Güncelleme Tarihi:
Yeni hükümette, Nabi Avcı’dan boşalan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) koltuğuna İsmet Yılmaz oturdu. Başbakan Binali Yıldırım, “Önümüzdeki dönemde eğitimde uzmanlaşmaya ve her seviyede kaliteye daha fazla hız vereceğiz” sözleriyle gelecek günlerde atılacak adımların ipuçlarını verdi. Örgün eğitim istatistiklerine göre örgün eğitimde 17 milyon 588 bin 958, yükseköğretimde ise 5 milyon 139 bin öğrenci var. Öğrenci, veli ve öğretmenleri ilgilendiren ve yeni dönemde eğitimde çözüm bekleyen sorunları derledik.
ZORUNLU DİN DERSİ: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 2014 Eylül’de, anayasa gereği zorunlu okutulan din kültürü ve ahlak bilgisi dersiyle, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin eğitim hakkıyla ilgili maddesi ihlal edildiği için dersin zorunlu olmaktan çıkarılmasına karar verdi. Ardından din dersi için yeni düzenleme beklentisi oluştu, fakat MEB bir adım atmadı.
ÖĞRETMEN ATAMALARI: Okullardaki öğretmen sayısı 2015-2016 eğitim yılında 993 bin 794 oldu. Bir milletvekilinin soru önergesine verilen yanıta göre 21 Nisan itibariyle 2015 KPSS’ye girmiş fakat atanmayan öğretmen adayı sayısı 349 bin 277. Aday öğretmenler sürekli beklentilerini dile getirirken, MEB’in nasıl bir yol izleyeceği bilinmiyor.
ROTASYON: Bakanlık 2015 itibariyle 15 yılını dolduran öğretmenlere rotasyon uygulanacağını duyurmuş, başvuruları almış ve sonuçta uygulamayı iptal etmişti. Yeni dönemde rotasyon olup olmayacağı merak konusu.
İKİLİ EĞİTİM: Öğrencilerin yoğun olduğu bölgelerde ‘sabahçı-öğlenci’ şeklinde derslerin verildiği ikili eğitim hâlâ sorun. Bu konu 10’uncu Kalkınma Planı (2014-2018) politika ve öncelikleri arasında yer aldı. Fakat hedefe ulaşılamadı. ‘MEB 2015 Yılı İdare Faaliyet Raporu’nda ‘zayıflıklar’ diye nitelendirildi.
KIZLARIN EĞİTİMİ: Kız çocuklarının okullaşması için önemli mesafe katedildi. Ancak bu yeterli görülmüyor. UNICEF’e göre; 2014 sonu itibariyle Türkiye’deki kız çocuklarının sayısı 11 milyonu aştı. 5 milyonu 10-17 yaş arasında. 15-19 yaş grubundakilerin yüzde 28.2’si ne okuyor, ne çalışıyor. OECD verilerine göre, 2013’te 15-19 yaş arasındaki kızların yüzde 28’i, 20-24 yaş grubundakilerin de yüzde 49’u okumuyor ve çalışmıyor.
500 BİN ADAY YENİDEN SINAVDA: Her yıl yaklaşık 500 bin üniversiteli, bölümünden memnun olmadığı için yeniden sınava giriyor. Üniversitelilerin başka bir bölümde yan dal ya da çift ana dal yapma hakkı olsa da eğitimciler bunu yeterli bulmuyor.
MESLEK LİSELERİ: Yetkililer tarafından dile getirilen fakat eğitim kalitesi artırılamayan bir sorun meslek liseleri. Bu konuda MEB tarafından adımlar atılsa da halen eğitim kalitesi düşük, ‘başarısız öğrencilerin’ gittiği okul olarak biliniyor.
ÜNİVERSİTEYE GİRİŞ: Üniversiteye giriş sınavının açık uçlu sorularla yapılacağı ya da TEOG gibi bir sistemin uygulanacağı söylense de henüz ne olacağı belli değil.
LİSELERE YERLEŞME: TEOG sınavlarından sonra liselere yerleşmek de bazı öğrenciler için sorun. Tercih ettiği okula giremeyen ya da hiç tercih yapmayan öğrenci otomatik olarak açıköğretime yerleştiriliyor. Veli ve eğitimciler, bu öğrencilerin açıköğretimde başarılı olmayacağını savunuyor.
TÜRKİYE’NİN MATEMATİK PROBLEMİ
EĞİTİM KALİTESİ: Türkiye’de 18 milyon öğrenci ilk ve ortaöğretim düzeyinde eğitim alıyor. Bu sayı çoğu Avrupa ülkesinin nüfusunu bile geride bırakıyor. Eğitimin herkes için niteliğini artırmak ve gençlere çağın beceri ve donanımlarını kazandırmak Milli Eğitim Bakanlığı’nın en önemli sorumluluk alanı olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye, OECD’nin Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı 2012’de (PISA 2012) matematik, fen bilimleri ve okuma alanlarında henüz ilk 40’a girebilmiş değil. Özellikle son dokuz yılda matematikteki başarısını artırmış olsa da çoğu gelişmiş ülkelerin hâlâ oldukça gerisinde kalıyor. PISA 2012 sonuçlarına göre 65 ülkenin yer aldığı sıralamada Türkiye matematikte 44, fen bilimlerinde 43 ve okumada 41’inci sırada yer alıyor.