Güncelleme Tarihi:
Bazen uçlarda gezinseler de çocuklarıyla zaman geçirmediği için onların her istediğini yapan, bazen aldıkları hediye ya da verdikleri yüklüce harçlıklarla gönül kazanmaya çalışan, çok yorulduklarından olsa gerek kötü bir şey duymamak adına çocuklarının sorunlarını görmezden gelip okulu, öğretmeni suçlayan yeni nesil babalardan okullar da şikâyetçi.
Eşi hamile kaldığı andan itibaren interneti tarayan, hamilelik yogalarına onlarla birlikte koşan, çocuk bakımı ve gelişimiyle ilgili kitapları ezberleyen, veli toplantılarında elinde kalem kâğıt bekleyen bu babalar çocukları yetiştirirken tabii ki annelerin en büyük destekçileri. Ancak dozu kaçırıp anneleri ve çocukları olduğu kadar eğitimcileri de yoranlar var.
DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY ANNEYE VE ÇOCUĞA SAYGI OLMALI
Bu babaların bir kısmı çocuklarını dünyanın merkezi haline getirirken bir kısmı da hiç ilgilenmiyor. Eğitimcileri rahatsız edenler ise çok müdahaleci olanlar ve çocuklarından fazlaca beklentiye girip onların en zeki, en yetenekli olduğunu düşünen babalar.
Tabii ki çocuklarıyla ilgilenen, onların sorunlarını yakından takip edip, bu konuda anneyle birlikte sorumluluk alan babalara sözümüz yok.
Çocuğun ruh sağlığı açısından anne kadar babanın da rolü büyük. Uzmanlara göre hem anne hem de babaları tarafından sevildiğini bilmesi çocukları güvende hissettirir. Çocuğunun akademik durumunu takip ederek, öğretmenle iletişim kurup, öğrenme sorunları varsa çözüm odaklı yaklaşan bir baba çocuğun çalışma motivasyonunu da arttırır. Eğitim yolculuğunda onun en büyük destekçisi olur. Böylece çocuk da akademik başarısını yükseltir.
Babalığın rolü belki birçok ailede değişti, ama değişmeyen tek şey anneye saygı olmalı. Anneyle birlikte çocuğuna saygı duyan, çocuğuna vereceği en önemli hediyenin sevgi ve birlikte olmak olduğunu bilen babalar kalpleri fetheder.
İŞTE O BABA MODELLERİ
ÇOCUKLARINI MÜKEMMEL GÖRENLER: Kendileri gibi çocuklarını da çok zeki ve yetenekli olduğunu düşünürler, onlarla ilgili hiçbir eleştiriye açık değillerdir. Çoğunlukla anne ve çocuğa da müdahale edip tüm zamanlarını planlarlar. Çocuklara yapabileceklerinden fazlasını yüklerler. Okullarda çocukla ilgili olumsuz bir durumla karşılaştıklarında adeta kaplan kesilirler. Bu arada anneyi de zor durumda bıraktıkları, bazen de suçladıkları olur. Sorunu okulda ya da öğretmende ararlar. Çocuklarını birtakım aktivitelere zorlarlar. Çocuğu niye daha iyi piyano çalmıyor, niye daha iyi yüzemiyor, satranç oynamıyor diye öğretmeni ya da okulu suçladıkları olur.
DUYGUSALLAR: Bu model babalar, çocuklarının yorulmasını istemezler. Onlar bir sorunla karşılaştığında duygusallaşır ve kural koymazlar. Aşırı yumuşaktırlar. Çocuklar onlar için merkezdedir.
EVDEN ÇALIŞANLAR: İşlerini evden yürütüp, çocuklarının bakım ve ihtiyaçlarını karşılamaktan rahatsız olmaz, eğitim hayatlarıyla da yakından ilgilenirler. Onların tüm sorumluklarını seve seve yüklenirler.
OTORİTER VE KATI OLANLAR: Çocuğun yetenek ve ilgilerini göz ardı ederler. Çocuklarını istedikleri şeyleri yapmaları için zorlarlar. Duygusal bir sorun yaşadıklarında onları küçümserler. Anneyi pasifize ederler.
ANNE İLE AYNI DİLİ KONUŞMAYANLAR: Çocuk yetiştirme konusunda anne ile farklı düşünür, aynı dili konuşmaz, ondan ayrı çocuklarla “sır” paylaşmak adına “yaramazlık”lar yaparlar. Şeker hastası çocukla tatlı kaçamakları, okulu kırma en büyük hobileridir. Kuralları bozarak çocuğun gönlünü kazanmaya çalışırlar.
İLGİSİZLER: İş yoğunluğunu bahane ederek çocuklarının hiçbir veli toplantısına katılmayıp, bütün yükü anneye bırakırlar. Akşam eve geldiklerinde hep yetiştirecek işleri, arayacak yerleri vardır. Onlar uzaktan takip ederek anneden bilgi almayı tercih ederler.
DETAYCILAR: Çocuğunu okula yazdırdığı andan itibaren sınıfını, ödevini kontrol eder, her adımı izlerler. Öğretmeni ve eğitim sistemini sürekli sorgularlar. Çocuğunun ders çalışıp çalışmadığını, ödevlerini yapıp yapmadığını denetlerler. Arkadaşlarıyla not karşılaştırmasını yapıp anneyi de çocuğu da yorarlar. Yoğun iş temposu da onları durdurmaz, cep telefonlarından, tabletlerinden çocuklarının her anını dijital olarak takip ederler.
ÖĞRETİCİLER: Çocuğa evde de dışarda da sorumluluk ve belli haklar verirler. Çocuk ile birlikte olmaktan keyif alırlar. Sık sık doğaya çıkar, çocukla birlikte vakit geçirmekten hoşlanırlar.