Güncelleme Tarihi:
Yükseköğretim Kurulu’nda (YÖK) ‘Geleceğin Meslekleri, Mesleklerin Geleceği’ konulu kongre düzenlendi. Burada konuşan Saraç, yükseköğretimde gelecekte öne çıkacak mesleki eğilimleri ve yükseköğretimde bu bilgileri ve yetkinlikleri edindirebilmek için etkin yapısal sistemleri ortaya koymayı amaçladıklarını söyledi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, konuşmasına şöyle devam etti:
“Dünya büyük dönüşümler içinde. İş dünyası da neredeyse tüm alanlarda farklı bir teknolojik altyapı kullanıyor. Geleceğin meslekleri ve iş dünyasının yeni ihtiyaçları, yükseköğretimde de statik bir sistemden daha dinamik sistemlere geçilmesini zorunlu kıldı. Geleceğin meslekleriyle ilgili yol haritasını belirleme sürecinde, geniş kapsamlı ve katılımlı ilk toplantıyı gerçekleştiriyoruz. Neyin nasıl yapılacağı kadar, ne kadar sürede yapılması da önemli ve beklemeye, ötelemeye, zamana yaymaya vaktimiz yok. Bugün işe başlamadığımız takdirde gelişen ve hızla ilerleyen süreçlere uyum sağlamamız yarın mümkün olmayabilir. Eğitimde yeni yetkinliklerin bir an önce kazandırılması ve yeni yetenek eğitimlerinin hızla uygulamaya girmesi beklentisi haklı ve icraat bekliyor.
BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN ETKİLERİNİ ÇALIŞMAK GEREKİYOR
Dünya Ekonomik Forumu'nun 2018 yılı İşlerin Geleceği Raporu'nda yüksek hızlı mobil internet, yapay zeka, bulut teknolojileri ve büyük veri analizlerinin adaptasyonu iş dünyasını hızlı, derinden ve yaygın olarak etkiledi. Eğitimin, iş dünyasının, hükümetlerin ve sosyal alanın büyük dönüşümden nasıl etkileneceğini ciddi bir biçimde ve titizlikle çalışmamız gerekiyor. Bu alandaki akademik çalışmalar, otomasyon teknolojileri, en çok etkilendiği üç alan küreselleşme, dijitalleşme ve ekonominin çok geniş anlamda merkezileşmeden uzaklaşması (ekonomik atomizasyon) oldu. Ekonomideki bu dağılım KOBİ sektöründe önemli bir gelişmeye yol açtı.
HEYECANLANMALI MIYIZ, YOKSA ENDİŞELENMELİ MİYİZ HENÜZ KESTİREMİYORUZ
Bu durum otomasyon ve yapay zekanın toplumun her kesiminde kullanılabildiğini gösterdi. Bütün bu gerekçelerle biz de meslek yüksekokullarımızda IT teknolojilerini ders olarak vermeye kararlıyız. Robotlar ve yapay zekanın 2020'deki harcamaları 188 milyar dolar karşılığında olacak. Dünya ölçeğinde sadece yapay zeka marketleri 2016'da 1.8 milyar dolar olan harcamalar 2025'te 59 milyar dolara ulaşacak. Doğrusu bu yeni gelişmeler karşısında heyecanlanmalı mıyız, yoksa endişelenmeli miyiz henüz kestiremiyoruz. Ama gerçek anlamda biliyoruz ki üniversitelerimiz bu alanlarda her açıdan hazırlıklı olmalı.
10 YILDA 2 MİLYON YENİ İŞ SAHASI
İşlerin yüzde 90'ı bilişim teknolojileri yetenekleri gerektiriyor. Dijital dönüşüm, tüm Avrupa ülkelerinde son 10 yılda 2 milyon yeni iş sahası yarattı. 2005'ten bu yana ülkeler arası veri aktarımı 45 kat arttı, yani alışveriş veriyle gerçekleşiyor. Bütün bu gelişmeler bize gösteriyor ki geleceğin meslekleri bilgisayar bilimleri üzerinde domine ediliyor. Bu alanda ortaöğretimden itibaren teknik bilginin elde edilmesi kadar elde edilen kapasitenin kullanılabilmesi de önem taşıyor. YÖK, yapısal değişim projelerinde bu yıl 16 üniversitede dijital dönüşüm eğitimi verdi. 36 bin 2 öğrenci ve 3 bin 112 öğretim elamanı bu eğitimi aldı. Bu çalışmaların mutlaka sosyal bilimlerin etkin rolüyle desteklenmesi gerekiyor. Hukuki altyapıların hazırlanması, farklı nitelikteki komisyonlar marifetiyle, çeşitli alanların katkı sağlaması, topluma uygunluğunun teyit edilmesi ve elbette bu yeni sistemlerin ortak akılla ve geniş mutabakatlarla yürütülmesi önemli. Bilgi toplumundan Endüstri 4.0'ın yarattığı otomasyona ve robotik dünyaya geçilirken, yeni teknolojiler oluşturulurken ciddi dalgalanmalara hazır olmamız gerekiyor. Bu hızlı ve güçlü geçişler karşısında yükseköğretim politikalarını hızla yenilememiz lazım. Yetiştirdiğimiz gençlerin kariyer yollarında referans çerçevesinin milli, bakış açısının ise evrensel olmasına önem vermeleri, çıktıkları yolda başarılı olmaları için devrin bilgi ve yetkinlikleri ile mücehhez, ülkenin ekonomik ve sosyal refahına katkı koyabilmeyi hedef ittihaz etmeleri çok önemli.
YENİ PROGRAMLARIN SİSTEME KAZANDIRILMASINI HEDEFLİYORUZ
100/2000 YÖK Doktora Projesi'nde geleceğin meslekleri ile ilgili ülkenin ihtiyacı olan öncelikli alanlarda doktora programları açarak akademiye, iş dünyasına ve de sanayiye, doktoralı, nitelikli insan kaynağı yetiştirdik. Yükseköğretim tarihinde ilk kez bu sene üniversite kontenjanları; ilgili bakanlık, kamu kurumları ve özel sektörün de katılımıyla birlikte kararlaştırıldı. Sonuç olarak lisans ve önlisans programlarında bütün başlıklarda ciddi bir iyileşme sağlandı. Üniversitelerimizde eğitim programları yapılırken bu yıl araştırma üniversitelerinin dışında yedi üniversitemizde dijital medya ve pazarlama, üç boyutlu modelleme, yapay zeka mühendisliği, yazılım geliştirme gibi alanlarda lisans ve önlisans programları açıldı. Bu toplantıyla da geleceğin meslekleriyle ilgili yeni programların önümüzdeki ilk sene sisteme kazandırılmasını hedefliyoruz.
AZ MALİYETLERE RAĞMEN BÜYÜK SIÇRAMALAR YAPABİLİRİZ
ABD'de MIT kampüsünde bilgisayar bilimleri tümüyle yenilendi ve bu alanda 50 yeni akademik pozisyon oluşturuldu. Bu alan için MIT'e 1 milyar dolar bütçe ayrıldı. Bu yüksek rakamlar bizleri yıldırmasın, hedeflerimize ulaşmak için yüksek moral, değerler, verimli politikalar ve elbette artık günümüzde zümrüdü anka kuşu halini alan idealizmi tekrar ihya edebilirsek ve idealist bir nesil yetiştirebilirsek az maliyetlere rağmen büyük sıçramalar yapabiliriz. Buna inanıyoruz. Üniversitelerde geleceğin talepleri doğrultusunda gelişim sağlanması için gerekli idari desteği vermeye hazırız.
4 BİN 200 DOKTORALI AKADEMİYE VE SEKTÖRE HAZIRLANIYOR
Türkiye'de kapsamlı olarak çalışılmamış robotik, büyük veri, nanoteknoloji, biyo genetik gibi birçok alanda 4 bin 200 öğrenci YÖK 100/2000 burs projesi kapsamında doktora çalışmalarını sürdürdü. Yakın dönemde verilecek önemli sayıda mezun yeni dünyanın bilimsel ve teknolojik dönüşümüne hakim olarak akademide ve farklı sektörlerde hizmet verecekler. Bu toplantıyla üniversite ve iş dünyası arasındaki bağlar daha da güçlendirilecek. Eğer bu dönüşümü gerçekleştiremezsek verdiğimiz eğitim, ihtiyaçların gerisine düşecektir. Bugün dünyada diplomaların ötesinde bilgi, beceri ve yetkinliklerin tanınması tartışılırken, geleceğin ihtiyaçlarına yönelik bir yapılanmayı ortaya koyamayan eğitim kurumlarının diplomalarının değeri ciddi zarar görecektir. Bu durum da üniversite olgusunu tartışma zeminine çekecektir. Bu gerçeğin farkında olmalı ve bir ülkenin en kıymetli hazinesi olan çocuklarımıza ve gençlerine sağladığımız eğitimin her dakikasının anlamlı olmasını ve hayatlarına değer katmasını sağlamalıyız. Nesnelerin akıllandığı, yapay zekanın günlük hayata girdiği bugünlerin eğitiminde de temel kavramın 'derin öğrenme' olması gerekiyor."