Güncelleme Tarihi:
“Çamaşır yıkamayı ve ütü yapmayı yurtta öğrendim” diyen Kahramanmaraş’tan gelen hazırlık sınıfı öğrencisi Oğuz Çalık, “Yurt hayatının kattığı disiplin ve zaman yönetimi sayesinde, günümü çok rahat planlayabiliyorum. Burada herkes kendi çamaşırlarını yıkıyor ve ütülüyor. Eğer hiç çamaşır ve ütüYle aran yoksa da hemen öğreniyorsun zaten. Rahat bir yatak, kendine ait bir masa, bir dolap, giysi dolabı ve okulun güzel mi güzel yemeklerine sahibiz” derken Konya’dan gelen hazırlık sınıfı öğrencisi Doğa Erçin de yurtta kalmaktan memnuniyetini şu sözlerle ifade ediyor:
“Yurt arkadaşlarıyla bir süre sonra kardeş gibi yaşamaya başlıyorsunuz, en ufak bir probleminizi bile fark edip size yardım etmeye çalışıyorlar. Arkadaşlarla bir odayı paylaşmak, beraber ders çalışmak insanın hayatını monoton olmaktan çıkarıyor. Her ay düzenli olan doğum günü kutlamaları veya aramızda cilt bakımı yaptırıyor, çok eğleniyoruz.”
Yatılılık ruhu Sağlık ve Eğitim Vakfı’na bağlı okullarda 1800’lü yıllara kadar uzanıyor. 1980’lerde bir dönem yatılılığa ara verilmiş olsa dA, günümüzde İzmir Amerikan Koleji ve Tarsus Amerikan Koleji’nde devam ediyor.
SEV Genel Müdürü Binnur Karademir, “Yatılı öğrencilerimizin kendilerini ikinci bir yuvada hissetmeleri için tüm şartları oluşturmaya çalışıyoruz. Yatılı öğrencilerin özellikle büyük şehirlerde trafik ve yolda geçirecekleri zamanı ders dışı etkinlikler, spor ve sanat aktiviteleri için kullanmaları ve dinlenebilmeleri büyük bir avantaj sağlıyor “ diyor.
Yurtta kalmanın zorluklarının olduğu, hele de ilk sene yaşanan sıkıntıları görmezden gelmemek gerekiyor. İstanbul’da ve başka illerde yurtta kalan birçok öğrenci var. Özellikle pansiyonlu okullarda küçük yaşta yurtlarda kalanlar için hayat daha zor. Darüşşafaka’ya 4’üncü sınıfta gelen ve ailelerinden ayrılan öğrenciler için de yatılılığın hiç kolay olmadığı anlatılır. Lise ve üniversite yıllarında yatılılık hayata hazırlasa da, ilkokul ve ortaokul yıllarında aileden uzakta olmanın zor olduğu sık sık vurgulanır.
O gün yatılı okuyan çocukların gözlerinde evde bırakılanların özlem duyulan kokusunu, aile sıcaklığına hasreti görsem de akranlarına göre daha erken olgunlaştıklarını, her zaman hayata karşı dimdik duracaklarını gözlemledim.
Gelin bu konudaki rakamlara bir göz atalım:
Ülkemizde 2 bin 936 pansiyonlu okul bulunuyor, bunların kapasitesi 532 bin 667. 340 bin öğrenci parasız yatılı, 18 bin 712 öğrenci paralı yatılı kalıyor. Temel Eğitim Genel Müdürlüğü’ne bağlı 325 kurumda 53 bin 648 öğrenci kalıyor. Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne bağlı bin okulda 150 bini aşkın öğrenci bu yurtlarda yer alıyor. Bu öğrencilerin 14 bini paralı olarak bu kurumlardan yararlanıyor.