Güncelleme Tarihi:
Kuşkusuz bu etmenlerin her birinin kendi içerisinde ayrıntılı açılımı yapılabilir. Bu açılımda ekonomik, siyasal, kültürel koşullar belirleyici olabilir. Ayrıca tercihlerde Türk eğitim sisteminin yapısı ve işleyişinin algılanması da büyük rol oynayabiliyor. Özellikle çok çalıştığına inanıp da istediği yükseköğretim kurumuna giremediğini gören öğrencilerde kaygı, depresyon, stres, duygusal eziklik gibi psikolojik durumlar gözlenebiliyor. Önemli olan bireyin kendi özelliklerini, yeterliklerini, duygularını dikkate alarak yapabileceği sağlıklı tercih olmalı. Katılımcı kültürün eksik olduğu aile yapısı, bireyin birey olma özeliğini değil de ailenin, ebeveynlerin kendi deneyimlerini, kendi beklentilerini bireye dayattığı ve birey için en iyisinin bu olduğu anlayışı da tercihlerde etili olabiliyor. Tercihler yapıldığına göre bu etmenlerin gelecekte etili olup olmadığı yaşanarak öğrenilecek, umut ile umutsuzluk, başarı ile başarısızlık, yaptığı tercihe göre değerli olma ile değerli olmama duygularla karşı karşıya kalabilecekler. Kuşkusuz bu etmenlerin her birinin kendi içerisinde ayrıntılı açılımı yapılabilir. Bu açılımda ekonomik, siyasal, kültürel koşullar belirleyici olabilir. Ayrıca tercihlerde Türk eğitim sisteminin yapısı ve işleyişinin algılanması da büyük rol oynayabiliyor. Özellikle çok çalıştığına inanıp da istediği yükseköğretim kurumuna giremediğini gören öğrencilerde kaygı, depresyon, stres, duygusal eziklik gibi psikolojik durumlar gözlenebiliyor. Önemli olan bireyin kendi özelliklerini, yeterliklerini, duygularını dikkate alarak yapabileceği sağlıklı tercih olmalı. Katılımcı kültürün eksik olduğu aile yapısı, bireyin birey olma özeliğini değil de ailenin, ebeveynlerin kendi deneyimlerini, kendi beklentilerini bireye dayattığı ve birey için en iyisinin bu olduğu anlayışı da tercihlerde etili olabiliyor. Tercihler yapıldığına göre bu etmenlerin gelecekte etili olup olmadığı yaşanarak öğrenilecek, umut ile umutsuzluk, başarı ile başarısızlık, yaptığı tercihe göre değerli olma ile değerli olmama duygularla karşı karşıya kalabilecekler.
YAŞAMIN SONU DEĞİL YENİ BİR BAŞLANGIÇ
İnsan yaşamı tercihlerden oluşur. Şu anda yapılabilecek bir tercih insanın geleceğini etkiler. Tercih ettiğimiz yerlere girememek yaşamın sonucu olarak değil yeniden başlangıç noktası olarak değerlendirilmeli. Evet, çalıştığımızı ancak istediğimiz puanı elde edemediğimizi düşünebiliriz. Keşke daha fazla çalışsaydım da istediğim tercihe gidebilseydim diye de düşünebiliriz. İyi ki çalışmadım çalışanların ne hale düştüğünü gördüğüm için çalışmadığım için kendimi şanslı sayıyorum diye de düşünebiliriz. Bu sizin düşünceniz olabilir. Ancak ailemiz, arkadaşlarımız, içerisinde yer aldığımız çevre nasıl düşünür? İnsanoğlu sorumlu bir varlık. Hem kendisini hem de çevresinde olup bitenleri anlama ve anlamlandırma sorumluluğu var. Nasıl değerlendirirsek değerlendirelim geçmişteki eksikliklerimizi geri getirme olanağımız yok. O halde karalar bağlamak, kendimizi suçlu ilan etmek, değersiz olduğumuza hükmetmek yerine derin bir nefes alıp neleri nasıl yaptığımızı gözden geçirmek gerekir. Unutmayalım ki sıradan, bize hiçbir değer katmayan, yaratıcılığımızı, hayallerimizi gerçekleştiremeyeceğimiz bir bölüme gitmektense yeniden bir muhasebe yapıp, ‘Gelecekte ben ne olmak istiyorum? Neleri başarmak istiyorum?’ sorularının cevaplarını ailemizle, arkadaşlarımızla paylaşma zamanı geldi. Sadece bu değil! Bu hayallerimi, beklentilerimi nasıl karşılayabileceğimi de paylaşmam gerekli. Bu paylaşımlarda yakınlarımıza samimi olduğumuzu gösterebilmeliyiz.
YOL HARİTASI BELİRLENMELİ
Bunun için bir yol haritası denilen bir plan yapmalı. Bu planda önceliklerimizin ne olduğu açıkça belirlenmeli. Tercihimiz, planlarımızın yazılı olması. Yazılı olunca nerelerde, hangi noktaları atladığımız, neleri başardığımız rahatlıkla görülebilir. Plan, eğlenmeye, dinlenmeye, çalışmaya, hobilerimiz gerçekleştirmeye önemli ölçüde katkı sağlamasının yanı sıra bize zaman kullanımı açısından büyük ölçüde zenginlik katabilir. Günümüz dünyasının dijital olduğu unutulmadan, zaman ve mekân kavramlarının tuşların arasında olduğu dikkate alınarak kendimizi geliştirme yönündeki her türlü araç-gereçlerden yararlanma alışkanlığını edinmek gerekir. Dijital dünya, bireye zenginlik katabilirken bilinçli kullanılmadığında bireyin hantallaşmasına, bağımlı hale gelmesine ve üretmeyen sadece neyi tükettiğini bilemeyen insanların belki de yığınların oluşmasına aracılık edebilir.
ADAYLARIN YAPMASI GEREKENLER
• Tercihimize yönelik başarılı olabileceğimiz çalışmalarımız bir plana bağlayalım.
• En az bir yabancı dil becerisini geliştirebileceğimiz süreçlerin içerisine girelim.
• Hobilerimizi gerçekleştirebileceğimiz arkadaş gruplarında seçici olalım.
• Sosyal, kültürel etkinlikler içerisinde yer alalım.
• Ailemizle etkili, zaman geçirelim.
• Kitap okuma, bulmaca çözme, sportif etkinlikleri ihmal etmeyelim. Okula devam söz konusu olmadığına göre okul zamanını bu etkinliklere ayırmak güç olmasa gerek.
• Unutmayalım ki 21’inci yüzyıl becerilerinin en önemlisi iletişim becerisidir. Bu da aile, arkadaş, sosyal ortamlarda daha etkili gelişebilir.
AİLELER NE YAPMALI
Evet! bir hayal kırıklığı yaşamış olabilirsiniz. Ancak çocuklarımız bizim göz bebeğimiz, değerlimiz, geleceğimiz. Önemli olan onların ruh sağlığı. Sağlıklı birer birey olarak yetişmeleri. Mutsuz, psikolojik yönden sıkıntılı bir mühendis, doktor ya da psikolog olması mı daha iyi yoksa sizin sevginizi, desteğinizi, arkasına alarak geleceğe yeniden yelken açması mı daha iyi? Ekonomik kaygıları dikkate alarak kuşkusuz bir hayal kırıklığı yaşanmış olabilir. Unutmayalım ki ekonomik düzlem önemli olmakla birlikte bundan daha da önemlisi çocuklarımızın ruh sağlığının yerinde olması. • Çocuklarımızı kardeşleriyle, komşu çocuklarla, arkadaşlarıyla karşılaştırıp çocuğunuzun silinmesine asla izin vermeyin.• Çocuklarımıza bir fırsat daha verip “Evet, çalıştın. İstediğini elde edemedin. Bu kabul edilebilir durum. Herkes her şeyi istediği anda elde edemeyebilir. Nerede kalmıştık? Sen bu işi istediğin şekilde başarabilirsin” mesajını onunla samimi bir şekilde paylaşabildiğimizde çocuklarımızın gözündeki ışığı, içinde uyuyan devin uyandığını görebiliriz.
PROF. DR. COŞKUN BAYRAK KİMDİR?
Ankara’da çeşitli kamu ve özel kuruluşlarda çalışan Prof. Dr. Çoşkun Bayrak, Hacettepe Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladıktan sonra Karedeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi ve Giresun Eğitim Yüksekokulu’nda meslek dersleri öğretim görevlisi olarak görev yaptı. 1987 yılında Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne geçti. Lisans ve lisansüstü dersleri yürütmesinin yanı sıra anabilim dalı başkanlığı, bölüm başkanlığı, enstitü müdürlüğü, beden eğitimi ve spor yüksekokulu müdürlüğü görevlerinde bulundu. 2014 yılından beri Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi olarak görevini sürdürüyor. Çok sayıda yüksek lisans ve doktora tezi yönetti. Çeşitli dergilerde, kitaplarda öğretmen yetiştirme, yönetim, liderlik, örgütsel değişim, motivasyon, iletişim becerileri, stres ve çatışma yönetimi, toplam kalite yönetimi konularında çalışmaları bulunuyor.