Yerçekimi nedir, nasıl bulundu? Yerçekimi nasıl oluşur?

Ünlü bilim adamı Isaac Newton ile beraber anılan kütle çekim kuvveti, toplum içerisinde yer çekimi olarak bilinmektedir. Diğer kuvvetlere bakıldığında daha az kuvvete sahip olan kütle çekim kuvvetinin görevi büyük kütle parçalarının birbirlerini çekmesini sağlamaktadır.

 Yer Çekimi Nedir?

 Evrende bulunan galaksiler ve yıldızlar daima birbirlerinin yörüngelerinde kalır. Bu durumun sebebi kütle çekim kuvveti yani yer çekimidir. Diğer tüm gezegenlerin ve Dünyanın Güneş'e yaklaşmadan belirli bir yörüngede gezinmesini de sağlar.

 İnsanlarda dahil tüm canlılar, yer çekimi kuvveti sayesinde kütleler üzerinde oturabilir ve yürüyebilirler. Yer çekimi kuvvetinde herhangi bir bozulma yaşanması durumunda; tüm dengeler de bozulur. Yer çekimi kuvvetinde bir azalma gerçekleşirse; Dünya yörüngesinden ayrılır, yıldızlar kayar ve canlılar da uzay boşluğuna dağılır.

 Yer çekimi kuvvetinde bir artış gerçekleşirse; Dünya Güneş'e yapışır, yıldızlar birbirleriyle çarpışır ve canlılar da yer kabuğunun içine girer. Bu varsayımlar imkansız gibi görünse de olması yüksek ihtimalli durumlardır. Bu durumların gerçekleşebilmesi için yer çekimi kuvvetinde çok az da olsa artış ya da azalış olması yeterlidir.

 Yer Çekimi Nasıl Keşfedildi?

 Kafasına altında oturduğu ağaçtan bir elmanın düşmesi ile bilim adamı Isaac Newton’un kütle çekim kuvvetini keşfettiği günümüzde bilinse de aslında yer çekiminin çok daha eskilere dayanan bir geçmişi bulunmaktadır.

 Yunan filozof Aristo Milattan Önce 4. Yüzyılda, yer çekim kuvvetini keşfeden ilk insandır. Aristo, hafif cisimlere oranla ağır cisimlerin daha hızlı yere düştüğünü belirtmiştir. Aristo’dan sonra Galileo, havanın sürtünme kuvveti uyguladığını ve bu kuvvetin ortadan kalkması ile tüm cisimlerin kütle fark etmeksizin aynı hızla düştüğünü dile getirmiştir. Aynı zamanda bırakılan yükseklik ile düşme hızının ilişkili olduğunu da kanıtlamıştır.

 Isaac Newton’un elma hikayesi ise tüm bunlardan sonra gelmektedir. Kafasına elma düşmesi ile aydınlanan bilim adamının yer çekimi kuvvetini keşfi aslında daha karmaşıktır. Uzun seneler boyunca yer çekimi kuvvetini anlamaya çalışan Isaac Newton, Aristo döneminden beri bilinen yer çekim kuvvetini açıklamaya çalışmıştır. Newton, cisimlerin sağa veya sola kaymadan direkt olarak yere doğru düşmesi üzerine çalışmalar yapmıştır.

 Isaac Newton, kendi kütlelerine göre cisimlerin bir çekim gücü olduğunu anlamıştır. Cisimlerin doğrudan yere düşmesini ise yeryüzüne Dünyanın uyguladığı çekim kuvveti sonucunda elmayla anlamıştır.

 Newton’un teorisine göre; iki cisim arasındaki çekim kuvveti, kütlelerin büyüklüğü ile doğru orantılıdır. Cisimlerin arasındaki mesafenin karesi ile ters orantılıdır. Kütle arttıkça çekim gücü büyümekte, mesafe arttıkça çekim gücü azalmaktadır.

 Newton bu teorisi ile fizik bilimin önemli bir temel atmıştır. Bu kuram sayesinde gök bilimi de bilinmeyenlere açıklık getirebilmiştir. Yıllar boyunca Newton’un ilkeleri ile yer çekimi kuvveti açıklanmıştır.

 Yer Çekimi Nasıl Oluşur?

 Isaac Newton, yer çekimi kuvvetini bulan ilk isim olarak Principia adını verdiği kitabında 1687 yılında bu yasayı duyurmuştur.

 Isaac Newton, iki cisim arasında oluşan bir çekim gücünün varlığından ve kütlelerin büyüklüğü ile bu gücün doğru orantılı olduğunu açıklayarak yer çekiminin nasıl oluştuğundan bahseder. Kütlelerin aralarındaki mesafenin karesiyle kuvvetin gücü de ters orantılıdır. Yani çekim gücü, kütlelerin arasındaki mesafe arttıkça azalacak, büyüklükleri arttıkça artacaktır. Bu basit denkleme göre; Dünya, üzerinde bulunan her kütleyi kendi merkezine doğru çeken güçlü bir kuvvete sahiptir.

 1916 yılında Albert Einstein, Newton'u açıkladığı genel görelilik teorisinde de desteklemiştir. Yer çekimi üzerine çalışmalar yapmış olan Michael Denton, yer çekiminin kuvvetinin değişmesi durumunda olabileceklere çıkardığı kitabında detaylıca yer vermiştir.