Güncelleme Tarihi:
Gönüllüler, projelere bir iki kere katılıp daha sonrasında da maddi destek vererek projeye devam etmek istediklerini, zamanlarının olmadığını veya başka önceliklerinin olduğunu dile getiriyorlar. CAF Dünya Bağışçılık Endeksi 2012 verilerine göre; Türkiye’de bağışçılık oranı yüzde 10, gönüllülük oranı ise yüzde 4. Buna göre Türkiye gönüllülük sıralamasında 146 ülke içinde 137’nci sırada yer alıyor. Yani Türk halkı aktif projede yer almaktansa para bağışı yaparak uzaktan destek vermeyi tercih ediyor, çünkü birçok gönüllü adayı sivil toplum ve sosyal sorumluluk projeleri alanında yeterli bilince sahip değil.
Bu sonuçlardan sonra eğitimciler ve sivil toplumcular kolları sıvadı. Küçük yaştan itibaren gönüllülük bilincinin verilmediğini bu yüzden de insanların yaşları ilerledikçe “gönüllü olmayı” ömür boyu sorumlu olması gereken bir bilinç olarak benimsemediğini ortaya çıkardılar. Bunun üzerine birçok kurum, gönüllülük sorumluluğunu ve bilincini çocuklara aşılamak için çeşitli çalışmalar yapmaya başladı. Sosyal sorumluluk projelerinin ders sıralarına taşınması çalışmalar arasından en başarılı olanı diyebiliriz. Geleceğe yatırım yapmak isteyen birçok özel okul, anaokulundan itibaren çocukları sosyal sorumluluk projeleriyle buluşturuyor ve onların bu projelerle hem eğlenmesini hem öğrenmesini sağlayarak gönüllülüğü öğrencilere oyunlaştırarak tanıtıyor.
Matematik kadar sosyal sorumluluk dersi alıyorlar
Öğrenciler anaokulundan üniversite sıralarına, bir matematik dersi kadar sosyal sorumluluk alanında teori ve uygulama dersleri görüyor. Bu sayede hem yaşadığı toplumu daha yakından tanıma fırsatı elde ederken, hem de kendi motor becerilerini de geliştiriyorlar. Kendi sosyal sorumluluk projelerini okul sıralarında hayata geçiren öğrenciler; organizasyon, iletişim, etkili sunum yapma, topluluk önünde konuşma, farkındalıklara saygı, özgüven vb. gibi birçok becerisini geliştirme imkânı elde ediyor. Öğrenci hayata geçirdiği veya katıldığı bir projeyle toplumsal olaylara çözüm üreten aktif bir vatandaş olma özelliğini de kazanmış oluyor.
Sosyal sorumluluk projeleri, bireyin kişisel gelişimine destek olurken aynı zamanda eğitim hayatı ve akademik performansına da oldukça katkı sağlıyor. Dünyadaki birçok üniversite akademik performansın yanı sıra öğrencilerin toplum için yaptıkları çalışmaları da değerlendiriyor. 2014’ten bu yana birçok lise öğrencisi yaptığı sosyal sorumluluk projeleriyle dünyanın en iyi üniversitelerinden kabul aldı.
Sadece yurtdışında değil, artık bu modeli yurtiçindeki bazı üniversiteler de benimsedi. Bahçeşehir Üniversitesi, Apply BAU programıyla öğrenciler başvuru sistemiyle değerlendiriliyor. Bu değerlendirmenin en önemli noktalarından biri de öğrencinin katıldığı ve hayata geçirdiği sosyal sorumluluk projeleri… Yani öğrenci üniversiteden yüzde 100 bursu, yaptığı bir projeyle de alabilir. Bu örneklerle aslında proje bazlı değişen eğitim sistemine de tanık oluyoruz. Önceden bu tarz projelerin değerlendirmede bir değeri yokken, artık öğrenci sosyal sorumluluk projeleri sayesinde eğitim hayatında fark yaratabiliyor ve aynı zamanda girişimci ruhunu da projelerle güçlendirmiş oluyor.
Akademik performansı da arttırıyor
Bu alandaki bir diğer sektör ise sosyal sorumluluk danışmanlığı veren şirketler. Sivil toplum alanında uzmanlaşan profesyonel gönüllüler hazırladıkları müfredatlar üzerinden eğitim kurumlarına ve öğrencilere sosyal sorumluluk proje danışmanlığı veriyor. Öğrenciler bu danışmanlık kapsamında birçok alanda proje üretip hayata geçirirken, uzmanlar tarafından yönlendiriliyor. Son dönemlerde velilerin, eğitim kurumlarının ve öğrencilerin en çok tercih ettiği danışmanlık modellerinden birisi çünkü, öğrenci katıldığı projelerle derste öğrendiği bilgileri gözlemleyerek pekiştirdiği için akademik performansına da otomatikman katkı sağlamış oluyor.
Sosyal sorumluluk projeleri eğitimde sadece öğrencilere değil eğitim kurumlarına da oldukça katkı sağlıyor. Okullar geleceğe bilinçli gönüllüler yetiştirirken, bu projeleri eğitim metotlarıyla birleştirerek, eğitim kalitelerini de arttırmış oluyorlar. Son zamanlarda en çok tercih edilen eğitim ve sosyal sorumluluk metotlarından bir tanesi “service learning” yani toplumsal öğrenme. Öğrenci bu metot sayesinde derste matematikte öğrendiği bir konuyu toplumsal sorunu çözmek için nasıl kullanabileceğini öğreniyor. Yani STEM’in sivil toplum için uyarlanmış hali de diyebiliriz. Böylece öğrenci projesini hayata geçirmek ve başkalarına faydalı olabilmek için farklı disiplinleri bir arada kullanmayı ve harmanlamayı da yine sosyal sorumluluk projeleriyle öğreniyor.
İş başvurusunda da fark yaratıyorlar
Bu projelere zaman ayıran öğrenciler sadece üniversitede değil, iş başvurularında da fark yaratıyor ve diğer adaylardan bir adım öne geçme şansı elde ediyor. Sosyal sorumluluk projeleriyle öğrenciler saha çalışmaları yaparak toplumu daha yakından gözlemlerken; kermes, kitlesel fonlama, sosyal girişimcilik ile bütçe yönetimini öğrenirken; gönüllü değişimi programlarıyla da dünyadaki diğer gönüllüleri tanıma imkânı elde ediyorlar.
Sosyal sorumluluk projeleri sadece öğrencilere değil eğitim kurumlarıyla birlikte topluma da katma değer sağlıyor. Tüm bu çalışmaların içinde bulunan ve bu projeleri organize eden öğrenciler, yaşıtlarına da rol model olarak onların da projelere katılmasını sağlıyor ve böylece aktif gönüllülük oranı her geçen gün artıyor. Sosyal sorumluluk projelerinin okul sıralarına taşınmasıyla birlikte gönüllülük algısı yüksek bireyler yetişiyor.
Yaz tatili bitmeden, öğrencilerin yapacaklar listesinde sosyal sorumluluk projesine katılmak olmalı, unutmayalım “Dünyadan Biz Sorumluyuz .”