Güncelleme Tarihi:
Geçen yıl YKS’de TYT oturumuna 2 milyon 424 bin 718, AYT oturumuna 1 milyon 788 bin 590 ve YDT oturumuna ise 128 bin 177 aday başvuruda bulunmuştu. Geçen yıl başvurular pandemi kapanmasından önce tamamlanmıştı. Bu nedenle salgın koşulları başvuru işlemlerini etkilememişti. Son bir yıldır yüz yüze eğitime ara verilen bir dönemde ilk kez bu yıl sınava başvurular yapılıyor olacak. Buna rağmen başvuruda büyük değişikliğin olmayacağı bekleniyor.
Son sınıf düzeyindeki adaylar birkaç kez yüz yüze eğitime seyreltilmiş koşullarda başlasa da sınava hazırlık çalışmalarını Ağustos 2020’den beri daha çok uzaktan eğitim yöntemiyle sürdürüyor. Bu da özellikle kurs ve okullarda yüz yüze destek almaya ihtiyaç duyan adaylar açısından önemli bir çalışma ve motivasyon kaybı olarak karşımıza çıkıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, YKS’nin içeriğiyle ilgili bu yıl itibariyle bir daraltma olmayacağını, adayların sınavın tüm müfredatından sorumlu olacaklarını duyurmuştu. Şu ana kadar da bununla ilgili bir değişiklik duyurusu yapılmadı. Bu nedenle geçen yıl uygulanan konu sınırlaması bu yıl olmayacak. Adayların tüm konulardan sorumlu olacakları 2019 ve öncesinde uygulanan sınavlar gibi bir sınava girmesi bekleniyor.
BARAJLARA DİKKAT
Geçen yıl sınavın yapısındaki konu sınırlamasıyla birlikte TYT süresi ve AYT puan barajlarında da bazı değişikliklere gidilmişti. Bu kapsamda TYT sınav süresi 30 dakika uzatılarak 165 dakikaya çıkarılmış, AYT puan barajları ise 180’den 170’e düşürülmüştü. ÖSYM yayımladığı 2021 kılavuzunda TYT sınav süresini yeniden 135 dakika ve AYT puan barajlarını ise yine 180 puan olarak açıkladı. Pandemi koşullarının geçen yıla oranla daha ağır bir şekilde seyrinin, bu kurallara ilişkin bir değişiklik talebi yaratıp yaratmayacağı belirsizliğini koruyor. Sınava başvuru işlemlerinin tamamlanması adaylar açısından geri dönüşü olmayan bir yola girildiği anlamına da geliyor. Bu nedenle baştan beri planlı ve programlı bir biçimde hazırlıklarını sürdüren adaylar açısından çok önemli bir değişiklik olmasa da düzenli çalışmaya henüz başlayamamış adayların önünde kısa ama etkili olabilecek bir zaman dilimi olduğunu da belirtmemiz gerekiyor.
YKS ve benzeri sınavlar yıllara yayılan geniş müfredatı, çok sayıda dersi kapsaması ve katılım yoğunluğunu içinde barındırdığı için düzenli çalışmayı gerektiren ve hazırlığı uzun zaman alabilecek sınavlar. Adayların karşısına yeni öğrendikleri konulardan soru çıkabileceği gibi çok önceden öğrendikleri konulardan da soru çıkma olasılığı yüksek olan sınavlar. Bu nedenle hem düzenli çalışarak hem de konu tekrarı yaparak öğrendiklerini zihinlerinde canlı ve zinde tutmaları gerekiyor.
TEST TEKNİĞİNİ GELİŞTİRİN
Test tekniğini, öğrencinin yaratıcılığını öldüren ve eğitim sisteminin üzerindeki bir kabus olarak adlandıran eğitimcilerden biri olsak da bu tür merkezi sınavların objektif ve hızlı ölçme değerlendirmeye uygun bir biçimde yapılabilmesi için bunun bir mecburiyet olduğunu kabul ediyoruz. Bu nedenle adayların bir taraftan bilgi eksiklerini giderirken diğer yandan test tekniği konusunda da kendilerini geliştirmeleri gerekiyor. Hızlı okuma, doğru anlama, problem çözme, analiz ve sentez gibi yetkinlikleri kazanması gerekiyor. Bunun da yolu çok ve değişik niteliğe sahip testleri çözmekten geçiyor.
Test tekniğiyle sınav tekniği aslında teorik olarak birbirine benzese de pratik olarak birbirinden epeyce farklı. Zira bir konuyu öğrendikten hemen sonra o konuyla ilgili testleri hemen çözebilen adayların sınav koşullarında bu kadar başarılı olamadıklarını gözlemliyor ve bu konuda çokça bildirim alıyoruz. Sınavlar için daha kombine bir zihin ve daha iyi bir psikoloji gerekiyor. Adayların birbirinden bağımsız ders ve testlerde kendilerini geliştirmeleri ve bu konuda deneyim kazanmaları gerekiyor. Ayrıca sınavın kendine has psikolojisine de yine adayların ayak uydurmaları bekleniyor. Bu nedenle sınav denemelerini sıklıkla uygulamalarını öneriyoruz.
Deneme sınavlarını salt puan ve sıralama açısından değerlendirmemeleri gerekiyor. Özellikle hangi ders ve testte zorlandıkları, nerede zaman kaybettikleri, okuma, anlama ve işlem bakımından hangi hataları yaptıkları, nerede yorulup nerede dinlenmek istedikleri, dersten derse ve testten teste geçişi nasıl ve ne zaman yaptıkları gibi onlarca parametreyi bu deneme testlerinde gözlemlemeleri ve bu konuda zamanla deneyim kazanmaları gerekiyor. Deneme sınavlarını bir saha çalışması gibi simüle etmeleri gerekiyor. Burada yetkinlik kazanarak gerçek sınav koşullarını bir deneme sınavı rahatlığına indirgemeleri gerekiyor.
Sürenin gittikçe daralması sınava henüz komplike hazırlık yapamamış adaylar açısından bir problem olarak algılanabilir. Eksiklerinin çok olduğu ve yetiştiremeyeceği düşüncesi adayların önündeki en büyük engellerden biri olabilir. Böyle bir önyargıyla boğuşan adayların bazı ders ve konuları eleyip bazı konulara öncelik vererek hazırlıklarını sürdürmeleri daha rasyonel olacaktır. Bu tür adaylara önerimiz her konuyu öğrenmek zorundayım gibi bir yaklaşımla zamanı tüketmek yerine soru çıkma olasılığı yüksek ve öğrenebilecekleri konulara odaklanmaları.
Yüksek katılım, bu sınavlarda adayların gözünü en çok korkutan unsurlardan biri. Sınava 2.5 milyon aday girse de bu sayının yarısından daha az aday tercih bildiriminde bulunuyor. Kitlenin önemli bir kısmı bu deneyimi önceden yaşayan ve yüksek performans gösteremeyen adaylardan oluşuyor. Sınavın ülke genelinde oluşan ortalamaları da adayların az bir başarıyla önemli sıralamalar elde edebilmesine olanak sunuyor. Bu nedenle adayların YKS’ye temsil ettiği anlamdan daha büyük bir anlam yüklememesi gerekiyor.
Pandemi döneminde hazırlık ve sınav koşullarının herkes için benzer olduğunu da hatırlatmamız gerekiyor. Bu dönemde beslenme, dinlenme ve uyku düzenine dikkat etmek fizyolojik sağlığın zihinsel süreçlere olumlu katkısını da göz ardı etmemek gerekiyor. Salt masa başında sürekli oturularak bu sınavda başarılı olunamayacağını, arada bir sportif etkinliklerle zihni zinde hale getirmenin de sınav başarısının bir parçası olduğunu hatırlatmak gerekiyor.
SALİM ÜNSAL KİMDİR?
1968 yılında Sivas’ta doğdu. İlk ve ortaöğrenimini aynı şehirde tamamlayıp 1988 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde lisans eğitimine başladı. 1992 yılında psikoloji bölümünü başarıyla tamamlayarak Psikolog unvanı aldı. Askerlik hizmetinden sonra 1995 yılından itibaren çeşitli özel öğretim kurs ve okullarında rehber öğretmenlik, eğitim ve rehberlik yöneticiliği yaptı. Birçok ulusal gazete, dergi ve web portalında eğitim psikolojisi ve sınav literatürüyle ilgili yazı, makale ve raporları yayınlandı. Ulusal televizyon kanallarında eğitim içerikli haber programlarına uzman konuk olarak katıldı. Türkiye genelinde birçok ilde eğitim ve sınav içerikli seminerler gerçekleştiren Ünsal, evli ve üç kız çocuğu babasıdır.