YÖK Başkanı Saraç: “Üniversite hastaneleri için çalışmalarımız devam ediyor”  

Güncelleme Tarihi:

YÖK Başkanı Saraç: “Üniversite hastaneleri için çalışmalarımız devam ediyor”
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2016 17:42

YÖK Başkanı Yekta Saraç, ‘Üniversite Hastaneler Birliği 18. Toplantısı’nın açılışında yaptığı konuşmada, üniversite hastanelerinin finansal sorunlarıyla ilgili yapılan çalışmaların devam ettiğini belirtti. YÖK Başkanı Saraç, "Bilginin yoğun olarak artması kadar yarı ömrünün de gerçekten çok kısalmış olması eğitim dengelerini de sıkça gözden geçirmemizi zorunlu kılıyor" dedi.

Haberin Devamı

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Yekta Saraç, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Üniversite Hastaneler Birliği 18. Toplantısı"nın açılışında, üniversite hastanelerinin, sağlık sorunlarının çözümünde üst düzey rol aldığını, tıp eğitimi verdiğini, uzman ve akademisyen yetiştirdiğini, üçüncü basamak diye tanımlanan sağlık hizmeti sağladığını söyledi.     

Bütün dünyada üniversite hastanelerinden beklenen en önemli işlevlerin başında, akademik mükemmeliyet geldiğini belirten Saraç, "2015 verilerine göre dünyada 2 bin 420 civarında tıp fakültesi var. Çin, Hindistan, ABD, Brezilya ve diğer bazı ülkelerde tıp fakültesi sayıları 150'nin üzerinde. Dünyanın 7 milyar nüfusuna oranla, 2 bin 420 tıp fakültesinden yılda ortalama 389 bin hekim mezun oluyor. Diğer taraftan 2015'te 36 ülkede hala hiç tıp fakültesi yok. Sahra Afrikası'nda 26 ülkede 1 veya 2 tıp fakültesi mevcut" diye konuştu.     

Haberin Devamı

Saraç, Dünya Tıp Eğitimi Federasyonu’nun, bütün ülkelerde hekimler ve sağlık çalışanlarının, güçlü mobilize bilgiyle donatılmış çekirdek eğitim programıyla eğitilmesini, eleştirel düşünce anlayışına sahip olmasını ve en önemlisi etik değerler ile kavramları iyi öğrenmesini önerdiğini anlattı.     

Tıp eğitimine bakıldığında, 20’nci yüzyılda üç ciddi eğitim reformu görüldüğünü belirten Saraç, şunları söyledi:
"20’nci yüzyılın başlarında science-based (bilim-temelli) müfredatlı eğitim yürütülmüş, 20’nci yüzyılın ortalarında probleme dayalı eğitim gündeme taşınmış ve son olarak şimdi 21’inci yüzyılın başlarında üçüncü nesil tıp eğitimini ve sağlık hizmetlerini, profesyonel yetkinlik ve global bilgiye dayalı performans temelli yaklaşım yürütülüyor. Hangi yöntem uygulanırsa uygulansın yükseköğretim kurumu olarak hedefimiz, amacımız toplumun sağlığını koruyan, hastalandığında onlara iyi bakan, memleketini iyi tanıyan yetenekli hekimler yetiştirmek."     

Saraç, yetiştirdikleri genç hekimlerden, hizmet sunmayı esirgememelerini, karar verici olmalarını, tüm dünyayı ama özellikle hizmet verdikleri toplumu iyi tanımalarını beklediklerini vurguladı.     

Haberin Devamı

"21. yüzyılda bilgi hızla arttı"

Genç hekimlerin Türkiye'nin sağlık sorunlarını bilmesi ve mezuniyetten hemen sonra bunların üstesinden gelebilecek bilgi, beceri ve tutumlarla donanmış olmaları gerektiğini vurgulayan Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tıp eğitimini verirken eğitim-araştırma ve eğitim-hizmet dengesini korumamız gerekiyor. Biliyoruz ki 21’inci yüzyılda bilgi hızla arttı, özellikle detaylı uzmanlaşma kavramı öne çıktı. Bilginin yoğun olarak artması kadar yarı ömrünün de gerçekten çok kısalmış olması, eğitim dengelerini de sıkça gözden geçirmemizi zorunlu kılıyor. Bazı bilimsel yayınlara göre, 1950'li yıllarda bilginin yarı ömrü 50 yıl olarak veriliyordu. Bu rakam, 80'li yıllarda 7 yıla, 2010'da 3,5 yıla düştü. 2020'de ise bilginin yarı ömrü 73 gün olarak hesaplanıyor. Birden kulağa hoş gelse de her alanda ama özellikle tıpta bu kavramların getireceği problemleri de eğitim süresince göz önüne almamız gerekiyor."     

Haberin Devamı

Saraç, "Yüksek teknolojinin hızla ve en sık kullanıldığı alan olan tıp bilimi, toplum için pahalı bir biyomedikal yol açıyor. Dolayısıyla insanı, insan yapan değerler ve kavramlar sanki değer yitiriyor. Klasik tıp mesleği anlayışının içine kazanç kavramının girmesi birtakım yozlaşmaların yanı sıra eşitsizlikleri beraberinde getirmiyor mu acaba? Söylemek istediğim, değerlerin farklılaştığı bir ortam var. Buna uyumlu yüksek etik değerler ve yüksek kaliteyle bir hekimi nasıl yetiştireceğiz, özenle çalışmamız gereken bir konu bu" diye konuştu.  

“Üniversite hastanelerinin ana amacı eğitim ve araştırma”

Yekta Saraç, üniversite hastanelerinin ana amacının eğitim ve araştırma olduğunu, hizmet sunumunun da görevleri arasında yer aldığını anlattı. Üniversite hastanelerinin finansal sorunlarının temelinde, "gelirlerin giderleri karşılayamaması, hizmet sundukça artan oranda zarar eden ve borçlanan bilançoya sahip olunmasının yer aldığının" akademik çalışmalarla gösterildiğini anlatan Saraç, şunları söyledi:
"Bu durum, sadece son 5 yılda 2,7 misli bir artışla, toplamda üniversite hastaneleri için tedarikçilere borçların 1,4 milyar liradan 3,8 milyar liraya sıçramasına yol açtı. Bu ekonomik değerlendirmelerin sadece parayla ölçülen tespitler şeklinde algılanmamasını dilemekteyim. Ülkemiz sağlık sisteminin geleceğindeki muhtemel riskleri vurgulamak ve eğitim kalitesinde olumsuzluklar doğurmadan bu konulara hep birlikte ve ivedilikle çözüm bulabileceğimizi ifade etmek istiyorum. Üniversite hastanelerinin sorunları ve çözüm önerileri, bu günlere gelinceye kadar, Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nu oluşturan bakanlarımız ve bürokratlarının katılımlarıyla gerçekleştirilen toplantılarda defalarca tartışıldı, bazılarına yönelik çözümler de uygulamaya geçirildi. Bu bağlamda olmak üzere, Sağlık Bakanımız Müezzinoğlu ile bakanlıkta ve kendilerinin bizzat YÖK'ü ziyaretlerinde, üniversite hastanelerimizin özellikle finansal sorunları konusundaki ciddi ve samimi görüşmeler devam ediyor. Bunların sonuçlarının reform paketine yansıyacağını umut ediyorum. Bu olumlu çalışmaların devamı hepimizi rahatlatacak."     

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!