Güncelleme Tarihi:
Öğrencilerin tek tek üstleri aranarak girdikleri sınavda kimliği olmayan öğrenciler sınava alınmazken, oturma sıraları da tıpkı YGS’de olduğu gibi önceden belirlenmiş kişiye ait optik formların bulunduğu sıraya göre dizildi. Sınav Eğitim Kurumlarıyla yıllardır bu çalışmayı sürdürdüklerini söyleyen Nişantaşı Üniversitesi Rehberlik ve Kariyer Daire Başkanı Nazik Kösegil, şunları söyledi:
"Nişantaşı Üniversitesi olarak öğrencilerin yanında olduğumuzu belirtmek için burada bulunuyoruz. Yapmaya çalıştığımız şey öğrencinin 12 Mart öncesinde gerçek sınav deneyimini yaşayarak sınav kaygısını dengelemek, o gün içerisinde nelere dikkat etmesi gerektiğini fiziksel olarak göstermek ve somut anlamda bir sınav deneyimini yaşatabilmek. Velilerimiz dışarıda, öğrencilerimiz içeride gerçek bir sınav edasıyla devam ediyor. Öğrencilerimiz kimliksiz sınava alınmadılar, belli bir zaman sınırı konuldu, velilerin içeriye girmesine izin verilmedi, sınavda da bir ÖSYM kitapçığı simüle edilerek öğrenci bir deneme değil de gerçek bir sınav yapar gibi sınavı devam ettiriyor. Bunun etkisini geçmiş yıllarda gördük, bu yıl da göreceğiz. Çünkü öğrencinin asıl korktuğu şey okul binasına girmek, ailesini kapıda bırakıp yola devam etme duygusunu yaşamak. Aslında bunlara çok heyecanlanıyorlar. Sınavdan 10 gün öncesinden bunları yaşayarak öğrenci kendisini 12 Mart’a daha güçlü ve daha sağlıklı hazırlıyor. Öğrencilere sorduğumuzda da benzer şeyler söylediler. Özellikle birçok öğrencimiz bulunduğumuz yapıdan da dolayı ’gerçekten sınavdaymış, gerçekten 12 Mart’mış gibi’ geldiğini söylediler. Dolayısıyla böyle bir simülasyon öğrencinin en büyük derdi olan ve başarısını en çok etkileyen sınav kaygısıyla baş etme ve sınav kaygısını belli bir seviyeye indirme anlamında önemli bir yer tutacak."
"SON DERECE PEDAGOJİK BİR UYGULAMA"
Uygulamanın pedagojik anlamda önemine vurgu yapan Sınav Eğitim Kurumları İstanbul Bölge Koordinatörü Necdet Özcan da şöyle konuştu:
"Son derece pedagojik bir uygulama. Eğitimde yaşayarak öğrenme en etkili öğrenme yöntemidir. Bizim çocuklara öğrettiğimiz bilgilerin temel amacı öğrendikleri bilgileri sınavda puana tahvil etmeleridir. Öğrendiği bilgiyi eğer sınav esnasında tam olarak ortaya koyamıyorsa öğrenmiş olmasının da çok fazla anlamı kalmamış oluyor. Çünkü en nihayetinde sınav sonucuna göre bir yere yerleşecek. Sınav heyecanı da çocukların bu performansları açısından çok derece önemli bir unsur. Sınav heyecanını biz ne kadar şubelerimizde rehber öğretmenlerimiz aracılığıyla teorik olarak anlatsak da ancak tam olarak deneyimleyerek aşabiliyorlar."
"15 BİN ÖĞRENCİ AYNI ANDA SİMÜLASYON YGS SINAVINA GİRİYOR"
11. sınıflardan, 12. sınıflardan ve mezun öğrencilerden oluşan 15 bin kadar öğrencinin aynı anda sınava girdiğini söyleyen Sınav Liseleri Şirinevler Şube Müdürü Mustafa Güler ise şunları söyledi:
"Gerçek mekan, gerçek sınav konsepti altında YGS provası yapıyoruz. Öğrencilerimizin giriş kartlarından optik formlarına, gözetmenlerden salon sorumlularına kadar tamamen gerçek sınavın simülasyonu gibi düşünebiliriz. Gerçek bir ortamda, İstanbul Üniversitesi gibi tarihi bir üniversitenin amfilerinde öğrencilerimize sınav heyecanını sınavdan yaklaşık 2 hafta önce almalarını sağladığımız bir etkinlik. Sınav ortamında sağlık sorunu dışındaki şeylerden heyecana kapılmasını engellemiş oluyor. İstanbul’da Sınav Eğitim Kurumları’ndan mezun ve 12.sınıf öğrencileriyle birlikte ayrıca özellikle 11. sınıflar da bu heyecanı paylaşmak istiyor. Toplamda yaklaşık 15 bin öğrenciyle bu etkinliği yapıyoruz."
Simülasyon sınava ikinci girişi olduğunu söyleyen Şirinevler Sınav Temel Lisesi 12. sınıf öğrencisi İlayda Çelik, "Bu sınava 11. sınıfta da girmiştim, şimdi yine giriyorum. Duyduğumda hemen kaydımı yaptırdım. Türkiye genelinde kaçıncı olduğumu öğrendim. Bence Sınav Lisesi’nin güzel bir etkinliği. Normalde çok heyecanlı bir insanım ama ilk girdiğimde çok heyecan yapmamıştım, bunda da heyecanlı değilim. Bakalım gerçek YGS’de heyecan yapacak mıyım? Yapacağımı zannetmiyorum çünkü daha önceden alıştım, çok iyi oldu bence" dedi.