Güncelleme Tarihi:
Bu meşhur fıkraya niçin değindiğime döneceğim. Öncesinde, artık kanayan bir yara mı dersiniz, mağduriyet mi dersiniz, çile mi dersiniz, yoksa işkence mi dersiniz senede 1-2 kez girenlerin birçoğunun hayatlarını fevkalade mutsuzlaştıran ve kendilerinden beklenen şekliyle bir çözüm olmaktan ziyade son tahlilde büsbütün bir soruna dönüşen yabancı dil sınavlarına daha fazla sessiz kalamayacağımı anladım. Zaten sosyal medya ve forumlar kaynıyor. Sınavla ilgili aradığınız her şeye ulaşmanız mümkün. Sınav tekniğinden, soruların hangi ilgi meslek alanından seçildiğine, süresinden, soru başına düşen zamana kadar her şey hesaplanmış. YDS basbayağı bir matematik dili haline gelmiş. İnsanların iletişim kurması ve haberleşmesi temelli bir seviye tespit sınavı olması beklenirken, ehlince öğretilen çeşitli hesaplar ve teknikler yardımıyla gerçekleştirilen şıklar üzerinden giden bir sağlama pratiğine dönüşmüş. Tevekkeli 10 sene yan yana yaşadığım Uzak Doğulular, onun için çatır çatır TOEFL ve IELTS puanları almalarına ve dünya rekorları kırmalarına rağmen, iki kelimeyi biraraya getirip konuşamazlardı.
7 Nisan 2013 günü ilk kez yapılan Yabancı Dil Sınavı’nın (YDS) sonuçları açıklanınca, çevremdeki eş-dosttan kelli felli, unvan sahibi, çoğu iyi eğitimli, yaşını başını almış onlarca kişinin yüzü çok fena asıldı. Bu insanların arasında yurtdışında 10 sene yaşayıp doktora tezi yazmış ve İngilizce’den öyle herkesin harcı olmayan felsefi metin tercümeleri yapmış olanları var desem ne dersiniz? Ne yalan söyleyeyim arkadaşlarımın büyüttüklerini düşünüyordum. Sebebi de çok istemelerine, arzulamalarına rağmen kendilerine değişik resmi işlerde gerekli yabancı dil puanını alamayışları olmalıydı. Bu değişik işler o kadar çeşitli ki, biraz abartalım kırk tane deva var, hepsine bir tek ilaç şifa oluyor. Belki, kırk tane ayrı iş kolunda yabancı dil becerisi ve mahareti gerekiyor; hepsinin seviyesini 80 soruluk standart bir test belirliyor.
Liste şöyle:
- Yükseklisans programına kaydolmak isteyen lisans 3 ve 4’üncü sınıf öğrencileri
- Yurtdışına burslu yüksek lisans yapma amacıyla gitmek isteyen lisans mezunu öğrenciler
- Doktora yapmak isteyen yüksek lisans öğrencileri
- Doçentlik sınavına başvurmak isteyen doktora mezunları ö
- Yabancı dille verilen derslere girmek isteyen öğretim üyeleri
- Yabancı dil tazminatı almak isteyen devlet memurları
- Herhangi bir devlet memuru olup da yurtdışı görevine gönderilecek adaylar
- Sanatta yeterlik adayları
- Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ya da Diş Hekimliği Uzmanlık Sınavına (DUS) girecek olanlar
- Kamu personeli olmak amacıyla KPSS’ye girecek adaylardan, çalışmak istedikleri kamu kurumunun talebi doğrultusunda yabancı dil bilgisi düzeyini belirlemek isteyenler
- Herhangi bir kamu kurumunda çalışmıyor ya da çalışmayı amaçlamıyor olsa da, yabancı dil bilgisi düzeyini belirlemek isteyen üniversite ya da yüksek okul mezunları.
Dediğim gibi açıklanan sınav sonuçlarında insanların beklentilerinin aksinin çıkması sükût-u hayal gibi duruyordu ilk bakışta. Teşhisim buydu. Bir sınav vardı, girip girip başarısız olup veya gereken puanı alamayıp çıkıyorlardı. 15 kez bu sınava girip istediği sonucu alamayanlar var. Elbette, her biri için kronikleşen ve kısırdöngüleşen bir yabancı dil sorununun arkadaşlarım ve on binlerce kişinin bütün enerjilerini çekip, iş hayatlarına dahi etki yaparcasına travma benzeri bir tecrübeye dönüşmesine şahit olmak çoğu zaman aramızda şakası yapılsa da oldukça acı ve üzücü bir deneyimdi.
Fakat okuduğunuz yazı vesilesiyle işin içine biraz girmeye başlayınca anladım ki YDS, bir yabancı dil seviye tespit olduğu ölçüde yabancı dil sorunu tespit sınavı olarak ele alınmıyor. Anlayacağınız, Yabancı Dil Sınavı, yabancı dil eğitim-öğretimi ve yabancı dil sorunu hem sınavı yapanlar, hem de sınava girenler tarafından 3 değişik şey olarak görülüyor. Aralarındaki nedensellik bağları nötralize edilmiş. Alın size bir Türkiye klasiği. Böylelikle de büyük bir çoğunluk için sınav yine son tahlilde sadece bir başarısızlık ve mutsuzluk mekanizması oluveriyor. Bir tür acı, mutsuzluk ve ceza mahkumiyeti...
Sınava giren on binlerce insan farkında olmadan sistemin kendi başarısızlığından kaynaklanan mesuliyetini onlara yüklemesine ve cezalandırılmalarına rıza gösteriyor.
YDS’nin yapılış amacı farklı
Sınavda yabancı dil eğitim ve öğretiminin iyileştirilmesi için bir geri-dönüt mekanizması özelliği yok. Halbuki adlandırıldığı şekliyle bir yabancı dil seviye tespiti, ölçme ve değerlendirmesi olsa, sorun-odaklı düşünülse sınav sonuçlarının bu şekliyle ortaya çıkması alarm zillerinin avaz avaz çalınmasına sebep olmalı. Ne demek arkadaşlar, nasıl alarm verilmesin? 289.076 kişinin girdiği YDS’de 218.039 kişi 0-49 puan aralığında aldı. Böyle bir durumda, 90-100 aralığında alan ve çok iyi YDS’ce bilen 1742 kişinin başarısının ne anlamı kalıyor? Bir başka deyişle, YDS sınavında başarılı olabilmenin şartı, sınavın tüm matematiğini özümsemiş YDS okur-yazarlarından olmaktır.
‘İngilizce bilmek’, konuşabilmek, anlaşabilmek, yazabilmek, çeviri yapabilmek, ders anlatabilmek, kitap yazabilmek YDS başarısı ile doğru orantıya sahiptir demek büyük bir felaket olur. Bunu üniversite sınavlarına benzetmek de istemem çünkü, YDS’nin yapılış amacı farklı. Burada amaç çoğu adayın akademik/mesleki yabancı dil seviyesini belirlemek, ve bu seviyenin yaşam içinde kullanımı merkezli bir yerleştirmeye araç olmak.
Üniversitede mekatronik, robotik, termodinamik derslerini peş peşe iki saat İngilizce anlatma becerisine haiz olmayan bir insan, 90-100 puan aralığında alan 1742 kişiden birisi olsa YDS’nin ne anlamı kalır? Veya bu yukarıda sayılan dersleri aslanlar gibi anlatan pırlanta gibi bir akademisyen 0-59 aralığında puan almış 27.865 kişiden birisi olsa, bu ne yaman bir çelişkidir? Bunlar Türkiye’ye has, ancak paradoksoloji bilim dalının uğraşabileceği çelişkiler.
Bundan birkaç yıl önce İskoçya’daki evinde değişim programlarına giden Türk akademisyenlerin elinde ÜDS kitapları görünce buraya ÜDS’ce değil, İngilizce öğrenmek için geldiniz diyen şarkiyatçının ima ettiği şekliyle, YDS, yabancı dilden çok YDS’ceyi ölçüyor. ÜDS, ÜDS’ceyi, KPDS, KPDS’ceyi ölçmüştü. Ve dahası iş böyle olunca Türkiye’deki birçok merkezi sınav gibi YDS de çok vahşi bir şekilde kendi pedagojisini ve sosyo-ekonomisini doğuruyor. İş yabancı dil olmaktan çıkıp, Türkiye’nin daha iyi yabancı dil bilen insanlarının bu ülkenin hedefleri doğrultusunda daha layık oldukları işlerde istihdam edilmelerini sağlamaktan, yabancı dil seviye tespitinin sadece yazılı test çözmekten ibaret olmadığını idrak etmekten ziyade, ülkemizin kendine has toplumsal ve eğitim-öğretim dinamikleri içinde hemen bir YDS sistemi veya devresi oluşmasına kadar varıyor. YDS eğitmeni, kitapları, dershanesi derken iş, yabancı dil seviyesi belirlemekten daha karmaşık ve ilgisiz bir hal alıyor. Böyle olurken YDS ne denli sağlıklı bir şekilde yabancı dil seviye tespiti yapabiliyor? Sınav sonuçları yabancı dil eğitimi ve üniversite/kamuda yabancı dil kullanımı konusunda ne tür dersler çıkarmamızı zorunlu kılıyor? Bu hayati sorular mütemadiyen es geçiliyor.
Sonuçlara bakınca resim çok net. Türkiye’nin trajik bir yabancı dil sorunu var. Bu sorun her yerde; K-12’de, lisans eğitiminde ve sonrasında, akademisyenlerimizde, iş adamlarımızda. Kısaca 7’den 70’e herkeste. Ve YDS sonuçları bu sorunun detaylandırılması konusunda pek de işlevsel hale getirilmiyor.
Tablo-1 YDS İlkbahar Dönemi Sonuçlarına İlişkin Sayısal Bilgiler
12 yıldır uygulanan ÜDS ve 22 yıldır uygulanan KPDS’nin yerine ÖSYM tarafından ilk kez gerçekleştirilen yabancı dil seviye tespit sınavının yeni halinde başarı oldukça düştü. Geçen sene 90-100 arası puan alanların oranı yüzde 9.093 iken, bu sene aynı oran yüzde 1.742’dir. 2012 İlkbahar KPDS ve 2013 YDS’nin başarı istatistiklerini karşılaştırdığımızda, A seviyesi olarak adlandırılan 90-100 puan aralığındakilerin oranı KPDS’de yüzde 1.29 iken, YDS’de bu oran yüzde 0,6’ya geriledi. B harfi ile simgelenen 80-89 puan aralığında ise KPDS’de geçen seneki oran yüzde 5.6 iken, son sınavda bu oran yüzde 2.77’dir. Bu düşüşte 180 dakika olan sınav süresinin 150 dakikaya indirilmesinin önemli olduğu düşünülüyor.
Ülkemizdeki yabancı dil sorunumuzun ve seviyemizin tespitini, YDS’den başka uluslararası değerlendirmelere bakarak da yapabilmek mümkün. Kısaca değinmek gerekirse, Avrupa Komisyonu’nun 2012 tarihli Okullarda Yabancı Dil Eğitimi Raporu’na göre durumumuz pek parlak değil Ihttp://eacea.ec.europa.eu/education/eurydice/documents/key_data_series/143EN.pdf). Yine TOEFL sonuçlarına bakıldığında 2011 ortalamamız 77 puan ve İngilizce düzeyimiz Kosova ve Arnavutluk ile aynı düzeyde. (http://www.ets.org/s/toefl/pdf/94227_unlweb.pdf) Keza IELTS sonuçlarına göre Türkiye’nin 2011 yılında dinleme/okuma/yazma/konuşma ortalaması 5.7’dir. 6 puan üzerine çıkmayı başaran birçok ülke mevcutken ülkemizin ortalama puanı son derece düşündürücü. http://www.ielts.org/researchers/analysis_of_test_data/test_taker_performance_2011.aspx Yine iş İngilizcesi merkezli yapılan değerlendirme ve araştırmalarda ülkemiz oldukça gerilerde yer alıyor. Çin ve Hindistan’ın İş İngilizcesi alanında anadili İngilizce olanları bile geçmesi gayet ibretlik bir vaka.
Bu verilerin tümünü 2023 hedeflerimiz ve bu hedeflerin inovasyon, giriÅŸimcilik ve eÄŸitimsiz baÅŸarılamayacağı baÄŸlamında okumak yararlıdır. Ãœlkemizin geleceÄŸe dair plan ve projelerinin ağırlıklı olarak YDS’ye giren ve yukarıda sayılan 12 zümrenin imzasıyla gerçekleÅŸtirileceÄŸi ve hemen her aÅŸamada yabancı dil yardımıyla dış dünyaya açılmanın önemi düşünülürse bir an önce gerekli önlemler alınmalı.Â
İşte o zaman YDS ve benzeri değerlendirmeler, hem bir seviye tespit sınavı, hem o sınavın belirlediği sorunlara dönük çözümlere yönelik veritabanı, hem de bir eğitim-öğretim sürecinin önemli parçası olarak düşünülür. Yoksa sonsuza kadar kötü işleyen bir yabancı dil eğitimi mekanizmasının ceza aracı olarak kalmaya mahkumdur.
Avrupa Komisyonu/Eurydice’in Avrupa’daki Okullarda Dil Eğitimi Raporu (2012)
Nasıl okuduğunuza bağlı olarak iki farklı YDS var. Biri kötü işleyen bir yabancı dil eğitimi sistemin cezasını keserek mesuliyeti sınava girenlere yükleyen bir sorumluluk aktarımı veya deşarjı... Bir yabancı dil sorunu... Diğeri seviye tespit sınavı, ölçme değerlendirme ve kamu sektöründe yabancı dil politikalarının arasındaki nedensellik bağlarının koparılmasıyla oluşmuş, sadece YDS’ce konuşabilenlerin mutlu olduğu diğer onbinlerce kişinin mutsuzluğu ve başarısızlığına neden olan, hatta onların üzerine kurulu bir Yabancı Dil Sınavı...
YDS’nin iki yüzü bağdaştırılmadığı, Yabancı Dil Sınavı ve Yabancı Dil Sorunu aynı çatı altında birleştirilmediği, sınav bir sürecin değerlendirme parçası olarak ele alınmadığı müddetçe, sınava giren bireyler kadar, ülkemizin geleceğe dair güzel hedefleri sınava giren her bir bireyin başarısızlığı ve mutsuzluğunun katlanmış çarpan etkileriyle zarar görüyor. YÖK, MEB ve ÖSYM’ye yalvarıyorum. Bu konuya hep beraber eğilelim. En başta anlatılan Temel ve Dursun fıkrasındaki çelişkileri hayatımızda yaygınlaştırmayalım. Karşısındakinin konuştuğu yabancı dili anlayan, özümseyen Dursun ve Temel’ler yetiştirelim.
YDS’yi bir sistem, verimlilik, kariyer, üretim, yaratıcılık, fırsat entropisi/kara deliği olmaktan çıkaralım. Bunu yaparken sınav sonuçlarının en can alıcı tarafı olan yabancı dil eğitim kalitesinin ve verimliğinin arttırılması sorunsalı üzerine kafa yoralım.
YDS sonuçlarını öğrenme sorunlarının varlığı kadar öğretme sorunlarının teşhisi konusunda da kullanalım. Sorunu K-12’e yayalım. Yabancı dil eğitimi yaşını olabildiğince aşağıya çekelim. Yabancı dil eğitimini ilkokul birinci sınıfa indirelim. Böylelikle, bugün okula başlayanların yüzde 65’inin daha icat edilmemiş işlerde çalışacak olması gerçeğine hazırlık yapalım. Tüm vatandaşlarımızı 7’den 70’e küresel rakiplerine hazır hale getirelim. YDS’ceyi değil, bir temel beceri ve iletişim aracı olarak yabancı dil eğitimini önemseyelim. Bunu her şeyden çok geleceğimiz ve ülkemiz için yapalım.