Güncelleme Tarihi:
Anne veya baba tarafımızın konuşma kalıplarıyla uyumlu bir konuşma tarzı geliştirmek de yine en çok hangi dil kullanım ortamlarına daha çok maruz kaldığımızla ilintili. Ayrıca geleneksel konuşma kalıplarının ve içine doğduğumuz kültürün konuşmamızı şekillendirdiği de bir gerçek. Çünkü gerek aile içindeki iletişim biçimi, gerekse günümüzde sosyalleşmeye başladığımız ilk aile dışı kolektif yaşam alanı sayılabilen kreşler ve ana okulları da öncelikle özyeterlik bilincinin desteklendiği ya da körleştirildiği ve elbette dilimizin gelişim sürecini ve söz varlığımızın gidişatını da belirleyen önemli kurumlar. Her biri yaşantımıza eklenen farklı iletişim bağlamları ve tecrübe edilebilir konular bütünü olarak karşımıza çıkar, yine bunlar konuşmamızı ve iletişim kurma tarzımızı, ses tonumuzu dahi etkiler nitelikte. Zira konuşmak bir özgüven meselesidir aynı zamanda, kendini ifade etme, bazen içindeki kelebeklerin sevinçle dışa vurumu, bazen de patlamak üzere olan bir yanardağının önlenebilir bilgeliğiyle sakinliğe dönüşümün sessiz fısıltısıdır. Yani konuşmak duygularımızla ilgili bir eylemselliktir, denilebilir. Öte yandan her öğrenme, duygularımızın da işin içinde olmasıyla şekillenip kalıcılığa doğru ilerleme imkânı bulur.
İLETİŞİM KURMA BECERİSİ NASIL OLMALI?
Ayrıca iletişim kurmada vücut dilimizin koordineli çalışması iletişimde etkili bir unsur. İster ana ister yabancı dilimizde olsun, bu konuşmayı anlamlandırmada ve desteklemede çok önemli. Hatta yaydığımız olumlu enerji veya izlenimden dolayı alınan olumlu dönüt dahi konuşmamızın olumlu ve etkili olmasında son derece etkili bir faktördür. Durum ana dil ediniminde ve gelişiminde böyleyken, öğrenciler yabancı dilde konuşma becerilerini nasıl geliştirmeli? Sorusuna geliyor…
Yabancı dil öğrenmenin zor olduğu fikrine sabitlenen bir öğrenci, konuşmada bir tutuk kalma psikolojisine giriyor ve “Ben kesinlikle konuşamıyorum, bu dil çok zor, benim telaffuzum da kötü, konuşurken cümle kuramıyorum, aklıma kelime de gelmiyor, gelse de cümle içinde sıralamasını oturtamıyorum” gibi söylemler kafa içinde blokların oluşmasına sebep olabiliyor.
Örneğin ana dilimiz Türkçe olsun, öğrenilmek istenen yabancı dil de Almanca... İngilizce zaten ilk öğrenilen yabancı dil olarak dünya çapında anadili farklı olan ülkeler arasında baskın olan, lingua franca olarak kabul gören bir iletişim dilidir. Bu iletişim dilinin farklı ülkelerde ne derece iyi ve etkin konuşulduğu sorusu da burada ele alınamayacak kadar manidardır. Çünkü bir dili iletişim aracı olarak kullanmak demek, ona tüm özellikleriyle muhteşem bir şekilde hâkim olmak ve o kapsamda muhteşem bir üslupla konuşmak demek değildir, ki bazı durumlarda bu gerekli olsa da çoğunlukla anlaşmak ve anlaşılmak için konuşulduğu da bir gerçektir.
ROL MODEL ÇOK ÖNEMLİ
Konuşma becerisini geliştirmede en etkili olan yol yine konuşmaktan geçer. Burada konuşma, özellikle kurumsal bir dil öğrenme ortamı söz konusu olduğunda tek taraflı değil çift taraflı bir koşullanma sürecidir. Öncelikle sular seller gibi, anadil konuşucusu kadar iyi yabancı dile hâkim olan bir öğreticinin bulunması ve o öğreticinin de yeterince alan bilgisi ve deneyime sahip olması birinci koşuldur. Çünkü özellikle konuşma becerisinin geliştirilmesinde rol model çok önemlidir. Öğrenci danışabileceği ve örnek alabileceği bir sesletime bir harekete bir duyuşsal alana dayanarak taklit ederek hareket etmek ister ki kafasında oluşan sorulara model aldığı öğreticide deneyimleyerek yanıt bulabilsin. Öğreticiyle çalışmaya, yani konuşmaya istekli öğrenme ve eyleme geçmeye odaklı öğrencilerin olması da diğer koşuldur. Öğrenci ister başlangıç seviyesinde (A1-A2) olsun ister orta (B1-B2) ve üst düzeye yakın seviyede (C1) olsun; sözcük dağarcığı ya da hâkim olunan sözcük öbekleri kapsamında kısa diyaloglar ve rol çalışmaları ve hatta o dilde çeşitli şarkıların dinlenip söylenmesi, dile bir yatkınlığın oluşmasına ve dil ritminin yavaş yavaş zihinde yerleşmesine bir katkısı olduğu unutulmamalı. Bu ahenk ve dil ritminin zihne ulaştırılması o dilde düşünebilmenin ilk adımları olarak kabul edilebilir, çünkü konuşmak da bir nevi şarkı söylemektir; notaları olmadan zihnimizin yarattığı ritim ve ahenkle duygularımızı da kattığımız bir vurgu bir tonlamadır aslında kendimize has. Hâkim olunan söz varlığı dahilinde öğreticinin de katılımı, partner veya grup çalışmasıyla tartışarak konuşarak, çok konuşarak, öyle böyle değil gerçekten çok fazla konuşma egzersizi yaparak, deneyimleyerek ve hata yaparak…
YANLIŞ YAPARIM KORKUSU
Ağzından çıkan ses dizgesine anlatılmak istenilene uygun bir vurgu bir tonlama da ekleyerek sıklıkla doğru yanlış demeden verilmek istenen mesaja odaklı bir iletişim durumu yaratarak sınıf içindeki hata yaparım tedirginliğini öncelikle ortadan kaldırarak rahat, esnek bir ortamın yaratılmasıyla başlanmalı aslında; aynı şekilde yabancı dilde video kliplerin, podcastlerin veya filmlerin gösterimi, kısaca internet platformlarının öğrenilen yabancı dilde tercih edilmesi ve metinlerin sesli okunması da konuşmada telaffuz eğitimi ve cümle vurgusuna ilişkin olumlu aktivitelerdir. En önemlisi de yabancı dile dair özgün metin kullanma kapsamına girdikleri için, yabancı dile ve kültüre aşinalık, dilde akıcılık ve pratik kazandırabiliyor olmalarıdır. Zira yabancı dili etkin bir iletişim aracı olarak kullanarak farklı kültürlerden insanları anlamak ve onlarla bağlantı kurmak isteniyorsa akıcı ve doğru konuşabilme becerisine sahip olmak bir gerekliliktir. Bu aynı zamanda özgüvenin artmasına, dinlenenin daha hızlı ve kolay anlaşılmasına katkıda bulunurken genel dil becerilerinin de gelişmesini sağlar.
Yabancı dilde konuşma becerisinin geliştirilmesi için kısaca yapılması gerekenler:
PRATİK YAPMAK
Tutarlı bir şekilde pratik yapmanız ve birkaç dakika bile olsa konuşma pratiği için her gün belirli bir zaman ayırmanız. Ne kadar çok pratik yapılırsa, dili konuşmada o kadar iyi ve kendinizden emin olabilirsiniz.
Anadili Almanca olan kişilerle konuşmanız, onlarla etkileşim kurmak, konuşma becerilerinizi geliştirmenin en etkili yollarından biridir. Anadili Almanca olan kişiler değerli dönütler, geri bildirimler sağlayabilir, hatalarınızı düzeltebilir ve sizi dilin doğal ritmine ve akışına maruz bırakabilir. Bu kişilerle sosyalleşmek için dil değişim ortakları arayabilir, dil buluşmalarına veya çevrimiçi dil öğrenme topluluklarına katılabilirsiniz.
KENDİNİZİ KAYDETMEK
Kendinizi hedef dilde (Almancada) konuşurken kaydederek ilerlemenizi izleyebilir ve geliştirilmesi gereken alanları belirleyebilirsiniz. Kayıtları dinleyin ve zaman içinde konuşmanızı iyileştirmek için çalışın.
TELAFFUZ KURALLARINI ÖĞRENMEK
Hedef dilinizin telaffuz kurallarını anlamak ve uygulamak, net ve doğru bir konuşma için çok önemlidir. Dilin fonetik sistemini inceleyin, sesli ve sessiz harflerin doğru telaffuzunu öğrenin, tonlama ve vurgu kalıplarına dikkat edin.
DİL ÖĞRENME UYGULAMALARI
Linguado, Deutsche Welle, Goethe-Institut, TalkPal, Duolingo, Babbel ve Rosetta Stone gibi dil öğrenme uygulamaları interaktif dersler, sınavlar ve telaffuz alıştırmaları sunarak konuşma becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olabilir. Bu uygulamalar, bağımsız olarak ve kendi hızınızda konuşma pratiği yapmak için uygun ve ilgi çekici bir yol sunar.
Son olarak konuşma becerisinin etkili şekilde kullanılması tamamen pratiğe, düzenli çalışmaya ve yabancı dile olan ilgi ve amaca bağlı olarak şekillenir. Ancak konuşmak aynı zamanda ana dilde olduğu gibi yabancı dilde de aslında çok anlamlı ve bireye has özellikler barındıran özgün bir dışa vurum biçimidir denilebilir. Sadece birey ya da öğrenci bunu gerçekten isterse ve çaba gösterirse, öğrendiği yabancı dili severse yani duygusunu da katar ve eylem odaklı bir bilinç geliştirirse kendi kendine ben bunu yapacağım, konuşacağım, çünkü benim amacım … dır ve bunun için bunu yapmalıyım bilincinde olursa başarılı ve anlaşılır şekilde konuşabilecektir.
DOÇ. DR. GÜLCAN ÇAKIR KİMDİR?
Lisans eğitimini Anadolu Üniversitesi Almanca Öğretmenliği bölümünde tamamladı. Yüksek lisansını ise aynı üniversitede Alman Dili Eğitimi alanında yaptı. Berlin Freie Üniversitesi Felsefe ve Beşerî Bilimler Bölümü Alman ve Hollanda Filolojisi Enstitüsü Dilbilim ve Dil Öğretimi alanında ise 2005 yılında doktorasını tamamlayan Doç. Dr. Çakır, 1997 yılından beri Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Alman Dili Eğilimi Anabilim Dalında görevini sürdürüyor. Ayrıca Doç. Dr. Çakır, yabancı dil olarak Almancada konuşma becerisinin geliştirilmesi, sözlü iletişim diline has özellikler, Almanca öğretiminde yaklaşımlar, materyal tasarımı, Almanca-Türkçe çeviri uygulamaları, Kadın çalışmaları ve feminizm yansımaları, Dil öğretiminde nöro dilbilim alanlarında çalışıyor.