Güncelleme Tarihi:
Milli Eğitim Bakanı, 6.,7., ve 8. sınıfların sonunda yapılacak seviye tespit sınavlarının kapsamında, önemli ağırlıkta yabancı dil sorularının yer alacağını söyledi. Bu açıklamayı yaparken de, ülkemiz eğitim sisteminde yaşanan bir gerçeğin altını çizdi. Türkiye'nin yabancı dil öğretimi açısından en başarısız ülkelerden biri olduğunu ifade etti. Bakan Çelik’e göre yabancı dil öğretimindeki yetersizliğin ana nedeni OKS ve ÖSS. Sadece girdiği sınavları kazanmaya yönelik hedef koyan öğrenci hayattan kopuyor ve kendisine puan getirmeyecek hiçbir dersle ilgilenmiyor. Bakanın açıklamalarına katılmamak elbette mümkün değil ancak yabancı dil öğretimindeki tek sorun acaba sınav sistemimi? Hala kapatılamayan İngilizce öğretmeni açığı, branş dışı öğretmenlerin okullarda İngilizce derslerine girmesi, yabancı dilin öneminin farkında olmayan öğretmenlerin öğrencileri yanlış yönlendirmesi... Yabancı dil öğretiminde neden hedeften bu kadar uzağız, sorusunun cevabı emin olun çok uzun olacaktır. Ancak yine de Milli Eğitim Bakanı’nın bu konuda farkındalık kazanmış olması sevindirici.
Geleceklerini şekillendirmeye bu kadar erken yaşta başlayan öğrenciler için eğitim ve öğretim, doğal olarak sadece girecekleri sınava hazırlanmak olarak kafalarına kazınmış durumda.Dolayısıyla yabancı dilin yanı sıra, resim, müzik, beden eğitimi gibi gençlerin sosyal gelişimlerini önemli ölçüde etkileyen dersler bir anda ‘olmasa da olur’ noktasında kalıyor ve sadece ‘test çözme’ becerisini geliştiren öğrenciler, bir anlamda eksik eğitiliyordu. Yeni sistemin bütününe bakıldığında, öğrencilerin sadece sınav performansları değil aynı zamanda tüm okul derslerinde gösterdikleri başarı (Yıl sonu Başarı Puanı)ve okul içinde olumlu davranışlarının ödüllendirileceği (Yöneltme ve Davranış Puanı) bir sistem, öğrenciyi daha geniş bir yelpazede değerlendirecektir. Ancak objektif değerlendirme noktasında ben de diğer eleştiri sahipleriyle aynı kaygıyı paylaşıyorum.
Mesela kendi öğrenciliğimden şöyle bir örnek verebilirim. Süper lise uygulamasının ilk yılında ben de o şanslı öğrencilerden biri olarak, devlet okulunda hazırlık okuma ve İngilizce öğrenme hakkını elde etmiştim. O zamanlar Anadolu lisesi kazanan öğrencilere gıptayla bakıyorduk. Zira oralarda okuyan arkadaşlarımız çok güzel ingilizce konuşuyor, yurt dışından arkadaşlar ediniyor, farklı pencerelerden hayata bakabiliyorlardı. Gerçekten de son derece kaliteli bir eğitim aldık. Yabancı öğretmenler de dahil olmak üzere, bir devlet lisesinden, benim diyen bir özel okul kadar iyi ingilizceyle mezun olduk. 120 öğrenciden oluşan süper lise ekibi, %100 üniversite başarısıyla okulun tarihine geçti. Ancak ne yazık ki, bence çok başarılı olan süper lise projesi çok sürmeden, amacında uzaklaştı ve geçtiğimiz yıl da komple kaldırıldı. Ne yazık ki şişirme notlar burada da karşımıza çıktı ve süper liseye öğrenci alma noktasında adaletsizlikler yaşandı. Artık süper liseler yok, çoğu Anadolu lisesinde yabancı dil hazırlık sınıfı yok. Yani öğrencilerin adam akıllı yabancı dil eğitimi alacağı kategoride bir devlet okulu neredeyse artık kalmadı. Tekrar yeni ortaöğretim sınav sistemine dönecek olursak, yabancı dil sorularında elbette bu sınava özel okullardan katılacak öğrenciler çok şanslı olacaktır. Özellikle yüksek puanlı okulları hedefleyen, başarılı öğrenciler arasında, ingilizce soruları ayırt edici sorular yani diğer adayların bir adım önüne geçecekleri sorular olacaktır. Umuyoruz ki, yabancı dil bilgisinden öğrencileri değerlendirmeye tutacak olan yeni sistem, öğrencilerin bu alandaki açıklarını kapatacak çareleri de beraberinde getirir; ingilizce öğrenen gençler, eşit koşullarda sınava girebilir.
Açıklanan yeni sistemin belki de en önemli yararı ülkemizin vizyonunu değiştirecek olan yabancı dil öğrenimini, öğrencilerin gerçek hedeflerinden biri haline getirmesidir. Bir çok insan farklı yaşlarda yabancı dil eğitimi almasına hatta bu konuda başarılı olmasına rağmen yapılan araştırmalar erken yaşlarda başlanılan yabancı dil eğitiminin en etkili sonucu ortaya çıkardığını gösteriyor. Biyolojik kaynaklı araştırmalar beynin erken yaşlarda çok hızlı geliştiğini ve yedi yaşına kadar bu hızlı gelişimin devam ettiğini, bu süreç içerisinde alınan yabancı dil eğitiminin ana dil seviyesine yaklaştığını göstermektedir. Bu nedenle uzmanlar yabancı dil eğitiminin beyin gelişimi tamamlanmadan yani ergenlikten önce başlaması gerektiğini belirtiyor ve ekliyorlar: “Beyin gelişimi tamamlandıktan sonra yabancı dil eğitimi başlarsa, cümle kurmada yanlışlar başlıyor ve telaffuzdaki yanlışlıklar ömür boyu devam ediyor”.
Yabancı dil öğretimi ne kadar erken yaşta başlarsa, edinilen bilgilerin kalıcılığı ve kişinin bu dili kullanma yeteneği o kadar güçleniyor. Yeni ortaöğretime geçiş sistemiyle beraber öğrenciler, artık yabancı dil derslerine daha çok zaman ayıracaklar ve gelişen yabancı dil bilgisine paralel olarak umut ediyoruz ki, tüm dünyada yaşanan gelişmeleri takip edebilecek yetkinlikte yabancı dile hakim yetişecekler. Okullarda yaşanan İngilizce öğretmen açığının da hızla kapatılmasıyla beraber hem sınav başarısı için hem de geleceği için yabancı dil öğrenmeyi önemseyen nesiller, uluslar arası alanda da başarılarıyla hepimizin gurur kaynakları olacaklar. Örneğin, pek çok lise artık AB Projeleri kapsamında yabancı ülkeden kendilerine bir kardeş okul belirliyor ve bu okulun öğrencileri okullarında ve evlerinde birbirlerine misafir oluyor. Ancak yabancı dil bilgisi eksik olan öğrenciler kendilerini ifade demedikleri için üzüntülerini dile getiriyorlar. Diliyoruz ki, bu sistem değişikliğiyle başlayan süreç,ülkemizde yabancı dil eğitimi için yeni bir dönemin başlangıcı olsun.