Güncelleme Tarihi:
Asilzade Marquis d’Hervey, 19’uncu yüzyılda rüyaları üzerinde geliştirdiği çalışmalarda belli kokular, sesler ve tatlarla hatıraların geri getirilebileceğini gördü. ‘Rüyalar ve Onlara Nasıl Rehberlik Edebiliriz’ adlı kitabında deneylerini anlatan Marquis; araştırmaları için çalışanlarından da yardım aldı. Her ne kadar Marquis’in çalışmaları daha çok hoş ve bazen şehvetli anıları geri getirmekle ilgili olsa da günümüzdeki çalışmalar bu tekniği diğer alanlarda da kullanabileceğimizi gösteriyor.
Tubingen Üniversitesi’nden Susanne Diekelmann, gönüllülerden Konsantrasyon Oyunu’nun bir benzerini oynamalarını isteyerek kokunun öğrenmedeki önemini inceledi. Yatmadan önce gönüllülerden belli bir model öğrenmelerini isteyen Diekelmann, bazılarına gizli olarak bir koku koklattı. Bu kişilerin beyin taramalarında kortikal bölge–hipokampus ilişkisinin kontrol grubuna göre yüzde 23 daha güçlü olduğu bulundu. Bu, araştırma grubunun hafızasının kokular tarafından güçlendiği anlamına geliyor. Fakat öğrenmeyi etkileyen duyular Marquis’in de belirttiği gibi sadece koku değil. Nature Neuroscience’da yayımlanan makaleye göre, uykuda hafif melodili müzik dinlemek Guitar Hero gibi oyunlardaki başarıyı artırıyor. Zürih Üniversitesi’nin araştırmasına göre aynı sistem Hollandaca öğrenmede de etkili.
Teknolojik gelişmeler yardımcı olabilir
Yakın gelecekte teknoloji, beynin uyku ritmini geliştirmeye yardımcı olabilir. Ana fikir, hafıza güçlendirme düşük dalgalı elektrik aktivitesinde gerçekleştiğinden, kişiyi uyandırmadan bu dalgaları daha etkili kılabilmek. Tubingen Üniversitesi’nden Jan Born, bu alandaki çalışmalarıyla tanınıyor. Kulaklık ve elektrotlardan oluşan bir setle müzik dinleten Born, bunun düşük dalgalı uykuyu derinleştirdiğini ve doğal bir ritim oluşturduğunu belirtiyor. Ayrıca Born’un bir diğer çalışmasında, kafatasına simülasyon cihazıyla verilen elektrik akımının sözel hafızayı güçlendirdiği görüldü. İsrail Technion Teknoloji Enstitüsü görevlisi Miriam Reiner’ın çözümü size daha ilgi çekici gelebilir. Reiner, kişinin nörolojik aktivitelerini uyanıkken kontrol edebilmesini hedefliyor. Deney, bilgisayar oyununda düşünceyle arabayı hareket ettirmek gibi aktiviteler içeriyor. Sonrasında gönüllülerden piyano gibi kompleks parmak oynatma sekanslarını öğrenmelerini isteyen Reiner, bununla nörolojik çalışmanın bıraktığı etkiyi gözlemliyor. Çalışmanın sonucunda araştırma grubunun yüzde 10 daha iyi olduğu görülüyor. Reiner, uyumaksızın uykunun faydalarından yararlanabileceğimizi kanıtlıyor.
Bilinmeyen Gelecek bize ne vaat ediyor?
Bahsedilen teknikleri günlük hayatta görmemiz için biraz beklememiz gerekiyor. Araştırmalar yapay ortamda gerçekleştirildiğinden, bu uygulamaların gerçek etkisini görebilmek güç. Diekelmann, bu ürünlerin yan etkilerinin bilinmediğini vurguluyor. Yani bu uygulamalar bir hatırayı/bilgiyi güçlendirirken, diğer hatıralara zarar verip vermediği bilinmiyor. Diekelmann, bu tarz uygulamaların gelecekte beyin yıkamalara yol açmayacağını düşünüyor ancak uykunun en savunmasız durumumuz olduğunun da altını çiziyor. Bahsedilen araştırmada kullanılan simülasyon cihazının belirli formları satışta. Bunun dışında akıllı telefonlarla çalışan EEG aletleri mevcut. Her ne kadar genel satışa sunulan ürünlerin başarısı belirsiz olsa da araştırmacılar, gelecekte bu tarz ürünlerin etkili bir şekilde kullanılabileceğine inanıyor. Kim bilir, belki yakın gelecekte kahve ve enerji içecekleri tarih olur!