyecek. Bu sene 2 milyon öğrencinin, YGS’de fen bilimleri testinin sayfalarını bile çevirmemeleri gibi vahim bir durumu bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Bu program mezunlarına yönelik yeni istihdam alanlarının tanımlanması da dahil bir dizi düzenleme gerekiyor. Bunu da çalışıyoruz fakat kontenjan boşlukları, bu programların itibarını zedeleyen en önemli neden.
2015 yılı için, 2014’te 11’den az öğrenci kaydolan devlet üniversitelerindeki programlara öğrenci kontenjanının verilmemesi planlanıyor. Devlet üniversitelerinden 22 üniversitenin biyoloji programına, 31 üniversitenin fizik programına, 36 üniversitenin kimya programına, 7 üniversitenin matematik programına öğrenci kontenjanı verilmeyecek. Geçen sene öğrenci kontenjanı verilen bu programların sayısı 241 iken, bu sene bu sayıyı 145’e düşürdük. Geçen sene toplam 15 program sayısını kendileri 11’e düşürdü. Temel bilimler programı bulunan vakıf üniversitesi sayısı ise 10. Bilkent, Koç ve Yeditepe’den başka matematik alanının dışında programı bulunan vakıf üniversitesi de yok. Yanlış kontenjan politikası bu programlarla ilgili kötü bir imaja yol açtı. Bu sene öğrenci verilen programları belirlerken sadece geçen yılki kayıtlara değil, genel durumu ve o üniversite özelindeki öğrenci talebinin nedenlerini de değerlendirdik. Bu sene 100 programa öğrenci kontenjanı verilmeyecek olmasına rağmen 2015’te yerleşen sayılarında, geçen senenin üstüne çıkılması gibi bir iddia ve hedef ortaya koyduk ve inşallah bunu gerçekleştireceğiz. Öğrenci kontenjanı verilmeyen bölümlerin öğretim üyeleri kendi üniversitelerinde, ilgili başka alanlara veya programlara, araştırmalara kaydırılabilir.
Temel bilimleri güçlendiriyoruz
Yeni kurulan ve temel bilim alanları henüz gelişmemiş olan üniversitelerin, öğrenciler tarafından tercih edilmemesi nedeniyle bu programların boş kalması üzerine “gelişmiş üniversitelerin temel bilim programlarının kapasiteleri artırılarak güçlendirilecek.
ODTÜ, Hacettepe, İstanbul vb. gelişmiş üniversitelerdeki temel bilimler programları tamamen dolu iken yeni kurulan ve gelişmekte olan bazı üniversitelerimizin bu bölümleri boş kalmış. Eşzamanlı olarak bu sene temel bilimler programlarını teşvik için yeni istihdam imkânları tanımlamak da dahil bir takım düzenlemeler de gündeme alındı.
Lisede teşvik edilmeli
Prof. Dr. Ersan Akyıldız (ODTÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı): Programların çoğu zaten kapatıldı. Temel bilim eğitimi olmadan hiçbir şey olmaz. Başta tıp, mühendislik, sağlık alanları ve en önemlisi de ekonomi doğrudan etkilenir. Güney Kore, Çin gibi ekonomisi gelişmiş ülkelerin başarısı temel bilimlere yaptıkları yatırımda gizli. Temel bilimler, bilimin odak noktasıdır. Yanlışları düzeltmenin yolu, bu programların kapısına kilit vurmak olmamalı. ‘Öğrenciler tercih etmiyor’ deniliyor. ‘Kapatıyorum, kapatacağım, kontenjan vermeyeceğim’ dersen kimse sınavlarda açıp bu testlere bakmaz. Herkes söylediği sözlere dikkat etmeli ve çocukları korkutmamalı. Programları kapatmak yerine, yatırım yapılmalı, öğrenciler lise yıllarında teşvik edilmeli, istihdam alanları yaratılmalı, üniversitede bu bölümleri seçen öğrencilere teşvik verilmeli. Kapatılmasın demiyoruz. Temel bilimlerin altyapının olmadığı yerlerde açılması zaten yanlıştı.
Bilim sarsılır
Prof.Dr. Adnan Teğmen (Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü Başkanı): Temel bilimler programlarının kapatılması ya da kontenjan sınırlamasına gidilmesi tüm dünyada yaygınlaşan bir sorun. Ancak bu sorun Türkiye’de daha da belirgin. YÖK, geçmiş yıllarda üniversite açmak için fen fakültelerini zorunlu tuttu. İyi niyetli bir düşünceydi ancak, sayıları gereğinden fazla arttı ve öğrenci sayısı yetersiz kalmaya başladı. Son derece yanlış olan bu politika nedeniyle öğrenci de öğretim üyesi de açıkta kaldı. Türkiye’nin sağlam, uygulanabilir bir bilim politikası olmadı. Temel bilimlerde iş sahası yok, yaratılmıyor. Kapatılması gerekenler zaten kapatıldı. Kontenjan verilmemesi, sayılarının azaltılması saçmalık olur. Bunların kapısına kilit vurursan bilim temelinden sarsılır ve yıkılır. Temel bilimler alanlarında gelişme gösteremeyen bir ülkenin uluslararası yarışta ayakta kalması mümkün değil. Kapatmak yerine önlemler alınmalı ve öğrencileri bu alanlara yönlendirecek düzenlemeler yapılmalı.
Bu bölümler savsaklanamaz
Prof. Dr. Ali Nesin (Matematik Köyü’nün Kurucusu): Kontenjan azaltılmasıyla başlanan bu uygulama ilerleyen yıllarda kapatılmalarına uzanır. Temel bilim programları kapatılamaz. Bu programlarda eğitimini tamamlayan insanlar birçok alanda eğitim veriyor. Bu programlardan mezun olan insanlara başka alanlarda mühendislikte, teknolojide, sanayide, tıpta ve daha birçok alanda ihtiyaç var. Burada sorun kontenjan sıfırlanması değil. Asıl sorun bilim politikasının yanlışlığından kaynaklanıyor. Bizde bilim, mühendis odaklı işliyor. TÜBİTAK’ta, YÖK’te hatta Milli Eğitim Bakanlığı’nda mühendisler hakim. Mühendislik de çok kıymetli bir iştir, ancak sadece bunu ön plana çıkarıp temel bilimleri savsaklamak olmaz. Temel bilimlerin olmadığı bir yerde hükümetin 2023 hedeflerine ulaşması da hayaller arasına girer. Fiziksiz, kimyasız, matematiksiz bir bilim düşünülemez.
Sorun ortaöğretimde
Prof. Dr. Şeref Okuducu (Gazi Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı): Temel bilimler alanlarında köklü üniversitelerin kontenjan sorunu yok. Kapatmak ya da kontenjan sayılarını düşürmek geri dönüşü olmayan sorunlara yol açar. Lisede öğrencileri fizik, kimya, matematik, biyoloji gibi alanlara yönlendirmeli. Ortaöğretimde sadece 2 saat fizik dersi var, laboratuvarlar yetersiz. Sorun ortaöğretimde başlıyor, bu derslere gereken önem verilmiyor. Öğrencilerde malesef buderslerden soğuyor hatta birçoğu derslerin zor olduğunu düşünüp korkuyor. Bunların üzerine bir de çıkıp bu bölümlerde kontenjan sınırlamasına gideceğim, kapatacağım dersen tercihler etkilenir. Temel bilimleri bitirmek, birçok alanda gelişmeyi temelinden sarsmak anlamına geliyor. Gerekli önlemler alınmalı, teşvikler arttırılmalı ve bu bölümlerde eğitim gören öğrencilerin umutları da yok edilmemeli. Fizik, kimya, biyoloji ve matematik tüm bilimlerin temelini oluşturur. Bunları yok saymak, bilimsel gelişmeyi durdurur.
İş imkânları arttırılmalı
Prof. Dr. Bekir Salih (Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı): Temel bilimlerde asıl sorun teşviklerin yetersiz oluşu. Bu programlardan gereğinden fazla öğrenci mezun edildi ancak, istihdam için yapılanlar yetersiz kaldı. Yıllar içinde oluşan bu birikimin sıkıntısı hepimiz yaşıyoruz. Firmalar, şirketler maalesef en az ücretle çalışmayı kabul edeni işe alıyor. Bizler piyasada 750-900 liraya çalışan kimyagerler görmek istemiyoruz. Lisede fen bilimlerinden çok başarılı olan bir öğrenci, üniversite tercihini temel bilimlerden yana değil tıptan, mühendislikten yana kullanıyor. İş imkânları yeterli olmadığı için çocuklar temel bilimler alanlarını zaten tercih etmiyor. Temel bilimlerde sayı azaltılmalı, teşvikler artmalı ve iş garantisi verilmeli. Enstitü ve Ar-Ge kavramları geliştirilmeli ve kalite arttırılmalı. Bu programları seçen öğrencilere teşvik bursları verilmeli.