Oluşturulma Tarihi: Ağustos 07, 2021 12:20
Başlıca ekonomik büyümeye bağlı olarak doğal alanların tahribata uğraması ve fosil yakıt tüketiminin artması mevsim normallerinin de seyrini değiştirdi. Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) ‘1,5 santigrat derece Küresel Isınma Özel Raporu’na göre, yerküre insan faaliyetleri sebebiyle sanayi öncesi dönemin ortalamalarına göre 1 derece ısındı.
Son günlerde Türkiye’de yaşanan ve hava sıcaklığına bağlı olarak büyüyen orman yangınları, iklim krizinin şiddetine dair somut bir örneği gözler önüne serdi. Peki merakla seyreden ve anlamak için sorulara soran çocuklara olup biteni nasıl anlatılmalı? Çocuklar üzerinde travma yaratmadan çözümün bir parçası olmak için neler yapılabileceğini uzmanlar anlattı:
KAYGILANMAKTAN KORKMAYIN
Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk (Koç Üniversitesi Psikoloji bölümü öğretim üyesi): Yangın gibi doğal afetlere dair çocuğu dehşete düşürecek, görüntüler çıkabilir karşısına; bunları izlememekte yarar var. Özellikle küçük çocuklar ve kaygılı yapıya sahip çocuklar için bu tür videolar sakıncalı. Yetişkinlerin görevi, kaygı yaratacak temel bilgilerden çocuğu sakınmak değil, bu bilgiyi çocuklara uygun bir dille vermek ve bu sorun karşısında neler yapabileceğimizi anlatmak. Çocuklarımıza doğruyu söylemeliyiz ancak onları sakin tutmamız gerekiyor. Örneğin “Yangın yok” diyemeyiz fakat yangının kontrol altına alınmaya çalışıldığını anlatabiliriz. Fazla detaya girmeden doğru bilgileri vermek ve haberlerde/sosyal medyada yer alan travma oluşturabilecek görüntülerden çocukları uzak tutmalıyız. Bu konularda bilgilenmek başlangıçta çocuklarda kaygı artışına belki sebep olabilir ama dikkat gerektiren önemli konuda bir aksiyon almamız bir miktar endişe duymamızı tabii gerektiriyor. Bizim istemeyeceğimiz durum “ekofobi” diye tanımladığımız, kişinin “Eyvah, mahvolduk, her şey bitti, yaşam bitti, ölüyoruz…” duygusuna kapıldığı aşırı kaygı durumu. Kaygı ve korku, sağlıklı düzeyde hissedildiğinde, bizi tehlikelerden koruyacak hareketleri yapmamızı sağlayan duygular. Çocuğa verilen bilgiler yaşına uygun olmalı ve gerçek hayatta da bir karşılığı olmalı. Kesinlikle teorik kalmamalı. Yapmamız gereken iki şey var: Birincisi, yeni duruma adapte olmak, yani uyum sağlamak. Hayatta kalmak için önce yeni durumu doğru algılamak ve gerekli baş etme davranışlarını geliştirmemiz gerekiyor. Değiştirebildiklerimizi gördükçe kaygımız azalacaktır. Ve bunları sebatla sürdürmemiz önemli. Pasif bir iyimserlik değil, yapıcı bir umut içinde olmamız gerekiyor.
SENARYOLARLA SOMUTLAŞTIRIN
Doç. Dr. Aslı Bugay Sökmez (ODTÜ Psikoloji bölümü öğretim üyesi): Çocuğun yaşını ve gelişim düzeyini dikkate alarak anlayabileceği şekilde anlatmak çok önemli. Ne oldu da iklim değişti, bu yangınlar neden çıktı, atmosfere ne oluyor” gibi soruları yanıtlamak için küçük senaryolarla meseleyi somutlaştırarak anlatabiliriz fakat bunu yaparken meselenin gerçekliğinden kopmamalıyız. Mesela, ‘Lambalarımız yakmak için kullandığımız elektrik üretilirken salınan gaz, dünyanın etrafını saran bir battaniye gibi sarıyor.’ Böylece Dünya çok ısınıyor ve buzullar eriyor’ örnek bir senaryo olabilir. Bu konularda konuşmak zor elbette ama sessizliği bozmak zorundayız. Suskun kalmak daha büyük travmalara yol açabilir. Ayrıca sevmediğimiz hiçbir şeyi koruyamayız, çevreyi korumak istiyorsak çocuğa doğayı sevmeyi öğretmeliyiz. Yaşanmakta olan kriz ne yazık ki geleceğin sahibi olan çocukları kaygılandırıyor. Çocuklar son zamanlarda ebeveynlerine “Dünyanın yok oluşunu görmeyeceğiniz için çok şanslısınız ama ben göreceğim” gibi cümleler kurabiliyor. Bu noktada ebeveyneler kendi kaygılarını uygun bir dille paylaşmaktan çekinmemeli ancak umut vadeden cümleler kurmalı, bu sorunun üzerine çalışan bilim insanları olduğunu dile getirmeli.
İKLİM KRİZİ MÜFREDATA GİRMELİ
Çocuklara ve velilere tavsiyelerde bulunan uzmanların dışında yaşıtlarına ve yetişkinlere seslenmek isteyen iklim aktivisti gençler ise “Geç olmadan harekete geçin, bilime kulak verin” diyor, iklimi krizinin okullarda ders olarak verilmesini istiyor ve şu çağrılarda bulunuyor:
Duru Barlak (17): Maalesef birçok insan bilimsel gerçeklikleri göz ardı ediyor. Yetişkinlere iklim krizini ve sonuçlarını anlatmak çocuklara anlatmaktan daha zor. Sosyal medyada yangınların sabotaj olduğuna ilişkin birçok komple teorisi dolaşıyor. Özellikle yetişkinlerin kanıtı olmayan olaylara sorgusuz inanması beni çok şaşırtıyor. Şayet kasıtlı bir durum varsa bu elbette çok acı bir durum ancak yangının hızla büyümesinde iklim krizinin payı olduğu aşikar. Bu gerçekliği anlatmaya çalışan bilim insanlarını dinlememiz gerek. 7’den 70’e bilime kulak vermeliyiz.
Alara Civelek (18): Bilim insanları uzun zamandır aşırı hava olayların ekolojik ve sosyolojik açıdan birçok yıkıma yol açabileceğini anlatıyor. Ben araştırmalar yaparak iklim krizini öğrendim. Öğrendiklerimi elimden geldiğince hem yaşıtlarıma hem yetişkinlere anlatamaya çalışıyorum. Farkına varmaktan başka çaremiz olmadığını düşünüyorum. İklim krizi müfredata girmeli, başlıca bir ders olmalı ki çocuklar bu bilince sahip olsun.
Deniz Dolapçıpoğlu (13): Geleceğimin çöl olmasından korkuyorum. Liseye hazırlanıyorum, haberleri gördüğümde derslerime odaklanamıyorum. Geleceğimize sahip çıkılmadığını hissediyorum. Büyüdüğümüzde karşı karşıya kalabileceğimiz riskleri çocuklara da yetişkinlere anlatmak normal olmadığının farkına varmak zorundayız. Yok olmadan harekete geçmeliyiz.
Doruk Dolapçıoğlu (15): Aşırı hava olaylarının sıklığı ve şiddeti çok arttı ve bu durum özellikle bizim jenerasyonumuzu çok etkiliyor. Her şeyin rayından çıkması bizi kaygılandırıyor. Her dönem mutlakla afetler, yıkımlar olmuştur, yetişkinler bize yaşadıklarını hep anlatır. Ancak bizim anlatacak daha çok şeyimiz var. Mesela ‘iklim mülteciliği’ diye bir kavram ortaya çıktı, aşırı hava olaylarından etkilenen insanlar yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalıyor. Bizi korkutan şey değişimin kendisinden ziyade değişimin hızı. Birkaç yıl önce anormal derece artan sıcaklığın sadece buzulları eriteceğini düşünmüştük, bugün ormanlarımız durumu ortada. Eğer kötü yönde giden bu değişimi durdurmak için bilime güvenmeliyiz.