Güncelleme Tarihi:
GPT, Claude, Llama gibi büyük dil modelleri metin, ses ve görüntü işleme özellikleri ile dil bariyerini tamamen ortadan kaldırma potansiyeline sahip… Peki gerçekten yakın gelecekte “Otostopçu’nun Galaksi Rehberi” benzeri bilimkurgu romanlarında gördüğümüz, herkesin birbirini anlayabildiği bir dünyada mı yaşayacağız? O halde çevirmenlik mesleği tarihe mi karışıyor? Yabancı dil öğrenmenin artık bir anlamı kalmadı mı?
DEĞİŞİM ÇOKTAN BAŞLADI
Yapay Zeka devriminin sadece çeviri ve dil öğrenimini değil, insanlığın günümüze değin uğraştığı zihin gücüne dayalı neredeyse tüm faaliyetleri değiştirdiği ve değiştirmeye devam edeceği bir gerçek. Hiç kimsenin çalışmadığı ve “evrensel temel gelire” bağlı yaşadığı ütopik bir dünya kapımızda olabilir.
Diller açısından yaşanan gelişmeler ise sanılanın aksine hiç de yeni sayılmaz. Artık ne çevirmenler ne yabancı dil öğretmenleri ne de öğrenciler önceki yüzyılda olduğu gibi çalışıyor. Yapay Zeka öncesinde de bilgisayar, İnternet, bilgisayar destekli çeviri ve terminoloji yazılımları, bulut tabanlı platformlar, makine çevirisi, artırılmış gerçeklik gibi araç ve teknolojiler hem yazılı hem de sözlü çevirmenleri çok daha verimli, üretken ve yaratıcı hale getirdi.
TEKNOLOJİ İLE UYUMLU İLERLEMEK
Yapay Zeka destekli araçlar ise benzer şekilde çevirmenlerin tekrar eden işlerdeki yükünü alıp yaratıcılık, sezgisellik ve insan dokunuşu gerektiren faaliyetlere daha çok odaklanmalarını sağlarken, bu araçlar dil öğreniminde de süreci daha etkileşimli hale getirip yepyeni pratik olanakları sunuyor. Dahası bugün bu araçları geliştiren ekiplerin içinde dil uzmanlarının da olduğunu unutmamak gerekir. Artık dil uzmanları kendi bilgi ve deneyimlerini teknoloji gelişim süreçlerine aktarmakla kalmıyor, bizzat kendileri de bu tür araçları, örneğin kendi dil modellerini geliştirebiliyorlar. Kısacası, dil teknolojileri ve Yapay zeka, şu ana dek, dille ilişkili meslekleri ortadan kaldırmak bir yana, rollerini güncelleyerek teknoloji ile uyumlu ilerleyen dil uzmanlarını son derece olumlu etkiledi. Benzeri cümleleri yazılım geliştiriciler, içerik üreticileri ya da bilim insanları için de kurabiliriz.
DİL ÖĞRENMENİN AMACI
Kuşkusuz sanayi, bilgisayar ve İnternet devrimi ile yapay zeka devrimini birbirine karıştırmamak gerekiyor. Ne de olsa yapay zeka daha önce tanık olduğumuz hiçbir şeye benzemiyor. Katlanarak ilerleyen gelişim hızıyla yapay zeka, herhangi bir alanda insana duyulan ihtiyacı tamamen ortadan kaldırabilir. Bu konunun etik, hukuki, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik boyutlarını önümüzdeki yıllarda çokça tartışacağız. Ancak tüm bunlardan ayrı olarak şunun altını çizmemiz gerekir: İnsanlar ve dil arasındaki ilişki yapay zekanın yapabileceklerinden başka bir yerde duruyor. Yabancı bir dili öğrenmek yalnızca bilgi aktarmak ve iletişim kurmak amacıyla gerçekleştirilen bir faaliyet değil.
▪ Dil öğrenmek beyinde yeni bağlantılar kurulmasını sağlayarak bellek ve dikkat gibi hayati bilişsel işlevleri iyileştirir. Bu nedenle dil öğrenmenin Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklara karşı direnç kazandırdığını biliyoruz.
▪ Dil öğrenmek yeni kültürlerin kapılarını aralamayı sağlar. Dağarcığımıza eklediğimiz her yeni sözcük aslında yepyeni bir deneyim demek. O dilin konuşulduğu ülkeye gitmeden yeni yaşama biçimlerini tanıyarak ufkumuzu genişletebiliriz. Dil öğrenmek bu sayede “ötekini” anlamayı sağlar ve empati yeteneğimizi geliştirir.
▪ Dil öğrenmek bir enstrüman çalmayı öğrenmeye benzer şekilde bizi gündelik yaşamın stresinden uzaklaştıran bir uğraş olabilir.
BİRKAÇ ÖNERİ
Dil alanlarında üniversite öğrenimi gören ya da görmek isteyen öğrencilerin geleceğin dünyasına mesleklerin varlığı ya da yokluğu perspektifinden bakmaktan ziyade, tüm bu gelişmeleri bir beceri seti olarak görüp kendi öğrenme ve iş yapma pratiklerine nasıl dahil edebileceklerine odaklanmaları yerinde olacaktır. Peki öğrenciler bugün neler yapabilir:
1. Alanınızdaki güncel teknolojik gelişmeleri takip edin. Bugünü değil yarını anlamaya çalışın. Mezun olduğunuzda sizi nasıl bir ekosistem bekliyor?
2. Teknolojik araçları kullanmayı öğrenin ve kullanmaya hemen başlayın. Bunun için formel eğitimler almayı beklemenize gerek bile yok. Çevrimiçi kılavuzlar, videolar ve tartışma grupları bu konuda biçilmiş birer kaftan.
3. Alan uzmanları ile temasa geçin ve gelecek projeksiyonlarını öğrenmeye çalışın. YZ çağında işe alım pratikleri nasıl değişecek, adaylardan ne tür becerilerbekleniyor?
4. Dönüşümün aktif bir parçası olun. Öğrenci toplulukları ile bu konuda etkinlikler düzenleyerek teknoloji uzmanları ve dil öğrencileri bir araya getirilebilir.
Değişimlerin baş döndürücü bir hızda yaşandığı bu süreçte Üniversitelere ve dil bölümlerine de büyük iş düşüyor. Kendi disiplinlerinin sınırları içerisinde sıkışıp kalmak yerine diğer alanlarla iş birliği ve ortak araştırma yürütmekten çekinmeyen ve sistemlerini çağımızın disiplinlerarası doğasına göre esnekleştiren; müfredatları, ders içerikleri ve hatta isimleri ile teknolojik dönüşüme hızlı uyum sağlayabilen Üniversite ve bölümlerin geleceğin dünyasında çok daha avantajlı olacağını söylemek yanlış olmaz.