Uzmanlar bölünmeyi yorumladı

Güncelleme Tarihi:

Uzmanlar bölünmeyi yorumladı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 26, 2018 21:52

Avantaj: Dinamizm sağlar / Dezavantaj: Marka değeri düşer

Haberin Devamı

İSTANBUL, Gazi, Karadeniz Teknik, İnönü’nün de aralarında bulunduğu üniversitelerin bölünmesiyle ilgili tasarının tartışmaları sürüyor. Önceki gün Meclis Milli Eğitim Komisyonu’ndan geçen tasarıdaki değişikliklerle bölünecek üniversite sayısı 13’e çıkarılarak, Anadolu, Süleyman Demirel ve Afyon Kocatepe üniversiteleri de eklendi. Daha önce İstanbul Üniversitesi’nin (İÜ) bölünmesiyle kurulacak yeni üniversiteye İbn-i Sina denmesinden vazgeçilerek, İstanbul Üniversitesi (Cerrahpaşa) oldu. Ancak akademisyen ve öğrencilerin tepkisi hâlâ sürüyor. Eğitim uzmanları, bölünmenin hem avantaj hem de dezavantajları olduğunu belirtiyor. Uzmanlara göre, bu uygulama ‘hantallaşan’ üniversitelere dinamizm katabilir, ancak altyapı ve nitelikli akademisyen ihtiyacı artabilir. Ayrıca ilk etapta İstanbul gibi üniversiteler dünya sıralamalarında sıra kayıplarıyla karşı karşıya kalabilir.

Haberin Devamı

AVANTAJLAR
DİNAMİZM KATAR: İstanbul gibi öğrenci sayısı 100 binlerde olan üniversitelerin bölünmesi, kurumlara dinamizm getirebilir. Böylelikle hem üniversitelerin yönetimi kolaylaşır, hem de kaynakların daha verimli kulanılma şansı artar.

YENİ ÜNİVERSİTELER DOĞAR: Yerine oturmuş bir sistemi olan üniversite bölündüğünde, çok harcama yapılmasına gerek kalmadan ve yeni öğretim üyelerinin yetişmesini beklemeden üniversite sayısının artışı sağlanabilir.

BELLİ ALANLARDA UZMANLAŞMA ŞANSI: Bölünen üniversiteden meydana gelen yeni yükseköğretim kurumları, birbirine yakın alanlardan oluşan fakülteleri barındırıyorsa, belli alanlarda performansın yükselme şansı artar. Yeni kurumlar, misyon farklılaşmasıyla çok daha hızlı kararlar alarak, bunları hayata geçirebilir.

NİTELİK ODAKLI BÜYÜME: Dünya sıralamalarında ilk 10’daki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve California Teknoloji Enstitüsü (Caltech) gibi kurumların öğrenci sayısının 15 bini aşmadığı düşünüldüğünde, Türkiye’deki dev üniversitelerin daha az öğrenciye sahip kurumlara ayrılması nitelik odaklı bir performans artışının kapısını aralayabilir.

DEZAVANTAJLAR
YÖNETİM KONUSUNDA KAFA KARIŞIKLIĞI DOĞABİLİR: Türkiye’de devlet üniversiteleri, kendi kaynaklarını yaratma konusunda ABD ve İngiltere’deki lider üniversitelerle karşılaştırıldığında zayıf. İstanbul gibi bir üniversitenin bölünmesi, yeni oluşacak kurumların kaynaklarının nasıl yönetileceği konusunda soru işaretleri doğurabilir. Bu kafa karışıklığıysa, üniversitelerin bazı alanlarda kan kaybı yaşamasına neden olur.

Haberin Devamı

ALTYAPI İHTİYACI ARTAR: Yeni oluşan kurumlarda, bölünme sonrasında laboratuvar, araştırma merkezi, derslik, materyal gibi altyapı eksiklikleri ortaya çıkabilir. Ortak kullanılan fiziki imkânların dağıtımında, yeni kurulan üniversiteler arasında, verimli bir işbirliği sağlanmazsa ciddi sıkıntılar doğabilir.

NİTEKLİ REKTÖR VE AKADEMİSYEN SIKINTISI: Nitelikli akademik personel ve yönetici ihtiyacı artabilir. Bazı programlarda yaşanabilecek bu durum, kurumların hem eğitim kalitesini hem de saygınlığını zedeleyebilir. Öğrenciler, bazı derslerin açılmasında ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabilir.

DÜNYA SIRALAMALARINDA GERİLEME RİSKİ: Dünya sıralamaları ve üniversitelerin uluslararası görünümlerinde, üretken akademisyenlerin dağılması nedeniyle geriye gidilebilir. Örneğin, İÜ’deki yüksek atıfa sahip, üretken akademisyenler yeni kurumlara dağılırsa ilk etapta bu tablonun ortaya çıkması muhtemel görünüyor.

Haberin Devamı

MARKA DEĞERİ KAYBI: Türkiye’nin İstanbul ve Gazi gibi bilinen üniversitelerinin bölünmesi, marka değeri ve uluslararası bilinirliği olumsuz etkileyebilir.

İÜ’NÜN ESKİ REKTÖRLERİ TEPKİLİ
Prof. Dr. Mesut Parlak (2005-2009 Rektörü): Üniversite bölünerek büyümez, bütünlüğü korurken iyileştirilmeli. “İÜ’yü neden parçalıyorsunuz?” sorusunun cevabını bilmiyoruz. İnsanları başka yere aktarmak, moral ve motivasyonu bozacaktır. Üniversiteleri bölmeye çalışıyorsunuz ama ne kamuoyunda ne de üniversite senatosunda, yönetim kurulunda konuşuyorsunuz. Bu, fabrika özelleştirilmesi değil. 1933 reformuyla kurulmuş bir üniversiteden söz ediyoruz.

Prof. Dr. Yunus Söylet (2009-2015 Rektörü): İÜ’nün marka değeri uluslararası platformda da yüksek. Hassas davranılmalı. Akademi niçin bölündüğünü bilmiyor. İkili görüşmelerle tasarı değişti ve fakülteler arası düşmanlık tohumları ekilmiş oldu. Kurumsal aidiyet, kimlik zedeleniyor. İÜ-1, İÜ-2 olsaydı daha iyiydi. (Gönül KOCA)

Haberin Devamı

KONTENJANIN YÜZDE 25’İ BOŞ
YÖK Başkan Vekili Safa Kapıcıoğlu, üniversitelerin bölünmesiyle ‘araştırma ve bölgesel kalkınma’ odaklı yeni yönelimi uygulamak istediklerini söyleyerek, boş kontenjanla ilgili şu bilgileri verdi: “2017 için lisansta doluluk oranımız yüze 80.6; ön lisansta yüzde 68.8 olmuş. Toplamda doluluk oranımız yüzde 74.6. Daha ziyade meslek yüksekokullarında bu 300 bin boş kalan kontenjan yüzde 60 civarında. Üniversitelerimizin meslek yüksekokullarının yeni kurulacak üniversitelere aktarılmasıyla belli alanlarda yoğunlaşması ve buna yönelik tedbirler alınması, aynı zamanda yine YÖK bünyesinde kurulan meslek yüksekokulları çalışma grubunun da katkılarıyla bu olumsuzluklar giderilecek.” (Bülent SARIOĞLU/ANKARA)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!