YÖK böyle talep!

Güncelleme Tarihi:

YÖK böyle talep
Oluşturulma Tarihi: Ekim 08, 2014 10:12

“TÜRKİYE’de bilimin gelişememesinin nedeni ekonomik değil” diyen Prof Dr. Gökhan Hotamışlıgil, başından geçen ilginç bir olayı anlattı: “YÖK, bir özel üniversitenin mütevelli heyetine girebilmem için beni 6 ay inceledi. İlkokul diplomamı istedi. Ara ki bulasın... Bulamadım, zar zor ilkokulu da bitirdiğimizi kabul ettirdik. Yani Türkiye’de bürokrasi, hiyerarşi bu durumda...”

Haberin Devamı

BOSTON’da sıradan bir binanın 3. katında 27 yaşında genç bir kadın önündeki test kitlerini dikkatli bir biçimde kullanarak çalışıyor. Çalıştığı laboratuvar en az içinde bulunduğumuz bina kadar iddiasız ve sıradan. Oysa genç kadının bulmaya çalıştığı ‘şey’ çok iddialı. Eşiyle birlikte 5 yıl önce Türkiye’den ABD’ye, Boston’a uzanan ve bu laboratuvarda doktora öğrencisi olarak çalışmaya başlayan kadının ismi Meriç Erikçi Ertunç. Bilkent moleküler biyoloji ve genetik bölümü mezunu. Bir süre önce çalışma arkadaşlarıyla karaciğerde yağ dokusundan salgılanan yeni bir hormon bulmuş. Bu hormon diabeti ve şişmanlığı tetikliyor. Harvard Üniversitesi Toplum Sağlığı Fakültesi Genetik ve kompleks Hastalıklar Laboratuvarı’nda çalışan tek Türk Meriç değil 7 Türk’ten ikisi henüz Türkiye’ye dönmüş 5 Türk halen görev başında. Bunda tabii ki laboratuvarın başında bir Türk’ün yani Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in bulunmasının büyük etkisi var. Yıldız Holding’in yaptığı 24 milyon dolarlık bağışla Sabri Ülker Merkezi adını alan bu laboratuvarın fiziki koşulları o kadar sıradan ki gözümün önüne bazı Türk özel üniversitelerinin laboratuvarları geliyor. Lüks binalar, modern aletler, son sistem bilgisayarlar vs...

Haberin Devamı

BAĞIŞ NEDEN ABD’YE

24 milyon dolarlık bağışın duyulmasıyla birlikte bu bağışın neden Türkiye’de bir kuruluşa yapılmadığı ile ilgili eleştiriler de geldi. Ali Ülker bu eleştirilere Boston’da net bir yanıt verdi:
“Bu bağışı Gökhan Hoca’nın başında olduğu Harvard’taki laboratuvara yaptık çünkü, YÖK düzenlemeleri bilimsel araştırmaları tam desteklemiyor. Bilimsel araştırmalar için daha liberal ve serbest bir ortam gerekiyor.” Yani sorun para değil. Zaten Ali Ülker’in bıraktığı yerden Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil sözü alıp sorunu net olgularla ortaya koyuyor: “Türkiye’de araştırmacının para sorunu yok. TÜBİTAK elindeki fonu bile dağıtamıyor. Sorun, kritik kütlenin yeterince güçlü olmaması. Bilimsel araştırmalar için serbest ortam gerekiyor, YÖK düzenlemeleriyle ve baskı altında bilimin yeşermesi mümkün değil. Harvard Üniversitesi kendine gelen bir fonu bir öğretim üyesinin kontrol etmesinden asla rahatsız olmaz. Bir rektörün değişmesiyle siyasi görüşü nedeniyle tüm kadro sil baştan değişmez burada.”

Haberin Devamı

EKONOMİK DEĞİL

Türkiye’de bilimin gelişememesinin nedeni ekonomik değil” diyen Hotamışlıgil, başından geçen ilginç bir olayı da şöyle aktardı: “Türkiye’de bilimsel ekosistem oluşmuyor çünkü üniversite içinde bir hiyerarşinin parçası olarak çalışıyorlar. Örneğin YÖK, bir özel üniversitenin mütevelli heyetine girmek için beni 6 ay inceledi. Bir düşünün, ilkokul diplomamı bile istediler. Harvard’a gelmişsin, Prof. olmuşsun, ilkokul diplomanı ara ki bulasın… Bulamadım, zar zor ilkokulu da bitirdiğimizi kabul ettirdik. Yani bürokrasi, hiyerarşi bu durumda…” İş ve bilim dünyasının iki önemli ismi Türkiye ile ABD’nin bilimsel araştırmaları temellendirmesindeki farkı net bir şekilde ortaya koyuyor. Ve bu konu en azından eğitimde başörtüsü kadar tartışılmayı hak ediyor. Hem de süratle…

Haberin Devamı

Bu para ile ne bulacak

HOTAMIŞLIGİL 24 milyon doların ne uğruna harcanacağını şöyle özetledi: “Dünyada gıdaya dayalı tedavide geçmişten günümüze oldukça önemli gelişmelere imza atıldı. A,C ve D vitamini... Demirin gıda zincirine girişi... Geçtiğimiz 50 yılda ise bu alanda bir duraklama dönemi yaşanıyor. İşte biz bunu değiştirmeye çalışıyoruz...” Beslenme ve metabolizma ile ilgili önemli buluşlara imza atan bilim insanı Hotamışlıgil obeziteyle diyabeti bağlayan ilk geni bularak bilim dünyasında adından söz ettirdi. Hotamışlıgil ve arkadaşları hormonları keşfederek diabet, obozite gibi çok büyük kitleleri ilgilendiren sorunları çözmek için bugüne kadar çok ter dökmüşler. İşe sıfırdan başlamayacaklar. 24 milyon dolar belki de bu sorunların engellemesini sağlayacak o ‘şeyin’ keşfini sağlayacak belki de bulunması yolunda önemli bir adıma sebep olacak. Bu paranın sağlıklı bir toplum adına kullanılacak olması umut vaat ediyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!