Güncelleme Tarihi:
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, YÖK'te düzenlediği basın toplantısında, 12 Mart'ta devletin kararıyla üniversitelerin de diğer okullar gibi eğitim öğretime ara verdiğini hatırlattı. Eğitim öğretimin kesintiye uğramaması ve uygulamada birlik düşüncesiyle 23 Mart itibarıyla verilen aranın sonlandırıldığını ve bir hafta sonra dijital ortamda, uzaktan ve açıktan öğretimle başlatıldığını belirten Saraç, koronavirüs salgınının Çin'de ciddi boyutlara ulaşmasından itibaren dünyada yükseköğretim alanında iyi olan ülkelerin açıklamalarını ve uygulamaya sokmaya çalıştıkları önerileri mercek altına aldıklarını, iyi örnekleri aradıklarını söyledi.
‘ZOR SÜRECİN GELENEKSEL YÖNTEMLERLE SÜRDÜRÜLEMEYECEĞİNİ BİLİYORUZ’
Önerilen tedbirlerin YÖK olarak uygulamaya koyduklarından farklı olmadığını bildiren Saraç, pek çok ülkede halen belirsizliğin ve üniversite hayatında kaosun sürdüğünü belirten Saraç, şöyle konuştu:
“Salgınla ülkelerin öncelikleri değişti. YÖK olarak bu zor sürecin geleneksel yöntemlerle sürdürülemeyeceğini biliyoruz. Bundan dolayı bu mücadeleyi farklı bir kulvarda sürdürmemiz gerektiğini düşünerek bir yıl önce başlattığımız uzaktan öğretim ve dijital öğrenme imkânlarını devreye soktuk. Bugün dahil her gün binlerce materyal öğrencilerimize dijital ortamda sunuluyor, her gün yeni sanal sınıflar devreye sokuluyor. Diğer taraftan açıköğretim fakültelerindeki eğitim öğretim de devam ediyor. İlaveten üç üniversitemizin katkılarıyla, açıköğretimdeki programların ders materyallerini dijital ortamda 'YÖK Dersleri Platformu' adı altında bütün üniversitelerimize açtık. Bu platform diğer üniversitelerimizin de katkılarıyla sürekli gelişiyor ve zenginleşiyor. Bu platform bilginin ve bilimsel birikimin paylaşımına önemli katkı sunuyor. Salgın bütün hızıyla sürüyor. Bir süre daha evde kalmak, devletin beyanlarına uygun şekilde sosyal faaliyetlerden feragat etmek sadece baş tacı yaşlı insanlar için değil, istikbalin teminatı gençler de dahil bütün yaş grupları için elzem.
YÜKSEKÖĞRETİM EŞİTLİLİK, FARKLILIK, ÖZGÜNLÜK TEMELİNDE YÜKSELİR
Yükseköğretimin kendine has özellikleri var. Yükseköğretim eşitlilik, farklılık, özgünlük temelinde yükselir. Bu onu daha faal ve operasyonel kılar. YÖK'ün son yıllarda sergilediği çevik yönetimle Türk yükseköğretiminin zeminini, asgari standartlarını muhkem kılması, üniversitelerimizin yetkinliğiyle birleştiğinde bu küresel ölçekteki tehdit ve tehlikeyle de mücadele etme konusunda farklı imkânlar ortaya çıkardı. Ayrıca geçtiğimiz yıllarda yeni YÖK olarak başlattığımız Dijital Dönüşüm ve Açık Bilim Projeleri bu konuda üniversitelerimize yardımcı oluyor. Yetki devri süreçleriyle gelişimini desteklediğimiz üniversitelerimiz ülkemizde aslında sağlam bir zeminde duruyor. Bu olağanüstü günlerin yaşandığı süreçte pek çok ülkeye göre neyi nasıl yapabileceğini çok daha iyi bilen devlet ve vakıf üniversitelerimiz bulunuyor. Dünyada ilk 100'de bulunan üniversiteler bile öğrencilerine net şekilde yol haritası sunamadığı bir ortamdayız. Dünyanın çeşitli ülkelerinde salgın sırasında okulların ve yükseköğretim kurumlarının yaklaşımlarını ve aldıkları önlemleri incelediğimizde, yükseköğretim kurumlarının salgın süresince eğitime devam etmediğini veya bunu dijital ortamda sürdürdüğünü belirledik. Dünya genelinde 150'den fazla ülke çeşitli derecelerdeki üniversitelerini kapattı, bazı ülkelerde üniversitelerin bir kısmı kapalıyken, bir kısmı kendi kararıyla açık.
KORE'DE ÜNİVERSİTELERDE ONLINE EĞİTİM TEŞVİK EDİLİYOR
Salgının tatil dönemine denk geldiği ülkelerde dönem açılışları, belirlenemeyen ileri tarihlere bırakıldı. Avrupa'da, Almanya gibi bazı ülkeler bahar döneminin açılışını erteliyor yani eğitim öğretimi bahar döneminde sürdürmek için tatil ediyor. İsveç ve Fransa'da eğitime ara verildiğini görüyoruz. Kore'de üniversitelerde online eğitim teşvik ediliyor. Üniversite özelinde bakacak olursak belirsizliklerin sürdüğünü, sadece dijital ortamları tavsiyeyle yetinildiğini görüyoruz. Harvard Üniversitesi’nin de salgın sırasında yüz yüze eğitimi durdurduğunu, kampüsteki derslerini dijital ortamda yürütmek üzere hocaları teşvik ettiğini biliyoruz. Böyle bir ortamda toplumun bütün katmanlarının, iş dünyasının, sanayi, turizm ve ekonomik faaliyetlerin, hatta dış politikaların etkilendiği ortada. Avrupa Birliği gibi küresel projelerin bile anlamını kaybettiği bu süreçten üniversitelerin, bilimin, akademinin etkilenmemesi gibi bir durumun söz konusu değil. Bize, bilimsel süreçlerin, akademik faaliyetlerin en az hasarla bu badireyi atlatmasına çalışmak düşüyor.
BU ÇARK TAMAMEN DURMAMALI
Bütün devletlerin şu veya bu oranda ama mutlaka zararla ve hasarla çıkacağı bu süreç sonlandığında en büyük görev yine bilim ve akademiye düşecek. Onun için devletimizin bilim çarkı hiçbir zaman durmamalı. Yavaşlayabilir, bir başka surete evrilebilir, pek çok yararlı husustan bir süreliğine vazgeçilebilir ama bu çark tamamen durmamalı. Türk yükseköğretimi pek çok ülkede olmayan bir tecrübeye sahip. Bu tecrübe bugünler için ve bu tecrübeden azami oranda istifade ediyoruz. Bugün YÖK Genel Kurulumuzda bazı hususlarda kararlar aldık.
BAHAR DÖNEMİNDE YÜZ YÜZE EĞİTİM YOK
Bu sene bahar dönemi eğitim öğretim sürecini sadece uzaktan eğitim, açık öğretim ve dijital öğretimle sürdürmeye karar verdik. Yani bahar döneminde yüz yüze eğitim yapılmayacak. Üniversitelerimiz yukarıda zikrettiğimiz uzaktan eğitim, açıköğretim ve dijital öğretim imkânları altında sunamayacakları programları, dersleri ve uygulamalı dersleri, yaz aylarında belirledikleri takvim içinde tamamlayacak. Diğer bir ifadeyle, bu program ve dersler için bahar dönemi takvimini yaz aylarına taşımış oluyoruz.
GELECEK YILIN TAKVİMİ YAZ OKULUNA GÖRE BELİRLENECEK
Türk yükseköğretimi yaz okulu tecrübesi, üniversiteler için son derece değerli bir imkân sundu. Yaz okulunun bitiş tarihleri göz önünde tutularak gelecek yıl eğitim öğretim takvimini de belirleyeceğiz. Geçmiş yıllarda sıra dışı durumlarda gerçekleştirilen uygulama ve tecrübeler ışığı altında bu konu rahatlıkla yönetebilecek. Kontrolden çıkan bir durum söz konusu olmadan inşallah bu olağanüstü zor süreci yönetmeye çalışıyor ve en az hasarla atlatacağımıza inanıyoruz. Kampüslerde rektörlüklerce gerekli görülmeyen durumlar dışında öğrenci bulunmaması en doğru olandır.
DÜNYA İKİ AY ÖNCEKİ DÜNYA DEĞİL
İdari ve akademik personelin de asgari oranda ve seyreltilerek görevlerini yapmaları için gerekli tedbirlere dair yönlendirme ve kararlar var. Üniversitelerimizle daimi olarak 7/24 irtibat halindeyiz. Bugün gençlerimizden istediğimiz, dünyanın ve ülkemizin yaşadığı bu zor süreçte, mesuliyetinin idrakinde bir vatandaş olarak, sağlık alanında yapılan bütün ikazları dikkate almaları ve bu süre içinde kendilerini geliştirebilecekleri, kültür dünyalarını zenginleştirecekleri kaynaklara yönelmeleri. Her şeyin daha önceki gibi yürümesini ve rutinin değişmemesini beklememeliler. Dünya iki ay önceki dünya değil. Bugün farklı bir dünya var. Kurallar değişti, demokrasinin bayraktarlığını yapan devletlerin en basit insan haklarına bile kamu yararı için kısıt getirdiği günleri yaşıyoruz. Dolayısıyla gençlerimizin de beklentilerinin ve taleplerinin bu çerçevede olması icap ediyor. Amerika ve Avrupa ülkelerindeki öğrencilerin de eğitim öğretimleri sonlandı, bir kısmı da uzaktan öğretim ve dijital öğretimi hocalarına tavsiye etti. Birçoğu da sadece üniversiteleri kapatarak, öğrencilerine belirsizlik ortamı sundu.
ÖRGÜN ÖĞRETİME ARA VERMEK DURUMUNDAYIZ
Bizler de biliyoruz ki uzaktan öğretim ve dijital öğretim yöntemleri örgün öğretimin asla alternatifi olamaz. Üniversite hayatı eşsiz bir sosyalleşme ortamı. Fakat sevgili öğrencilerimiz, yaşadığımız bu olağanüstü günlerde örgün öğretime ara vermek durumundayız. Bu süreçte dijital imkânlardan sizler için sonuna kadar istifade etmek istiyoruz. Bazı programlar uzaktan öğretimle, açık öğretimle sürerken bazıları yaz okuluna kalabilir. Bu yeni durumu kabullenmek durumundayız. Ayrıca her bir programın doğası nasıl farklı bir talebelik öngörüyorsa burada da üniversitelerimizin bölümden bölüme farklı uygulamalarını anlayışla karşılamanızı istiyoruz. Bu uygulamalarda önceliğin sizlerin sağlığınız olduğunu, ülke çapında bir pişmanlığa düşülmemesi için bu tedbirlerin alındığını lütfen bilin.
YKS ERTELENDİ
Diğer bir konu da YKS. YKS'nin, 25-26 Temmuz'da yapılmasını karara bağladık. Bu kararı almamızdaki neden, tedbirli olmak ve öğrencilerimizin daha salim ve dingin bir zihinle hazırlanarak bu imtihana girmesi. ÖSYM ile bu takvimi birlikte sürdürüyoruz. Öğrencilerimiz ve ailelerimiz rahat olsun. Bu konudaki planlamalarımız tamam. YKS'de sorulacak müfredatla ilgili önceliğimiz ise bugünün gerçeklerinin yansıdığı bir şekilde öğrencilerimizin lehine olanı aramak. Sınavda sorulacak sorular, bu soruların kapsamı ve alanları Milli Eğitim Bakanlığımız ile uyum içinde onlardan gelen tekliflere göre şekillenecek. Yükseköğretime giriş sınavlarının ortaöğretimi desteklemesi gerektiğinin farkındayız. Sınava girecek öğrencilerimiz şu açıdan rahat olsun. Daha önce yapılan çerçevede bir sınav olacak. Fırsat eşitliği ve sosyal adalet bizim vazgeçmeyeceğimiz bir esasımızdır. Anne-babalara yönelik de şunu söylemek istiyorum. Gençlerimiz için bu zor günlerde en iyisini sürekli arıyor ve yapmaya çalışıyoruz. Onların bu süreçten en az şekilde etkilenmesi için gayret ediyoruz. Dünyadaki üniversitelerde bu konuda ne oluyor, ne tür kararlar alınıyor, sürekli izliyoruz. Geleceğe yönelik planlamalar yapıyoruz ve tedrici bir şekilde bunları hayata sokuyoruz. Şu an kontrollü bir süreç izlemekteyiz. Bugünleri de hep birlikte, birbirimize kenetlenerek, dikkat, anlayış ve sabırla aşacağız inşallah.’
‘BU SÖYLEDİĞİMİZ ÖNLİSANS, LİSANS VE LİSANS ÜSTÜ İÇİN DE GEÇERLİ’
"Bu süreç, yüksek lisans ve doktora öğrencilerini de kapsayacak mı?" sorusuna "Evet, bu söylediğimiz eğitim öğretimin bütün düzeyleri, önlisans, lisans ve lisans üstü için de geçerli. Bu hususta asla bir ihmalkarlık söz konusu olmasın istiyoruz" yanıtını verdi.
Türk yükseköğretim sisteminin pek çok konuda çok geniş tecrübeye sahip olduğunu belirten Saraç, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Yaz okulu da bunlardan birisi. Yaz okulları öğrencilerimizin mağduriyet yaşamaması, başarısızlıklarını bir şekilde telafi etmeleri veya birtakım kendi ellerinde olmadan devamsızlıklarını telafi etmeleri için öngörülmüş, sisteme kazandırılmış bir husus. Yaz okulu tecrübesi bu zorlu günlerde yaz öğretimi sürecine evrilerek, üniversitelerimizin bu sıkıntılı günleri aşmasına da yardımcı olacaktır."