Güncelleme Tarihi:
Pandeminin dünyaya yayıldığı ilk günlerden itibaren neredeyse bütün ülkelerde tüm kademelerdeki okulların kapatılmasıyla, eğitimin uzaktan yönlendirildiği ve öğrencilerin evlerinden katıldıkları derslerle farklı bir okul deneyimi yaşanmaya başlandı. Virüsün yayılmasının istenilen düzeyde yavaşlamaması nedeniyle de okulların açılması farklı tarihlere ertelendi. Bazı eğitim kurumlarında başlatılan yüz yüze eğitim ise ciddi hijyen önlemleri ve sosyal mesafe kurallarını gerekli kıldı. Bu sürecin eğitimi olumlu ya da olumsuz olarak nasıl etkilediğinin tartışıldığı, yeni uygulamaların, sistemlerin gündeme geldiği bir döneme girmiş olduk. Tüm alanlarda olduğu gibi müzik eğitiminde de farklı uygulamalar görülmeye başlandı.
PRATİK YÖNTEMLER ÜZERİNDE ÇALIŞILIYOR
Öğrencinin sesini kullanmayı öğrendiği, nefes ve solunum kontrolünü besleyen, çalgı çalarak da kas gelişimine katkısı olan bir eğitim tipini tanımlayan müzik eğitiminin uzaktan yönlendirilmesi çeşitli güçlükleri de beraberinde getirir. Karşılıklı etkileşimin yoğun olduğu sanat dallarından biri olan müziğin, yeni yöntemlerle online/uzaktan eğitime dahil edilmesi, daha önceden yapılandırılmış müfredatın bir şekilde karşılanmasını sağlamakla birlikte, bazı yetersizlikler de ortaya koyar. Bu anlamda örgün eğitimden, konservatuvar eğitimine hatta özel müzik derslerine kadar, farklı düzeylerde en etkin olabilecek pratik yöntemler üzerinde çalışılıyor. Uzaktan eğitimde, öğrencilerin geçmesi gereken genel sınavlara odaklanılarak ağırlıklı alanların belirlenmesi, sanat/müzik eğitiminin öneminin atlanması/göz ardı edilmesiyle sonuçlanmamalı.
MÜZİK EĞİTİMİ ÇOCUKLARIN ZEKA GELİŞİMİNE DE KATKI SAĞLIYOR
Estetik ve entellektüel eğitimin önemli bir parçası olan müziğin, özellikle grup halinde yapılan koro/orkestra gibi etkinliklerle, sesini kullanma ve denetleme becerisi geliştireceği açık. Bu anlamda öğrencinin kazanacağı uyum becerisi ve disiplin de ayrı bir öneme sahip. Müzik eğitiminin çocukların adaptasyon ve özgüven gibi kişisel özelliklerini ve zeka gelişimine de katkısı olduğu bilinen bir olgu. Konuşma dilinde ve müzik dilinde benzer bir şekilde ortaya çıkan bilişsel süreçler de hem söylem hem de anlam düzeyinde öğrencinin algısal gelişimini destekler. Bu yönde yapılan bilimsel araştırmalarda da çok ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Bunların yanı sıra iletişim becerisi üzerinde de pozitif sonuçları var. Bütün bu özellikleriyle müzik eğitimi, sadece motor gelişimi destekleyen, bir enstrüman/çalgı çalmanın ötesine geçen, farklı işlevlere sahip, etkili bir eğitim aracı olarak vazgeçilmemesi gereken, çok özel bir alanı işaret eder. Öğrencilerin grup olarak yaptıkları müzik etkinliklerinin sosyalleşmeleri üzerinde de etkisi büyüktür. Ancak uzaktan eğitimde öğrencilerin bir araya gelememeleri ve online uygulamalardaki senkron problemleri, müziğin bu birleştirici gücünü büyük oranda sekteye uğratır. Bu sorunun kısa sürede aşılması oldukça güç görünüyor.
Örgün eğitimde öğrencinin belirlenmiş müfredata ek olarak müzik dinleme becerisini geliştirmesi öncelikli olarak üzerinde durulması gereken bir konu. Müziği yaşamının bir parçası haline getirmek; düşünsel bir etkinlik olarak müziği kavramak, estetik bir değer yargısı oluşturabilmek için en başta doğru dinleme deneyimini öğrencilere kazandırmak gelir. Bu yönde topluca yapılan müzik derslerinden uzak kalan öğrencilere, edebiyat derslerinde yaptıkları gibi kitap okuma, anlama ve özet çıkarma ödevlerine benzer bir müzik dinleme pratiği çalıştırılabilir. Müzik eğitimcilerinin oluşturacağı müzik dinleme listeleriyle, öğrencilerin bu müziklerle nasıl etkileşim kurduklarını denetlemenin önemli bir kazanım sağlanacağı kesin. Öğrencilerin müzik eğitimi kapsamında dinleyeceği eserleri seçerken sadece didaktik olmanın ötesinde onların ilgi duyacağı farklı türleri, farklı kültürlerin müziklerini tanıyacakları bir seçki yapılması da etkili olacaktır. Müzik eğitmenlerinin yanı sıra uzaktan eğitim döneminde ailelere de önemli görevler düşüyor. Aile ortamının eğitimde her zaman büyük önemi vardır ancak bu günlerde biraz daha farklı bir özenle, öğrencilere ev ortamı içinde düzgün ve disiplinli bir ortam yaratılabilmesi gerekiyor. Müzik özelinde de aile bireylerinin özveriyle öğrencilerin çalışmalarını desteklemesi, hatta onlarla beraber katılımcı yönde aktiviteler yapması, bu olağanüstü dönemin olumsuz koşullarını olumluya çevirmede etkin olacaktır.
PROF. DR. KIVILCIM YILDIZ KİMDİR?
İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda başladığı müzik eğitimine Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda devam etti. Lisansüstü çalışmalarını İngiltere’de King’s College Londra Üniversitesi’nde tamamladı ve 2000 yılında Müzikte Master derecesi almaya hak kazandı. 2002 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde başladığı doktora programını 2006’da tamamladı. “Kültürel Tarih Işığında Çoksesli Batı Müziği” adlı müzik tarihi kitabı Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı. Mart 2020 tarihinden bu yana Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Müdürlüğü ve Müzikoloji Bölüm Başkanlığı görevlerine devam etmektedir. Bu ay Topos yayınlarından “Aydınlanmanın Müziği; Klasik Dönem ve Ustaları” başlıklı kitabı yayınlanmıştır.