Güncelleme Tarihi:
Üniversite adayları için geri sayım başladı. Tam bir hafta sonra, yani 24 Mart Pazar günü üniversiteye girişte ilk aşama olarak uygulanan Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) girecek öğrencilerin, hem ders çalışma temposunu arttı, hem de stresi. Ailelerin de çocuklarına destek olmak için yöntem arayışına girdiği bu dönemde uzmanların, aileler ve öğrencilere önerilerini derledik.
Fen Bilimleri Dershanesi Rehberlik Koordinatörü Cihan Yeşilyurt, Davranış Bilimleri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Şeyda Özdalga ve Psikolog Ferahim Yeşilyurt’un önerileri şöyle:
Motivasyon artmalı
- Beslenme, uyku gibi temel yaşam ihtiyaçlar düzenlenmeli.
- Kaygı, korku ve üzüntünün kontrolü sağlanmalı.
- Yapılan işe odaklanmalı ve başarı kaynakları değerlendirilmeli.
- Motivasyon arttırılmalı, olumsuz faktörlere karşı duyarsızlaştırılmalı.
- Çatışma ve gerginlik yaratan ortamlar yerine, genç için sakin ve huzurlu ortamlar yaratılmalı.
- Olumsuz sınav senaryoları, başarısızlık hikayeleri yerine öğrencinin başarabildiği, yapabildiği beceri kaynakları gösterilmemeli.
- Öğrenci, başkasının sonuçlarıyla ilgilenmek yerine kendi sonuçlarını değerlendirmeli. Çünkü sınav sonuçları bilmediklerine odaklanmak için aslında bir fırsattır.
Sınav zor olacak diye düşünmeyin
- Geçmiş yılların üniversite soruları çözülmeli. Soruları çözerken son yılda yapılan YGS’den geçmiş yıllara doğru gidilmeli.
- Gerek geçmiş yılların sorularını çözerken, gerekse deneme sınavlarında mutlaka zaman kullanımına dikkat edilmeli. Gerçek YGS’nin uygulanacağı saatte sınavı uygulayıp zaman bitmeden masadan kalkmamakta yarar var.
- Sınava az bir zaman kaldığı için futbol ve basketbol gibi sakatlanma riski olan sporlardan uzak durmalı.
- Sınava ilişkin olumlu düşünülmesinde yarar var. Sürekli ‘sınav zor olacak düşüncesi’ ile hareket etmek YGS’de panik yaşanmasına neden olabilir.
‘Ders çalış’ mesajları kaygıyı arttırabilir
- Aileler çocuğunun ergenlik döneminde olduğunu unutmamalı.
- Çocuğun geleceği konusundaki endişeler, ona yansır. Bu nedenle öncelikle anne babalar kaygılarını azaltmaya çalışmalı. Ailenin sınav sonucu ile aşırı meşgul olması, öğrencinin de bu yönde meşguliyetini arttırır.
- Beden dili ve ses tonu ile verilen mesajlara dikkat edilmeli. Anne babalar bazen çocuklarına, “sınav bizim için önemli değil, kazanamazsan da olur. Canını sıkma, kafana takma” gibi önerilerde bulunuyorlar. Ancak eğer anne baba çocuklarına bunları söylerken, beden dili ve ses tonları desteklemiyorsa yani ağızlarından çıkan ile bedenlerinin söylediği çelişiyorsa öğrenci, daha çok beden diline dikkat eder. Ebeveynlerin kaygılı, üzüntülü halleri çabucak algılanır.
- Öğrenciye, “Ders çalış” dememek gerekir. Sorumluluğunu bilen ve sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin uyarılarına ihtiyaç yoktur. Anne babaların iyi niyetli olarak verdikleri ders çalış mesajları öğrencinin kaygısını arttırabilir.
- Negatif motivasyondan uzak durulmalı. Bazı anne babalar çocuklarının motivasyonunu artırmak için; “Bu gidişle sen asla kazanamazsın, yata yata sınav kazanılmaz” gibi sözler söyler. Ancak negatif motivasyon pek az öğrencide başarılı olur. Hatta öğrencinin kendisini başarısız görmesine neden olarak kaygısını arttırabilir.
- Bu zor dönemde anlayışlı ve destekleyici davranılmalı. Kaygının yoğunlaşmasıyla birlikte çocuklar kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissedebilirler. Bu nedenle daha tepkili olabilirler. Önceden kızmadıkları şeylere şimdilerde daha sert tepkiler gösterebilirler. Aileler, bu durumun geçici olduğunu düşünerek anlayışlı olmaya çalışmalı.
- Hiçbir zaman başka çocuklarla kıyaslama yapılmamalı. “Dayının kızı Boğaziçi’ne girdi, sen de oraya girmelisin” türünden yaklaşımlar ona zarar verebilir.