Güncelleme Tarihi:
Sainte Pulchérie mezunlarının kurduğu ilk ve ortaokulunuz var değil mi?
Evet. Okulumuz 600 öğrenci kapasiteli. Ancak, 450-500 öğrenciyi aşmak istemiyoruz. Hedefimiz akademik, sosyal ve çok kültürlü bir okul atmosferinde öğrencilere etkin ve nitelikli bir öğrenme ortamı sağlamak. En önemli amaçlarımızdan biri de kendine yetebilen, kendi ayakları üzerinde durabilen öğrenciler yetiştirmek. Yönetici ve öğretmenler olarak her zaman okula mutlu gelen öğrenciler yaklaşımını benimsiyoruz.
Anaokulunda da yabancı dil eğitimi var mı?
Elbette. Ağaç yaşken eğilir. 3,4,5 yaştan itibaren anaokulumuzda tüm gün interaktif Fransızca dersleri ile öğrencilerin Fransızca dili ve kültürünü öğrenmelerini hedefliyoruz. Tabi ki bununla beraber 3 yaştan itibaren her yaş düzeyinde anadilin gücüyle zenginleşen düşünme becerileri eğitimi ve çeşitli branş dersleriyle öğrencilerin yeteneklerini keşfetmeye başlıyoruz.
Okulda Fransız öğretmen var mı?
Tabi ki mevcut. Ancak bazı küresel sorunlardan dolayı Fransız öğretmen bulmak kolay olmuyor. Fransızca öğretmenlerimizin çoğu hem Fransız hem Türk vatandaşı yani çift vatandaş. Orda doğup büyümüşler ve Fransızca anadilleri.
Öğrencilerinizin yüzde kaçı Fransız okullarına gitti?
Çoğunlukla Fransı Liselerini tercih ediyorlar. Bunun yanında Robert Kolej, Üsküdar Amerikan Lisesi gibi İngilizce eğitim veren okulları kazanan ve tercihlerini o yönde yapan öğrencilerimizde var. Ayrıca geçen seneden itibaren uygulanan bizim gibi Fransızca eğitim veren okullardan İstanbul’daki Fransız Liselerine ortak bir kontenjan sınavı sonucunda direk geçiş hakkı tanındı. Bu da müthiş bir girişim oldu.
Farklı kademelerden çok öğrenci almıyorsunuz galiba?
Anaokulundan ikinci sınıfa kadar her kademede Fransızca bilmeyen öğrenciler alıyoruz. Çocuklar çok çabuk öğreniyor. Ayrıca 5.sınıfta MEB’nın onayı ile Yabancı Dil Ağırlıklı sınıf açabiliyoruz, böylece 5'inci sınıftan itibaren Fransızca öğrenmek isteyen öğrenciler okulumuza kayıt yapabiliyor.
Fransızca bilmek fark yaratır
Şunu özellikle söylemek istiyorum: Fransızca bilmek sadece İngilizceyi değil, İspanyolca veya İtalyanca gibi diğer Latin dillerini öğrenip doğru aksanla konuşmayı da kolaylaştırır. Fransız kültürü ile yetişmiş olmak felsefe, sanat, tarih, edebiyat, moda ve gastronomi alanlarında fark yaratır.
Velilerin üslubu çocuklara yansıyor
Velilerin yazı veya konuşma üslubu çocuklara yansıyor. Aileler çocuklarından kendi üsluplarının dışında şeyler bekliyorlar. Halbuki çocuk ailesinin aynası. Her şeyi duyuyor, hissediyor. O yüzden biz yetişkinler hayat yolculuğumuzda kendimizi ne kadar fark edersek, çocuklarımız da onlarda görmek istemediğimiz bazı yansımaları kendi küçük dünyalarına taşımazlar. Bu nedenle iletişim becerileri önümüzdeki teknolojik çağda her zamankinden daha önem kazanacak. Her gün okulumuza, öğretmenlerimize, öğrencilerimize kısacası bu sisteme nasıl katkı sağlarız diye düşünüyoruz. Bu bilinçle bu kapılarımızı açıyoruz. Bu nedenle çocuklarımızın eğitim yolculuğunda onlara eşlik eden öğretmenlerimizin de dogmatik bir yaklaşımın dışında bakmaları için onlara gelişim seminerleri düzenliyoruz. Hem aileler hem öğretmenler tarafından ortaya konan emek ve çaba çok kıymetli. Bu yüzden farklılıklarımızı veya karşıt düşüncelerimiz doğru bir üslupla ifade etmek gelecek nesillerin davranış biçimini oluşturuyor.
Gelecek 3 dilli eğitimde
OKUL olarak sloganımız ‘Gelecek 3 Dilli Eğitimde. Fransızca, İngilizce ve Kodlama’. Fransızca öğrenen İngilizceyi ve diğer Latin dilleri çok çabuk öğrenir. Günümüzde çocuklarımız teknoloji ile iç içe. İnternet, oyunlar, filmler, müzik… Küresel dil İngilizce. Bu sebeple çocuklar nerdeyse okula gitmeden İnglizceyi konuşuyorlar. Öğrenmesi kolay çünkü her yerde duyuyorlar. Tüm bunların yanına bir üçüncü bir dili yani kodlamayı ekliyoruz. Çünkü kodlama matematiğin teknolojik ifadesidir. Algoritmik düşünme becerisi, sorgulama demektir. Bu da sistematik, yaratıcı ve analitik düşünmenin önünü açar. Okulumuzda öğrencilerimize bu düşünce biçimini ve öğrenme ortamını sağlıyoruz.
Aritmetiği oyunla öğretiyoruz
AMACIMIZ, eğitim kalitemizi bundan daha iyi nasıl yaparız? Bir mühendis olarak, bir çocuğun öncelikle aritmetiği iyi bilmelerini tavsiye ederim. Aritmetiği iyi biliyorsa iyi avukat da, iyi mühendis de, iyi eğitimci de olur. Okulumuzda aritmetik konusu ilkokuldan itibaren matematik laboratuvarı diye adlandırdığımız sınıfımızda çeşitli materyaller kullanılarak oyunlarla öğretiliyor. Çok da iyi neticeler aldığımızı düşünüyorum. Türkiye’nin PISA sonuçlarına bakarsak, bu konuda doğru adımlar atmak önemli.
Başarı eski haline üstün olmak
Benim için en net tanımı budur başarının. Ancak bir çoğumuz konuya böyle bakmıyor, sürekli kendini veya çocuklarını başkalarıyla kıyaslıyor. Hepimiz farklı özelliklere sahibiz. Kendimizi yaratma süreçlerimiz farklı, öğrenme hızımız farklı. Kimi küçükken girişken, kimisi
sonradan açılıyor. Öncelikli olan şu; kendi çıtamıza göre başarıyı değerlendirmek ve çocuklarımıza ellerinden gelenin en iyisini yapma sorumluluğunu aldırmak. Tabii çıtayı doğru pedagojik yaklaşımla adım adım ileriye taşımak lazım ki gelişmeyi sürdürebilelim.
‘Yakın’ okuluz
Biz kendimizi çocuğa, veliye, dünyaya yakın okul olarak tanımlıyoruz. Günümüzde çocuklar teknoloji ve bol ekranlı bir çağda yaşıyor. Çoğunda yüz yüze kurulan göz kontağından çok ekran üstünden mesajlarla kurulan bir iletişim var. Halbuki toplumların birlikte harika bir gelecek yaratmaları için sanal değil gerçek bir iletişimle kimliklerini ortaya koymaları gerekiyor. Bu yüzden okulların ortaya koyduğu değerler yaklaşımı önemli çünkü çocuğun vakti ağırlıklı olarak okulda geçiyor.
Kimdir?
1943 yılında doğan Faruk Cengiç, İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik Mühendisliği mezunu. Birçok endüstriyel ve ticari kurum ve kuruluşlarda üst düzey yönetici olarak aktif rol aldı. 1984-1988 yılları arasında İstanbul Sanayi Odası’nda Ahşap ve Mobilya Grup başkanlığı görevini üstlendi. 1988 yılından sonra İnşaat, Mimari ve Elektronik alanında kendi şirketlerini kuran Faruk Cengiç yatırımlarını sürdürüyor. 1990 yılından beri İstanbul’da Mali Fahri Konsolosluğu görevini yapıyor. 2002-2008 yılları arasında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki DEIK Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda Türkiye- Sırbistan- Karadağ başkanlık görevini üstlendi. Askerliğini yedek subay öğretmen olarak yapan Cengiç, ülkenin kalkınmasında eğitimin çok önemli olduğu düşüncesiyle Yeni Nesil 2000 olarak bilinen eğitim kurumlarına yatırım yaptı. Ayrıca bu konuda seçkin liderlere verilen ve Asya’nın Nobel’i kabul edilen Gusi Barış Ödülü’ne ‘Dünya Barışına Eğitim Yoluyla Katkı’ kategorisinde layık görüldü. Sainte Pulchérie Öğretim Eğitim ve Sağlık Vakfı Yeni Nesil 2000 Okulları’nda vakıf başkanı olan Cengiç, 51 yıldır evli ve eşi, iki oğlu ve torunlarıyla ile birlikte İstanbul’da yaşıyor.