Güncelleme Tarihi:
Meslek seçme sürecim aslında çizime olan yatkınlığım ile ortaya çıktı. Bunun farkına varıp bana yol gösteren insanlar sayesinde iç mimarlığa adım attım. Mesleğimi seçerken hayallerime, yapmaktan mutlu olacağımı düşündüğüm şeye öncelik verdim. Beni bu mesleğe, insanların mutlu olacakları mekânlar yapma hayali itti. Dünyaya imzamı en iyi mekân olgusuyla atabileceğimi düşündüğüm için iç mimarlık okumaya karar verdim.
Yeteneğinize odaklanın
Özel yetenek ile üniversiteye girmenin birçok avantajı var. Yetenekle girilen meslekler, YGS ve LYS sınavıyla öğrenci alan tüm bölümlerden kendini bu anlamda ayırıyor. Özel yetenekle alan herhangi bir bölüme hazırlanmak iyi bir genel kültür gerektiriyor. Okumak istediğiniz bölümün vizyonunu, misyonunu, tarihini, üstatlarını, neler yapıldığını, malzemelerini, iş imkânlarını, hangi meslek grupları ile ilişkisi olduğunu ve piyasada ne kadar iş olanağı olduğunu önceden hesaplamanız gerekiyor. Avantajlarından biri de kafanızda tek bir alana odaklanıp ona ilerleyebilmeniz. Örneğin “Ekonomi bölümü olmadı, sosyoloji okurum. O da olmazsa felsefeye giderim” gibi meslek seçimi kalabalığından aklınızı uzaklaştırıyorsunuz. Özel yetenekle bir bölüme girdiyseniz, bu sizin özel bir birey olduğunuzu gösteriyor. Okuldaki ilk dersimde bir hocam sınıfa şunu söylemişti: “Şu an karşımda oturan sizler, Türkiye’nin en iyi çizen insanlarısınız. Ancak bu 30 kişiden sadece 3’ü adını duyuracak ve iyi iç mimar olacak. Bunu da okuduğu bölümü diğer tüm mesleklerle bir arada kullanarak, malzemeyi bilerek, insanları tanıyarak ve yaşanacak mekânlar yaparak başaracak.” Ben de o 3 kişi arasına girmeye çalışıyorum.
Aile desteği önemli
Bölümümü seçtikten sonra hazırlanmam hızlı ilerledi. Disiplinli, tek odaklı çalıştım. Aklımda sadece iç mimarlık okumak ve bu işi en iyi öğreten okula girmek vardı. Bunu başarmak için de tam 2 yıl aralıksız çalıştım. Zamanımı, elimdeki deftere gördüklerimi çizerek değerlendirdim. Vapurda karşımda oturan insanları, çay bahçesinde oynayan kedileri, kafamdaki bazı kurguları kâğıda döktüm. Bir yandan da diğer insanlar bu sınavlar için neler yapıyor, onlara baktım. Çizimlerimi işin ehli insanlara gösterip yorum aldım. Bu süreçte başta babam olmak üzere tüm ailem destek oldu. Hangi bölüme hazırlanırsa hazırlansın, ailesi tarafından düşüncelerinin desteklenmesi o öğrenciyi başarıya götürür.
Sınav süreci çok heyecanlıydı. Onlarca insanın içinde aynı şeyi çizmek zordu. Sınav süresi benim için, insanların ne kadar iyi olduğunu görüp kendime ben kazanamam demekle geçti. En iyi kâğıdı sınav süresi olan üç saatte çıkarmaya çalışmak stresli bir iş.
Unutmayın, siz özelsiniz
Özel yetenek sınavı ile okula girmeyi düşünen tüm arkadaşlarıma şunu söyleyebilirim:
Herkeste olmayan bir yeteneğe sahipsiniz, bununüzerine gidin ve başarıyı elde edin. Atatürk’ün dediği gibi “Herkes milletvekili, başbakan hatta cumhurbaşkanı olabilir ama sanatçı olamaz.” Çalışmalarınız hakkında üstatlardan olumlu-olumsuz yorumlar alarak daha iyisini yapmanızı ve bir yıl atölye ortamında farklı insanlarla çalışarak kendinizi değerlendirmenizi tavsiye ederim çünkü sınava geldiğinizde çok iyi çizen insanlar olduğunu göreceksiniz. Ne kadar çok insanla tanışır ve kendinizi onlarla kıyaslarsanız, o kadar başarılı olacaksınız. Güzel sanatlar ya da özel yetenekle alan bir bölüme hazırlanırken yapacağınız en ufak çizim hayatınızı değiştirecek. Sınav sistemi güzel sanatlarda biraz karışık. Kendi okulumdan örnek verirsem, YGS’de belli bir puanı geçtikten sonra bir baraj ve üç bölüm olmak üzere toplam dört sınava gireceksiniz. Güzel sanatlar bireyin topluma, insanlara, hayvanlara, objelere, tasarımlara, hayata, düşünce ve fikirlere daha geniş bir pencereden bakmasını sağlar. Elinizde gerçekten böyle bir yetenek varsa üzerine gidin. Herkese bu zor sınav döneminde başarılar dilerim. Umarım herkes istediği bölümü kazanır ve başarılı olur.