Güncelleme Tarihi:
18. yüz yılda Osmanlı topraklarında ortaya çıkan ve tasavvuf akımına karşı reddiye çıkışlarıyla gündeme gelen Vehhabilik, Arap yarım adasında ortaya çıktı. Dört mezhebi ret etmemekle birlikte dört mezhep imamının itikadını kabul eden bir ehli sünnet akımdır.
Vehhabilik Nedir?
Arap yarım adasında ortaya çıkan ve Muhammed bin Abdulvehhab’a nispet edilen vehhabilik, Suudi Arabistan’ın ve diğer Arap ülkelerinin siyasi oluşumunda etkili rol oynamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü yıllarda ortaya çıkan bu akımın etkisi günümüze kadar devam etmiştir.
Dinen asla dönmeyi hedefleyen ve ehli sünnet dinin ıslahını hedef alan bu akım, muvahhid ve tevhid akımıdır. Kuran ve sünnet eksenli ehli sünnet anlayışını kabul eden ve dinin ilk hali ile yaşanabileceğini kabul eden bir akımdır.
Vehhabilik Ne Zaman Kuruldu?
Arabistan yarım adasında bulunan Uyeyne bölgesinde doğan Muhammed bin Abdulvehhab bölgenin kadısının oğludur. Miladi 1703 yılında doğdu. Tevhid konusunda Mekke’de ve Medine’de bulunan alimlerle münazaralara girdi. Osmanlı tasavvuf kültürüne mensup alimlerle bu konuda anlaşamadı ve Necid’e geri dönmek zorunda kaldı.
Babasının vefat etmesinin ardından şirk konularını ön plana çıkararak bu konuda münazaralara girdi. Dönemin Suud yönetimi bu fikirlerini yayması durumunda yeni siyasi rejimin vehhabilik üzerine kurulacağını söyledi. Bu teklife sıcak bakan Muhammed bin Abdulvehhab gelecekte Suudi Arabistan’ın ve diğer Arap ülkelerinin siyasi rejimi olan Vehhabiliğin oluşumunu sağlayacaktı. Ancak Osmanlı Devleti bu gelişmelere sıcak bakmadı.
Vehhabiliğin Özellikleri
İbn Suud’un Osmanlılara karşı başlattığı direnişin sembolü haline elen Vehhabilik, bedeviler arasında çabuk yayıldı ve kısa sürede Suud hareketinin fikri haline geldi. Mısır kuvvetleri ile çatışan Suud kuvvetleri Arap yarımadasında ciddi bir kaosa neden oldu.
Vehhabiliğin genel özellikleri şu şekildedir:
1- Tevhid ve şirk konusunu ele alır. İslamda tevhidi olmayan ve şirk ameli işleyen kişilerin amelleri boşa gider. Bu nedenle bu önemli konu ön plana çıkmaktadır.
2- Allah-u Teala’nın uluhiyet sıfatı öne çıkmaktadır.
3- Bölgede Osmanlının zayıflaması ve hurafecilerin dini konularda haddi aşmaya başlaması Muhammed bin Abdulvehhab’ın ıslah hareketi başlatmasına neden oldu. Ancak bu hareket siyasi boyut kazandığı zaman amacından sapmaya başladı.
4- Şefaat yetkisi sadece Allah’a aittir. Allah-u Teala istediğine şefaat hakkı verir.
5- Tevhidi esma ve sıfatlar konusunda ehli sünnetin izinden gidilmektedir.
6- Peygamberimizin veya sahabelerin ruhlarından şefaat dilenmek kişiyi şirke götürür.
7- Kabirde namaz kılmak şirktir.
8- Ölmüş kişileri şefaatçi kabul etmek şirktir. Yani tevessül bidattir.
9- Peygamberimizin kabri başında bile şefaat dilenmek şirktir.
10- Şeyh veya başka birilerini aracı yapmak, Mekkeli müşriklerin putları aracı etmesine benzetilmektedir.
11- Şiilerin türbeleri, şii imamları ve kendi imamlarını putlaştırmıştır. Onları aracı edinmiştir. Tasavvuf bu bidat düşüncelerden etkilenmiştir.
12- Kitabütt-Tevhid (Abdulvehhab’ın kitabı) Allah’tan başkası adına kurban kesmenin şirk olduğu, riyanın küçük şirk olduğu, nazarlık ve muskanın şirk olduğu, Allah’tan başkası adına yeminin şirk olduğu anlatılmaktadır. Putlar önünde tanzim, putlaşmış fikirlerin İslam’i fikirlerin önüne geçirilmesi ve haç takma gibi amellerin şirk olduğu anlatılmaktadır.
13- İman mutlaka amele yani yaşantıya yansımalıdır. Kalpteki iman şarttır ancak tek başına yeterli değildir.
14- Felsefe ve kelam ilmi sapmadır.
15- Camilere kubbe yapmak, süslemek ve mezarların üzerine bina yapmak bidattir. Türbelerin kutsanması, türbelere adak adanması, türbenin hürmetine dua edilmesi şirktir.
16- Tütün ve kahve alışkanlık yaptığı için haram kılınmıştır. 18. yüzyılda Arabistan’da kahve sigara tüketimi yapanlar had cezasına çarptırılmıştır.
Kuran ve Sünnette olmayan bütün ameller Vehhabilikte bid’at olarak kabul edilir ve terk edilmesi gereken ameller içerisindedir.