Güncelleme Tarihi:
Dava dilekçesinde, ÖSYM Yönetim Kurulu’nun 12 Mart 2014 kararı kapsamında rastgele seçilen bazı soruların adayların incelemesine açıldığı, 6495 sayılı Kanun uyarınca sınavlara ait soru ve cevapların Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun kapsamı dışına çıkarıldığı hatırlatıldı.
ÖSYM'nin ‘Temel Soru Kitapçığı’ adı altında internet sitesinden yayımlanan sorular dışında kalan ve artık merkeze ait gizli bilgi olarak nitelenecek tüm soruların yazılı, görsel veya işitsel olarak herhangi bir yolla bütün olarak veya kısmen paylaşılması halinde kişi ve kuruluşlar hakkında ilgili mevzuat çerçevesinde gerekli yasal işlemlerin başlatılacağının bildirildiği ifade edildi.
Dilekçede, Ankara Barosu’nca yapılan yazılı başvuru üzerine, ÖSYM'nin işlemde kişilerin hak arama hürriyetinin kısıtlanması gibi bir durumun asla söz konusu olmadığının belirtildiği aktarıldı.
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun 15 ile 28’inci maddeleri arasında hakkın sınırlarının belirlendiği anlatılan dilekçede, yargı denetimi dışında kalan idari işlemler, devlet sırrı niteliğindeki, ülkenin ekonomik çıkarına, sivil veya askeri istihbarata, idari soruşturmaya, adli soruşturma ve kovuşturmaya, özel hayata, haberleşmeye ilişkin bilgi veya belgeler ile ticari sır niteliğindeki, fikir ve sanat eserlerine, kurum içi düzenlemelere, kurum içi görüş, bilgi notu ve tavsiyelere, tavsiye taleplerine ilişkin bilgi veya belgelerin bunlar arasında sayıldığı bildirildi.
Şeffaflık ilkesine aykırı
Bu çerçevede sayılan madde hükümlerinin dava konusu kararı kapsamadığı savunulan dilekçede, bu sınırların düzenleniş itibariyle istisna teşkil etmekle birlikte bilgi edinme hakkının alanını daralttığı belirtildi.
Öğrenim hakkının en genel anlamıyla, istenilen, ihtiyaç duyulan bilgiyi meşru kıstaslar çerçevesinde başka hiçbir engelle karşılaşmaksızın arayabilme, bulabilme kısacası öğrenebilme hakkı olarak tanımlanabileceği belirtilen dilekçede, "Anayasa ve Yasa hükümleri çerçevesinde ÖSYM'nin YGS gibi bir seviye tespit sınavının soru ve cevaplarını açıklamaması, Anayasa ile tanınan temel hak ve özgürlüklerin ölçüsüz olarak sınırlanması ve demokratik toplum düzeni ve şeffaflık ilkesine aykırılık teşkil etmektedir" ifadelerine yer verildi.
Öğrenciler için sınav sonrasında yanlışları-doğruları bilmenin en doğal hak olduğu vurgulanan dilekçede, "Bu anlamda soruların gizlenmesi doğru olmaz. Sınavdan sonra bütün soruların açıklanması gerekir ki, eğitimciler tarafından sorular ve cevapları tartışılabilsin incelenebilsin ve hatalı soru varsa tespit edilip iptal edilebilsin. Eğitimde esas olan öğrencilerin öğrenmesine, bilgiye erişime olanak vermektir. Bu da gizlilikle sağlanamaz" görüşüne yer verildi.
Dilekçede, bu gerekçelerle ÖSYM Başkanlığı’nın 23 Mart 2014 YGS’nin soru ve cevaplarının yayınlanmayacağına ilişkin 12 Mart 2014 tarihli Yönetim Kurulu Kararı’nın iptali ve yürütmesinin durdurulması, Bilgi Edinme Kanunu'nun 2. Maddesine eklenen "Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı tarafından uygulanan sınavlara ait soru ve cevaplar bu Kanun kapsamı dışındadır" hükmünün itiraz yoluyla iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması talep edildi.