Güncelleme Tarihi:
Çocuklarımızın okula adaptasyon sürecini en sorunsuz hale getirmek için ebeveyn ve öğretmenlere büyük görevler düşüyor. En temelde unutmamamız gereken temel nokta şu: Çocuklarda değişim, aşamalı olarak gerçekleşecek. Onlardan bir anda bulundukları ortama alışması ve radikal bir değişim beklenmeli. Onlardan bir yetişkin gibi davranmalarını beklemek bu sürecin sancılı geçmesine neden olur. Çocuğunuzun heyecan ve mutluluğunun, endişe ve korkuya yenik düşmemesi gerekiyor.
Özellikle okula yeni başlayacak çocuklar için yepyeni bir dönemin kapıları açılacak. 3 yaşından sonra girdikleri sürecin en önemli basamağı eğitim-öğretim olacak. Unutmamak gerekir ki, çocukların mesleği oyunculuktur, işleri de sürekli oyun oynamaktır. Bu yüzden eğitimin her alanına mutlaka oyunlar entegre edilmeli. Eğlenceli algı yaratmak öğretmenlerin en büyük görevi olmalı. Ödevlerde, derslerde, hobi zamanlarında öğretmenler mutlaka ufak oyunlarla öğretim gerçekleştirmeli. Bu çocukların okula sempati duymasını sağlayacak en önemlisi kendilerini bir anda yetişkin bir birey olarak görmemeleri olacaktır. Çünkü hayatında ilk defa tüm bireylere uygulanan toplu kurallarla, ev ortamından uzak bir yerde gününün büyük bir bölümünü geçirmeye başlayacak.
Okula mutlaka gidileceğini anlatın
Bu zorlu süreçte çocuklardan gelecek en rutin tavır ise “okula gitmek istemiyorum”, “okulu sevmiyorum” olacak. Burada asla ama asla yapılmaması gereken davranış çocukla uzlaşmaktır. Eğer bu noktada çocuğunuzla uzlaşırsanız onu eğitim-öğretim, yani okul hayatına alıştırmak için aylar hatta seneler harcayabilirsiniz. Böyle bir durumla karşılaşıldığında anne ve babaların çocuklarına, okula mutlaka gidileceğini anlatması gerekiyor. Tıpkı dünyanın onun etrafında dönemeyeceğini anlatmak gibi.
Soruna çözüm odaklı yaklaşıp, bunu yaparsa bir şeyler kazanacağı söylenmeli. Bunun içinde ufak ödül ve tebrikler sunulmalı. Böylelikle çocuklar okula gitmeye teşvik edilebilir. Eğer okula giderse gün sonunda kendisini ödül olarak bir sürprizin beklediğini bilecektir. İlk sene anne babanın yaklaşımı, öğretmenin tutumu çocuğun okulu sevmesinde en önemli rolü oynar. Eğer ilk sene çocuk okuldan soğursa, bu gelecekteki akademik başarısını da etkileyebilir ve kendine güvenmeyen, başarısızlığa alışan, ders çalışmak istemeyen bir çocuk olmasına neden olabilir. Bırakın çocuğunuz ders çalışmak istediğinde çalışsın, konuşmak istediğinde okul hakkında konuşsun. Her an her yerde konu okul ve dersler olmasın. Okula siz istediğiniz için değil, kendi istediği için gitsin.
Bir oyun tadında gerçeğe alıştırın
Okula gitmenin zorunluluğu anlatılınca anne ya da babalar, çocuklarına birer saat hediye edebilir. Bu saat onu zaman kavramı ile tanıştıracaktır. Anne baba, çocuğa okula ne zaman gelip onu alacağını anlatmalı. Böylelikle ilk günün ardından çocuk anne ve babası ile ne zaman ayrılıp ne zaman biraraya gelebileceğini takip etmiş olacak. Bu çocuklara ayrıca güven kazandıracak. Hem de bir oyun tadında gerçeğe alıştırılmış olacaklar.
Anne ve babaların öğretmenlerle diyalogları da bu sürecin en önemli unsurudur. Gözü kapalı anne ve babaya güvene teslim olan çocuk, ilk defa tek başına hiç tanımadığı bir bireyin sorumluluğu altına girecek. Bunun için veliler mümkün olduğunca öğretmenlerle iletişim halinde olmalı. Çocuk gözlem yaparken sizin öğretmene davrandığınız samimiyeti de zihnine kaydedecek ve gereksiz yere endişeye kapılmamış olacak.