Güncelleme Tarihi:
Güneş, okula başlamanın çocuklar ve aileleri için en heyecanlı dönemlerden olduğunu, özellikle birinci sınıfa başlayacak öğrencilerin yeni çevreyle karşılaşacaklarını söyledi.
Okula başlama sürecinde çocukların başarılı ve mutlu olması, çevresiyle olumlu ilişkiler kurabilmesi için ailelere iki önemli görev düştüğünü, bunların okula hazırlık ve uyumlarının sağlanması olduğunu belirten Güneş, şöyle konuştu:
"Ülkemizde ilk, orta ve liselerde uygulanan eğitim öğretim süresinde bir yılın 9 ayı okulda geçiyor. Bu kadar uzun süren eğitim-öğretim yılı için çocukları okula hazırlama çalışmaları iyi yapılmalı. Bu hazırlık fiziksel ve zihinsel olmak üzere iki aşamada gerçekleştirilmeli. Fiziksel hazırlık okul malzemeleri, kitap ve materyal seçme, giysi hazırlama gibi oluyor. Bunlar evde çocuklarla yapılmalı. Ayrıca okullar açılmadan bir hafta önce uyku düzenini okul saatlerine göre düzenleme, erken kalkma, kahvaltı gibi unsurlara dikkat edilmeli. Yine çocukların görme, işitme ve beden sağlık durumları izlenmeli."
Çocukları okumaya özendirin
Güneş, öğrencilerin dil, zihinsel ve sosyal hazırlıklarına daha fazla önem verilmesi gerektiğini anlatarak çocukları okula zihnen hazırlamak için merak uyandıracak okuma, yazma, matematik gibi etkinliklere de özen gösterilmesinin önemine değindi.
Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aileler, çocuklarına hikaye, masal, fıkra, şiir, şarkı, tekerleme okuyarak okumaya özendirebilir. Bu süreçte çocuklarıyla oturma, kitap tutma, sayfa çevirme, görsel okuma, resim ve şekiller arasındaki farklılık ve benzerlikleri bulma, gördüklerini ve işittiklerini anlatma gibi etkinlikler yapabilirler. Çocukların tanıma, anlama, yorumlama ve anlatma becerilerini geliştirmek için görsel okuma çalışmaları yapılabilir. Üst sınıflara devam eden öğrencileri okula hazırlamak için düzeyine göre kitap okuma, yazma, bir konuda sunum ve resim yapma gibi eğitici etkinlikler gerçekleştirilebilir."
Okul korkusu dikkate alınmalı
Çocukların okula hazırlanması kadar okula uyumunun da büyük önem taşıdığını söyleyen Güneş, "Çocuk, okula başlama sürecinde "okul korkusu" denilen sorunlar veya kaygılar yaşayabilir. Okula gitmek istememe, okula giderken huysuzluk, inatçılık veya ağlama gibi tepkiler verebilir. Aileler, bu tür belirtileri okula uyum güçlüğü nedeniyle ortaya çıkan sorunlar olarak dikkate almalı ve değerlendirmeli. Çünkü bu tür sorun ve kaygılar, çocuğun zihnini, psikolojisini ve okul heyecanını olumsuz etkiler. Hatta öğrenmesini engeller" diye konuştu.
Aşırı kaygı sonucu çocuklarda karın ve baş ağrısı, yorgunluk, saldırganlık, sessizlik, üzüntü gibi belirtiler görülebileceğini aktaran Güneş, böyle durumlarda çocuklarla kaygılarını yenmeleri konusunda konuşulması, yaşadıklarının anlattırılması gerektiğini anlattı.
Güneş, "Bu tür durumlarda bunun normal olduğu söylenmeli, anlattıkları dikkatle dinlenmeli" diyerek, "Böylece kaygılarını daha rahat yönetmeleri sağlanmalı. Öğrencilerin, arkadaşlarına, sınıf ortamına, okula ve öğretmenlerine alışmaları eğitim öğretim açısından büyük önem taşıyor. Bunun için öğrencilere okulun ilk gününden itibaren rahat iletişim kurabilecekleri ortam sunulmalı" siye konuştu.