Güncelleme Tarihi:
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2019-2020 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni’nde, üniversitelerin bilgiyi üreten, ülkenin teknolojik altyapısına kaynaklık eden kurumlar olma yolunda desteklendiğini belirtti.
Saraç, yükseköğretimde uygulama ve mevzuattan kaynaklanan sorunların giderilmeye çalışıldığını anlattı. Bu iyileştirmelerin sonuçlarının tüm sistemde görülmeye başladığını belirten Prof. Dr. Saraç, şunları söyledi:
“Türkiye, bugün dünyada küresel bir aktör olarak büyük bir yarışın içinde ve bu yarışı önde sürdürme kararlılığında. Bu yarışın öncü kurumları olan üniversitelerimiz dünya akademisini ve bilim hayatını, ülkemizin önceliklerini ve kültürel kodlarını dikkatle takip ediyor. Her türlü sömürüye karşı savaşan bir ülkenin yükseköğretim sisteminin, akademinin tüm alanlarında, tekrarlayan değil üreten olması gerektiğinin bilincindeyiz. Anadolu’nun her köşesindeki üniversitelerimizi, eğitimin yanı sıra topluma hizmet noktasında da işlev görebilmeleri için, YÖK olarak devletimizin diğer kurumları ile birlikte tüm imkânlarımızla destekliyoruz.
Türkiye, takip ettiği politikalarla dünyanın pek çok yerinde ezilen, sömürülen halklar için umut ışığı durumunda. Bunu sürdürebilmek ise ancak teknoloji üreten ülke olmakla mümkün. Bu gücü üniversitelerimizin ve diğer tüm bilimsel araştırma altyapılarımızın üstlendikleri tarihi rolün bilincinde olmalarıyla mümkün. Biz YÖK olarak gerekli kurumsal desteği sağlamakla mükellef olduğumuzun bilincindeyiz. Aynı zamanda yetiştirdiğimiz her öğrencinin bu ülke için çalışmanın, üretmenin kutsallığına inanç duyarak yetişmesini istiyoruz.
TÜRK BİLİM İNSANLARI ÖNEMLİ GÖREVLER ÜSTLENİYOR
Türk bilim insanları uluslararası akademik örgütlenmelerde önemli roller üstleniyor, uluslararası projelerde çalışıyor. Türkiye, dünya akademisinde etkin ve verimli çalışmalara imza atma yolunda ilerliyor. Bugünün meslek tanımları, geleceğin teknolojileri dizayn edilirken artık yetersiz kalmakta, durağan öğrenme biçimleri yeni nesillerin dikkatini çekmiyor. Bilgiye ulaşmanın kolaylaşması ve yöntemlerin çeşitlenmesi müspet olarak değerlendirilmekle beraber, bilgi kirliliğini de ortaya koyuyor, bir açıdan, hoca talebe ilişkisine yeni bir veçhe vererek bu ilişkiyi zedelemekte ve verimli öğrenme süreçleri bazı açılardan zorlaşıyor. Daha önce karşılaşmadığımız nice benzer sorunlar bizi daha dinamik, daha etkin bir koordinasyona yöneltti ve bizler de bunun için bir dizi yetki devri süreçlerini başlattık. Yeni üniversite yapılanmaları, programların belirlenmesi ve kontenjan kararlarının alınmasında farklı paydaşların görüşlerini alarak yükseköğretim sistemi için en iyisine ulaşmaya çalışıyoruz.
DOKTORA BURSU İLE 4 BİN ÖĞRENCİ EĞİTİM ALIYOR
Yükseköğretim Kalite Kurulu tarafından değerlendirme sürecinden geçen üniversite sayısı 2016’da 20 iken bugün 160’a ulaştı. YÖK 100/2000 Projesi’nden yararlanan öğrenci sayısı bugün itibariyle 4 bin civarında. Bu seneden itibaren program ilk mezunlarını vermeye başladı. Bu gençlerin bir kısmı şu an Külliye’de aramızdalar. Onlardan geleceğin bilim hayatının şekillendirilmesinde beklentilerimiz çok yüksek. Çin, Japonya, Kore, Amerika ve Avrupa’nın önünde de Türkiye’deki gibi nitelikli doktora konuları bulunuyor. Merkezi planlamanın avantajlarını çok iyi kullanarak, bu yarışta oldukça ciddi mesafeler kat ettiğimizi düşünüyoruz.
Üniversitelerin tek tip olduğu günler geride kaldı ve çeşitlilik kazanmaya başladı. Bu akademide yıllarca konuşulan önemli bir hayalin tahakkuku. YÖK’ün başlattığı girişimlerle yasal bir zemine de kavuşan çeşitlilik, misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma yürüyen, ete kemiğe bürünen bir projedir artık. Misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma iki ana koldan yürüyor. Araştırma üniversitelerinin performanslarını yakında kamuoyuna açıklayacağız.
ULUSLARARASI ÖĞRENCİ SAYISINDA SIÇRAMA YAŞANDI
Bir ülkenin yükseköğretiminin uluslararasılaşması, sadece ekonomik bir mesele değil, o ülkenin uluslararası görünürlüğü ve etkinliğine de katkı sağlaması meselesi. ‘Hedef odaklı uluslararasılaşma’ projesi de bu kapsamda başarıyla devam ediyor. 4.5-5 yılda YÖK Başkanı ve ilgili bakanlar arasında imzalanan protokol ve anlaşma sayısı önceki 32 yılda imzalanan anlaşma sayısının iki katından daha fazla. Bu anlaşmalar üniversitelerimizin tanınırlığını ve uluslararası öğrenci sayısını artırdı. Ortak diploma programlarında da büyük bir artış sağlandı.
Göreve geldiğimde 48 bin olan uluslararası öğrenci sayısında bir sıçrama yaşandı. Nitelikli yabancı uyruklu öğretim elemanı çekmek için önümüzdeki günlerde yeni düzenlemeleri de başlatacağız. ‘Study in Turkey projesi’ ile üniversitelerimizin yurtdışında tanıtımında farklı bir üsluba geçeceğiz. 21’inci yüzyılın hakim gücü endüstri 4.0 ve dijitalleşmeyle insan hayatının tüm noktalarında süreklilik gösteren değişkenlikler ve akışkanlıklar oluşturuyor. Alışık olunan durağan bir sistemden daha dinamik sistemlere geçiliyor. YÖK olarak bu süreçlerle ilgili birçok çalışma başlattık. ‘Dijital Dönüşüm Programı’ de bunlardan biri. Bu projeyi Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki 16 üniversitemizde başlattık. Bu proje ile bu yıl 36 bin öğrencimiz ve 3 bin 112 öğretim elemanımız merkezi bir planlama ile eğitim aldı. Böylece, dijital dünyanın algoritmasına aşina bir işgücü yetiştirmeyi hedefliyoruz.
İŞ HAYATI İÇİN GEREKLİ GÖRÜLEN TEMEL YETENEKLERİN YÜZDE 41’İ DEĞİŞECEK
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2018 yılı ‘İşlerin Geleceği Raporu’na göre, yüksek hızlı mobil internet, yapay zeka, bulut teknolojileri ve büyük veri analizlerinin adaptasyonunun, iş dünyasını hızlı, derinden ve yaygın olarak etkilediği net olarak ortaya konuldu. Böylece birçok yeni meslek tanımı hayata girdi. Daha önce ayrışmış alanlar artık hep birlikte gelişiyor ve birbirlerini güçlendiriyor. Buna en güzel örnek yapay zeka. Endüstri 4.0 ve dijital dönüşümün etkileri birçok yeni meslek alanlarının oluşmasına veya mevcut iş alanlarının dönüşüme uğramasına neden oldu. Türk iş dünyasında, iş hayatı için gerekli görülen temel yeteneklerin yüzde 41’inin 2020 itibarıyla değişeceği ifade ediliyor. Türkiye’de yükseköğretim politikalarını yürüten kurum olarak biz de yetiştirdiğimiz gençlerin kariyer yollarında daha başarılı olmaları ve ülkenin ekonomik ve sosyal refahına katkı koyabilmelerini önemsiyoruz.
Bu süreçler dikkate alınarak bu yıl yeni mesleklere dair yedi üniversitemizde bazı programlar açtık. YÖK olarak geleceğin meslekleri ile ilgili uluslararası bir kongreyi kasım ayında gerçekleştireceğiz. Önümüzdeki seneye çok daha hazırlıklı bir şekilde gireceğiz. YÖK olarak dünyanın gittiği yere bakarak ülkemizi, ihtiyaç duyduğu yeni meslek programları ve hayat boyu öğrenme konseptiyle tanıştıracağız.
YÜKSEKÖĞRETİMDE BİR DEVRİM OLACAK
1'inci Kalkınma Planı’nda, yükseköğretim tarihinde örneği görülmemiş nitelikte pek çok olumlu düzenleme öngörülüyor. Bu plandaki yönlendirmeler gerçekleştiğinde yükseköğretimde bir devrim olacak ve Türk yükseköğretimi hakkettiği yeri kazanacak.