Güncelleme Tarihi:
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, TBMM Genel Kurulu'nda 15 Nisan’da kabul edilerek yasalaşan Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'a ilişkin açıklamalarda bulundu. Düzenlemenin 2016'da YÖK'ün önerileriyle Üretim Reform Paketi içinde yasalaşarak hayata geçen ve kamuoyunun bütününde olumlu karşılanan değişikliklerden sonra yükseköğretimle ilgili yapısal değişiklikler barındıran ikinci yasa paketi olduğunu belirten Saraç, ilk yasa paketinin ana esasları arasında bağımsız Kalite Kurulunun kurulması, YÖK'ün yetki devri süreçlerini ve üniversite-sanayi ilişkisini yasal zemine kavuşturmak, kontenjanların paydaşlarla birlikte katılımcı bir şekilde belirlenmesine imkân tanımak ve devlet üniversitelerine hareket serbestisi getirmek gibi pek çok önemli konunun bulunduğunu aktardı. İkinci yasa paketinde de aynı şekilde radikal değişikliklerin söz konusu olduğunu söyleyen Saraç, konuşmasına şöyle devam etti:
"YÖK'ün yetki devri ve yetki paylaşımı süreci bu pakette de sürüyor. Bu bağlamda, üniversitelerdeki bazı ücretlerin belirlenmesi yetkisinin üniversitelere devri, ayrıca mali güçlük sebebiyle üniversitelerin faaliyet izninin kaldırılması noktasında YÖK'ün yetkilerini başkaca kurumlarla paylaşması ve bu konudaki etkisinin sınırlandırılması bunlardan bazıları. Yasa paketinde vakıf üniversiteleriyle ilgili toplumun ve bu üniversitelerde çalışan öğretim elemanlarının beklentisini karşılayan maddeler de bulunuyor. Son dönemlerde bazı vakıf üniversitelerinin kötü uygulamaları dolayısıyla vakıf üniversitelerinin ticarethane şeklinde değerlendirilmelerine yönelik oluşan olumsuz algıyı ortadan kaldırmak için bazı düzenlemeler de bu pakette yer alıyor. Vakıf üniversitelerinin YÖK kararıyla öğrencilerinin yüzde 10'unu burslandırdığı malum. Bu oran, şimdi yasa güvencesiyle yüzde 15'e çıkarılıyor. Dolayısıyla vakıf üniversitelerinde ücretsiz okuyan öğrenci sayısı geçen seneye göre yaklaşık 10 bin daha artacak. Bu, sosyal devlet anlayışı ve vakıf mantığıyla uyuşan ve öğrencilerimizi sevindirecek bir düzenleme.
Aynı şekilde vakıf üniversitelerinde çalışan 23 bini aşkın öğretim elemanı için güzel bir haberimiz var. Vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarına ödenen ücretin devlet üniversitelerinde çalışan emsallerinden daha düşük olamayacağı şeklinde bir düzenleme de bulunuyor. Diğer taraftan vakıf üniversitelerimizdeki yaklaşık 15 bine yakın öğretim üyesi de devletteki uygulamayla ilişkilendirilmiş belli bir yıl şartına bağlı olarak yeşil pasaport alabilecekler. Bu son 2 madde, uzun zamandır vakıf üniversitelerinde çalışan hocalarımızın beklentisiydi. Şimdi bu da gerçekleşmiş oluyor. Düzenlemeyle ayrıca vakıf üniversiteleri için teminat fonu getirildi. Bu, aslında yurtdışında çok önemli üniversitelerin uyguladığı, o üniversitenin güvenilirliğini de gösteren bir ölçüt. Öğrenci gelirlerinin cüzi bir miktarı, vakıf üniversiteleri mali açıdan sürdürülemez hale geldiklerinde kamu bakımından doğacak yükün engellenmesi, öğrencilerin eğitimlerinin kesintiye uğramadan tamamlatılmasında kullanılmak amacıyla bir kamu bankasında kendi adına açılan hesapta nemalandırılacak.
TEZLİ YÜKSEK LİSANS YAPMA KRİTERİ GETİRİLDİ
Yasa paketinde eğitim ve öğretimin kalitesini yükseltmeyi amaçlayan maddeler de var. Öğretim görevliliği için bazı özel alanlar hariç olmak üzere, tezli yüksek lisans şartı getirildi. Bu da kalite çıtasını yükseltmek için atılan bir adım. Aslında bütün kademelerde kriterlerin yükseltilmesi gerektiğini de burada ifade etmek isteriz.
DOKTORALI ARAŞTIRMACILARIN ÜCRETLERİ ARTTIRILIYOR
Yasayla devlet yükseköğretim kurumlarında yalnızca Ar-Ge faaliyetlerinde bulunmak veya öğretim üyelerinin yürüttükleri Ar-Ge kapsamındaki projelere yardımcı olmak için istihdam edilen doktoralı araştırmacılara ödenecek ücrete esas gösterge rakamının 40 binden 60 bine yükseltilecek. Üniversitelerde yapılan Ar-Ge kapsamındaki projelerde istihdam edilecek doktoralı araştırmacıların ücretlerinin arttırılması, ülkenin araştırma kapasitesini ve araştırmaların kalitesini arttıracaktır.
ULUSAL VE ULUSLARARASI ORTAK PROJELERE KATILIMI ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILIYOR
Üniversitelerin kamu kaynağı dışında da fon alabilmeleri için ulusal ve uluslararası ortak projelere katılımı önündeki engeller kaldırılıyor ve bu projelere katılım teşvik ediliyor. Önümüzdeki dönemde devlet üniversitelerimiz daha fazla proje alabilecek, ülkemiz uluslararası fonlara verdiğinin çok azını aldığı bir ülke olmaktan inşallah çıkacaktır.
BİRLİKTE İŞ YAPMA MODELİ GELİYOR
Yeni YÖK olarak önem verdiğimiz bir konu da Türk yükseköğretim sistemine birlikte iş yapma modelini kazandırmak. Bu noktada da önemli bir adım atılıyor. YÖK, ilaç, aşı, tohum gibi stratejik projelerde birden fazla üniversitenin katılımıyla ortak araştırma merkezi kurabilecek. Stratejik önem taşıyan bu projelerin desteklenmesi için alanında temayüz etmiş birden daha fazla üniversitenin güç, bilgi ve tecrübelerini birleştirebilecekleri ortak araştırma merkezleri kurulması öngörüldü. Bu model Türkiye için ilk defa uygulanacak. Bilindiği üzere önümüzde başta aşı, ilaç ve tohum gelmek üzere akademide yapmamız gerekenler, atmamız gereken adımlar var. Her üniversitemiz aynı konularda ayrı ayrı çalışıyor, kamu kaynakları planlı ve hedef odaklı harcanamıyor, ortaya on binlerce bilimsel araştırma projesi çıkıyor fakat ülkemiz için bunların somut çıktıları az oluyor. Artık ulusal ölçekte belli bir konuda temayüz eden üniversitelerimizin birlikte iş yapacakları, birden fazla üniversitemizin insan kaynaklarını, laboratuvarlarını, ekipmanlarını birlikte kullanabilecekleri bir modeli Türkiye'ye kazandırıyoruz inşallah.
DOÇENT ADAYLARI İÇİN KISITLAR KALDIRILDI
Doçentlik sınavlarının yılda ikiden fazla yapılmasını engelleyen kısıt ortadan kalktı. Artık doçent adaylarının başvuru bekleme süreleri daha da kısalacak. Ayrıca doçentlik süreçlerini hızlandırmak maksadıyla dijital imkânlardan yararlanmak da bu yasal düzenlemeyle mümkün olacak.
DOKTORALI HERKES DERS VEREBİLECEK
Pakette öğretim elemanları için başka iyileştirmelerin de söz konu. Doktorası olan uzman, çevirici, eğitim öğretim elemanlarına da ders verebilme imkânı tanınıyor. Yani üniversitede doktoralı olan herkes artık ders verebilecek.
50/D KAPSAMINDAKİ ARAŞTIRMA GÖREVLİLERİNE YÖNELİK DÜZENLEME
Ayrıca 50/d kapsamındaki araştırma görevlilerinden yüksek lisans yapan 5 bini aşkın öğrenci için de sevindirici bir düzenleme yapıldı. Yüksek lisans eğitimini tamamlamış olanların alanıyla ilgili doktora veya sanatta yeterlilik eğitimlerine başlamaları için bir süre gerekiyor. Öğrencilerimizin bu süreç esnasında mağdur olmalarını engellemek için kadrolarıyla ilişiklerinin 6 ay daha devam etmesi öngörüldü.
DOKTORA BURSLARI İÇİN YENİ KAYNAK
Açıköğretim fakültelerinde gelir fazlası olan miktarın belli bir kısmı doktoralı insan kaynağı yetiştirilmesine harcanacak. Diğer bir ifade ile önümüzdeki yıl daha fazla öğrencimize ülkemiz için öncelikli alanlarda doktora bursu vereceğiz. Bu da doktora yapmak isteyen öğrencilerimiz için güzel bir haber.
DİSİPLİN HÜKÜMLERİ YENİDEN DÜZENLENDİ
Yasayla disipline ilişkin hükümlerin de yeniden düzenlendi. Mevcut disiplin mevzuatına göre suç kabul edilen bazı eylemler suç olmaktan çıkarıldı, bazılarının da cezaları hafifletildi. Ağırlaştırma sadece intihal kapsamındaki suçlar ile sınırlı kaldı. Dolayısıyla akademinin ruhuyla daha fazla uyumlu bir disiplin mevzuatı getirildi.
SÜREÇ DEVAM EDECEK
Meclisimizden geçen yükseköğretim ile ilgili maddeler aslında sistemin gittikçe daha sağlam bir zemine oturduğunun göstergesi. Pek çok alanda ilkler ve iyileştirmeler barındırıyor. Bu süreç, elbette devam edecek. Bu maddelerin özü, YÖK'ün yetki devri ve paylaşımı sürecinin devam etmesi, vakıf üniversiteleri ile ilgili toplumun beklentilerinin önemli bir kısmının karşılanması, eğitim öğretimde kalite ile ilgili düzenlemeler, Ar-Ge ile ilgili düzenlemeler, üniversitelerin ilaç, aşı, tohum, yüksek teknoloji gibi stratejik alanlarda birlikte iş yapma modelini getirmesi, öğretim elamanları ile ilgili iyileştirici düzenlemelerdir. YÖK olarak bu yasal düzenlemelerin alt düzenlemeleri için hızlı bir şekilde çalışmaya başlıyoruz. Türk yükseköğretimini yöneten kişiler olarak gerçekten mutlu ve umutluyuz. Türk yükseköğretimi, tedrici bir şekilde yeniden yapılandırılıyor. YÖK, artık yükseköğretim kurumlarına daha az müdahale eden, yükseköğretimde ulusal ve uluslararası politikalar yürüten, ülkemizin ihtiyaç duyduğu alanlarda yeni projeleri hayata geçiren, dijital dünyaya ayak uyduran, enerjisini yeni ve yenilikçi girişimlere veren bir kurum olma yolunda ilerliyor.
BU DESTEK YÜKSEKÖĞRETİMDE ADALET, FIRSAT EŞİTLİĞİ, LİYAKAT İLE İLGİLİ DAHA FAZLA SORUMLULUK YÜKLÜYOR
Yasama süreci Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle sonuçlanacak. Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanımıza bu sürecin başından itibaren eksik olmayan destekleri için şahsım, Yükseköğretim Kurulu ve üniversitelerimiz adına teşekkür etmek isterim. Kendilerinin bizlerden sürekli daha iyiyi isteyen, cesaret gerektiren her adımımızda arkamızda duran, her projemizi heyecanımıza ortak olarak destekleyen, ülkemizin kalkınmasında üniversitelerimizin rolünü ve bilim insanlarımızın kıymetini bilen tutumu bizler için gerçekten önemli. Başkan olduğum gün yükseköğretimin toplumda ayrışma noktası değil uzlaşı noktası olması için çalışacağımı beyan etmiştim. YÖK 100/2000 dahil verilen binlerce bursumuz, gerçekleştirdiğimiz projelerimiz, araştırma üniversitelerini, bölgesel kalkınma odaklı üniversitelerimizi seçme süreçlerimiz sürekli liyakat ve adalet üzerinde yürüdü. Yükseköğretimimiz için yeni ve yenilikçi açılımlar getiren bu yasal düzenlemelere Meclisimizin geniş bir mutabakat ile verdiği desteğin arkasında bu tutumumuzun fark edilmesinin payı olduğunu sanıyorum. Vekillerimizin verdiği bu destek yükseköğretimde adalet, fırsat eşitliği, liyakat ile ilgili daha fazla sorumluluk yüklenmemizi gerektiriyor. Kanun teklifinin geniş bir mutabakat ile meclisimizde yasalaşmasından ötürü her bir milletvekilimize ayrı ayrı teşekkür ederim. İnşallah Sayın Cumhurbaşkanımız ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin güvenini boşa çıkartmayacağız."