Yeni YÖK Başkanı kim olacak?

Bugüne kadar YÖK Başkanlığı için birçok isim ortaya atıldı. İsterseniz bu isimler üzerinde duralım biraz.

Siyaseti bıraktığında herkesin aklına YÖK Başkanlığı için ilk olarak Prof. Dr. Abdüllatif Şener geldi. Ancak, Şener’in bu göreve sıcak bakmadığı biliniyor.

YÖK Başkanlığı için akademik çevrelerde şu isimler konuşuluyor:

2007’nin Mart ayında Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK üyeliğine seçilen Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyesi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hukuk danışmanı Prof. Dr. İzzet Gönenç. YÖK üyeliğine 2005’te Bakanlar Kurulu kontenjanından seçilen ilahiyatçı Prof. Dr. Halis Ayhan. İhsan Doğramacı’ya yakınlığı ile tanınan Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK üyesi olan Prof. Dr. Enver Hasanoğlu. Marmara Üniversitesi’nin görevdeyken YÖK tarafından alınan, daha sonra da YÖK üyesi olarak hükümet kontenjanından atanan Prof. Dr. Ömer Faruk Batırel. Bu isimler dışında en güçlü iki aday var bence. Birisi Prof. Dr. Ali Doğramacı, diğeri de TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nükhet Yetiş.

YÖK’ün mimarı ve kurucu başkanı ve Bilkent Üniversitesi kurucusu Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın oğlu Prof. Dr. Ali Doğramacı, o tarihte Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül’ün kızı Kübra Gül’ün Bilkent Üniversitesi’ndeki diploma töreninde türbanlı olarak katılmasına izin vermesiyle gündeme geldi. Bence Prof. Doğramacı en güçlü adaylar arasında yer alıyor. Abdullah Gül’ün önerisi üzerine Prof. Dr. İhsan Doğramacı’ya TBMM Ulusal Egemenlik Onur Ödülü verilmesi, Doğramacı isminin ne kadar ağırlık kazandığını ve köşkte ne kadar etkili olduğunu gösteriyor.

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Nükhet Yetiş de, ılımlı ve başarılı bir akademisyen portresi çiziyor. Hükümetle de akademik çevrelerle de iyi ilişkiler içinde. Özellikle Başbakan Erdoğan’ın güvendiği bir akademisyen.

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Tosun Terzioğlu, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşe Soysal’ın da hükümete yakın çevreler tarafından arandığı ve direkt olmasa da dolaylı şekilde teklif götürüldüğü biliniyor.

Aslında son iki isim dengeleri sağlamada ve YÖK’ün çehresini değiştirmede isabetli. Ama, son karar merci Abdullah Gül, YÖK Başkanlığı için sürpriz bir atama yaparsa şaşırmayın.

Arada kalan ara eleman
Üniversitelere bağlı 486 meslek yüksekokulu var. Buraların 1.260.063 mezunu, 441.074 okuyanı var. 220 teknik, 83 iktisadi, 28 sağlık, 46 tarım, 24 hayvancılık ve 7 denizcilik bölümü bulunuyor. İşte oradan mezun olan birinin serzenişleri:

"Hiç akşam eve gitti mi ’eve yük olmasam, çok maddi sıkıntı var’ dediğiniz oldu mu? Devamlı iş arayıp Meslek Yüksekokulu mezunuyum dediniz mi? Bunun karşılığında yüz buruşturulumasıyla birçok kere karşılaştınız mı? Genelde işçinin, emeklinin, esnafın, memurun çocuklarının hiç derhsane bilmediklerini sınavsız geçiş denilen belki de iyi niyetle başlatılan ama şimdi hiç altyapı almadan hiçbir şey öğrenmeden bedava üniversite diye geldikleri Meslek Yüksekokulu’nda çuvallıyoruz. Genelde 2 yılda bitmiyor 3-4 yıla uzuyor. Ben 4 yıllıklara ara eleman oluyorum. Ama onlar iş dünyasının pastasından küçüçük bir dilimi bana verdirtmiyorlar. Lise mezunu yetkilerinde kalıyorum, o zaman bunca sıkıntıyı niye çektim? Diplomamda üniversite yazıyor, ancak lise mezunundan farkım yok. Arada kalan ara elamanım."

Eğitim için tek yürek, tek meşale
İlk meşaleyi 1928’de Atatürk yaktı. Kurucu üyeleri dönemin Başbakanı ve Türkiye’nin kurucuları oldu. Tam 80 yıldır, eğitimin içinde. Sadece okul açıp, burs vermekle yetinmiyor, eğitim sorunları konusunda kafa yoruyorlar. Kimi zaman kampanyalar düzenliyorlar. Türk Eğitim Derneği 80’nci yılını bir dizi etkinlikle kutluyor. Bu kutlama törenlerinin ilk meşalesini de 26 Kasım akşamı İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda, Halit Ergenç’in gönüllü olarak sunuculuğunu üstlendiği, Sertab Erener ve Fahir Atakoğlu’nun birlikte verdiği konserle başlattı. Aralık ve Ocak aylarında çeşitli programlarla sesini duyurmaya devam edecek.

Ocak ayı sonunda yapılacak Uluslararası Eğitim Forumu ise, TED’in 2008’de ana hedefi olan "Ulusal Eğitim Programı"nı tartışmaya açılacak. "Eğitim Hakkı"nın ele alınacağı bu forumun temel amacı TED’in eğitim alanında söz sahibi bir sivil toplum örgütü olarak algılanmasını güçlendirmek.

TED, 80 yıl önce, başarılı fakat maddi olanakları yetersiz öğrencilere destek sağlama, yabancı dilde eğitim veren okullar açma ve eğitim politikamızın oluşturulmasına katkıda bulunma misyonu ile yola çıktı. Ancak zaman içinde, Türk eğitim standartlarını çağdaş seviyeye taşıyacak bilimsel platformlar oluşturmayı ve Türk eğitim politikasına yön vermeyi de faaliyet alanları arasına kattı.

İstanbul’da konuştuğumuz TED Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, "Ülkemizde, 2005 - 2006 yılını baz aldığımızda maalesef hala 704.000’i kız, 438.000’i erkek olmak üzere toplam 1.142.000 kişi ilköğretim olanağından yoksun. Üniversite sınava giren yılda yaklaşık 1.700.000 öğrenciden, 4 yıllık akademik eğitim veren üniversiteleri sadece 86.000 kişi kazanıyor" diyor.

Pehlivanoğlu, mevcut eğitim kurumlarının kalitesini yükseltmeyi, nitelikli yeni okullar açmayı, eğitim zincirini üniversiteyle birleştirmeyi hedefliyor. Yeni bir burs sistemi üzerinde çalıştıklarının müjdesini de veren Pehlivanoğlu, her bölgede sosyoekonomik açıdan dezavantajlı konumdaki gençlerin yararlanabileceği büyüklüğe getirmeyi düşündüklerini belirtiyor.

Talim Terbiye Kurulu üyeliği yapan, Avrupa Birliği Eğitim Programları’na yönelik bilgisi olan Genel Müdür Sevinç Atabay, 21 okul dışında ülkenin her köşesine eğitim meşalesi taşıyacaklarını söylüyor.

Verdiği karşılıksız burslarla bugüne kadar yaklaşık 46 bin öğrencinin geleceğine ışık tutan TED’in Zonguldak, Kayseri, Aliağa, Karadeniz Ereğlisi, Bursa ve İstanbul’da şubeleri bulunuyor.

Daha önce mesleki eğitim, okul öncesi, ilköğretim, Avrupa Birliği sürecinde eğitim, OKS, ÖSS gibi sınav sistemleri konularında çözüm önerileriyle ilgili çalışmalar ve kampanyalar düzenleyen TED’in ismini anlaşılan önümüzdeki günlerde daha fazla duyacağız.