Üniversiteye böyle girilir

Güncelleme Tarihi:

Üniversiteye böyle girilir
Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 2007 13:21

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kurulduğu günden bu yana belli çevrelerin hedefi olmaktan hiç kurtulamadı.

Haberin Devamı

Kimisi, kılık-kıyafet yönetmeliğini eksiksiz uyguladığı, yani üniversitede türbana izin vermediği için, kimisi “demokratlık” adına YÖK’e karşıdır. Türkiye’de en çok “dövülen” en çok örselenen YÖK, seçim döneminde yine ön plana çıkarılıyor. Başbakan seçim meydanlarında YÖK’ü “hizaya getireceklerini” söylüyor. Tıpkı  “milli görüş”ün ağa babasının “rektörler, türbanlı öğrencilerin karşısında esas duruşa geçecek” dediği gibi… Seçim meydanlarında üniversiteye giriş sistemiyle ilgili değerlendirmeler de yapılıyor. Tabii ki yapılmalı, ama onun yerini alacak sistemi doğru koymanız gerekir.

Şimdi bir “atma bolluğu” yaşanıyor. Öğrenci Seçme Sınavı’nı (ÖSS) kaldıracaklarmış. Kaldırınca yerine kaç sınav getireceğini de açıkla. Yani sınavsız bu işin olmayacağını da, sınava hazırlanan öğrencilere şimdiden duyur. Ama öyle yapılmıyor. “kaldıracağız” deniliyor… İşte onu kısa vadede yapmanız hiç ama hiç mümkün gözükmüyor.

Haberin Devamı

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı Türkiye’nin en güvenilir, politikanın girmediği, torpilin işlemediği bir kuruluş. Köklü geleneğe sahip, çalışanlar da bunun gururu içinde. Onların da sınava çocukları, yakınları giriyor. Onlar da her anne, baba gibi heyecan duyuyor. Onlar da mevcut sistemin yerine daha iyi bir sistem bulunmasını, öğrencilerin daha az gerilimli olmasını diliyor.

Siyasi Partilerin yetkilileri “sınavsız üniversite” denilince, hemen herkesin doğrudan bir fakülte ya da yüksek okula yerleşeceği akla geliyor. Acaba durum öyle mi? ÖSYM Başkanı Prof.Dr. Ünal Yarımağan "Neredeyse 40 yıldır uygulanan bu sistem değiştirilmeli. Ancak bunun için büyük yatırımlara, kontenjan artırımlarına ihtiyaç var. Aday sayısındaki artış, kontenjanların çok ilerisinde" diyor.

ÖNCE ÖSYM BAŞKANINI DİNLEYELİM
ÖSYM Başkanı, Prof.Dr. Ünal Yarımağan, siyasetçilerin ÖSS’nin kaldırılacağına ilişkin açıklamalarına acı acı gülüyor. ÖSS sistemini en iyi bilen ve uygulayan,  siyasilerin vaatlerini dinleyen bir bilim adamı olarak Ünal Yarımağan’a “siz ne diyorsunuz?” diye soruyorum. İşte onun anlatıkları:

Haberin Devamı

SLOGANLA OLMAZ:  Son dönemlerde hemen her siyasi parti, ÖSS'nin kaldırılacağını belirtiyor. Hepimizin şikayetçi olduğu sistemin değiştirilebilmesi gerekiyor. Ancak bunun gerçekleştirilebilmesi için ilköğretimden üniversiteye kadar büyük bir eğitim projesinin hazırlanmasına ihtiyaç var. Bu kapsamda üniversiteye giriş sistemi de yer almalı. Yükseköğretimde kapasite yaratmadan, giriş sisteminde değişiklik yapılması sorunu çözmez. Yani, 'ÖSS kaldırılacak' diye slogan biçiminde bu değişiklik olmaz. Türkiye’nin ihtiylacına, mevcut üniversiteler ve kapasiteler yetmiyor.
KONTENJANLAR ARTMIYOR:Yükseköğretim kontenjanlarına baktığımızda 1997’den 2002’ye kadar yılda ortalama 13,5 artış olmuş. Bu artış da daha çok 2 yıllık meslek yüksekokullarıyla sağlanmış. Yani 5 yılda 5 yılda 65 bin yeni kontenjan artışı gerçekleşmiş. 1997’de 237 bin kontenjan varken, 2002'de 396 bine çıkarılabilmiş. 2002'de 396 bin olan kontenjanı, 2007 yılında ancak 425 bine çıkarılabildi. Yani neredeyse kontenjanlar sabit kaldı.

Haberin Devamı

5 YILDA 29 BİN ARTIŞ: Sınava katılmak için son sınıf öğrencilerinden 2002 yılında 507 bin aday başvururken, bu yıl başvuran ise en az 720 bin. Sadece son sınıf öğrencilerinin artışı 507 binden720 bine çıkmış. Yani yaklaşık 200 bin artış olurken, aynı dönemde üniverstelerde ki kontenjan artışı 396 binden 425 bine çıkarılabilmiş. Toplam 29 bin artış olabilmiş.

BOY SIRASINA GÖRE:  Durum böyleyken, varsayalım ÖSS kaldırıldı. Bu yıl son sınıfta olan 800 bin öğrenciden 720 bini mezun olsa, eski mezunları bir kenara bıraksak bile 300 bin civarında öğrenci yine açıkta kalacak demektir. İster kura çekin, ister boy sırasına göre, öğretmenin tavsiyesine göre yapın, sonunda adayların yarısına yine yer yok.

Haberin Devamı

"KONTENJANI ARTIRIRIM" DEMİYOR: Öyle bir hava estiriliyor ki, ÖSS kaldırılınca herkes istediği yere gidecekmiş gibi anlıyor. Bu mümkün değil. Böyle bir önerinin yapılabilmesi için bunun arkasında büyük bir bilim adamı grubunun birkaç yıllık  çalışması, projesi olması gerekir. Evet, üniversitelerin kontenjanları çok az. Buna çözüm bulunsun. Ancak, siyasetçiler, tüm olanaklar zorlanarak kontenjan 425 bin olarak belirlendi. Ancak, ÖSS'yi kaldıracağını belirten siyasetçiler, 425 bin olan kontenjanı örneğin 600 bine nasıl çıkarılabileceğini söylemiyor. Halkımız da araştırmıyor.

BİR KİŞİ BİLE ARTIRMADI:  Ülkemizde yeni üniversiteler açıldı deniliyor. Ancak, yeni üniversite açılmadı, mevcut olan üniversiteler bölündü. Son iki yılda açılan üniversiteler, bir kişi bile  oe kontenjanı artıramadılar. Fakülte kurulduğunda bazen 3-5 yıl sonra öğrenci alınıyor. Öğretim üyesi olmayan fakülte olur mu? Kağıt üzerinde fakülte kuruldu denilmekle bir şey olmuyor. Öğretim üyesine müthiş ihtiyaç var.  Bunun için en az 5 yıllık planlar yapılması, ulusal projeler  geliştirilmeli.

Haberin Devamı

DEĞİŞİKLİK YOK;Sistemde gelecek yıl da önemli bir değişiklik yok. YÖK’ün gündeminde de de radikal bir değişiklik bulunmuyor. Şu bir gerçek ki bu sistem artık yetersiz geliyor. Türkiye bu sisteme tepki gösteriyor. Üniversiteleri bölerek kontenjan artışı olacağını kimse beklemesin.

OLMUYOR: Sistemde köklü değişiklik için radikal değişikliğe gidilmeli. Tek sınavla bu iş olmuyor. Toplumu ve eğitimi olumsuz yönte etkiliyor. Sloganla değil, alternatif bulunabilmesi için çok ciddi projeler üretilmesi ve bunun da kaynaklarının bulunmasına ihtiyaç var."

Büyük sınavın sonuçları bu ay  açıklanacak. 1 milyon 600 bin adaydan ancak 425 bini bir fakülte ya da yüksekokula girebilecek. Ya diğerleri? Onlar bir sonraki yıl şanslarını yine deneyecekler. Aslında bekleyenlerin biraz daha şansları yüksek. Liselerde öğrenim 4 yıla çıktığı için gelecek yıl liseler mezun vermeyecek, o yüzden gelecek yıl hep sınava kazanamayanlara üniversite kapısı açık olacak…

YÖK BAŞKANI ERDOĞAN TEZİÇ ANLATIYOR
Kendisine büyük haksızlık yapılan isimlerden birisi de YÖK Başkanı Prof.Dr. Erdoğan Teziç. Hem öyle bir haksızlık yaphılıyor ki, yıllar önce Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili tezleri, Cumhurbaşkanlığı seçimine yön verdi. O yüzden, AKP, Cumhurbaşkanı seçemenin sorumlularından birisi olarak Erdoğan Teziç’i de görüyor. O yüzden, seçim meydanlarında Teziç hep hedef oluyor.

Bizim bildiğimiz Teziç, bunlara aldırmaz. Ama, AKP’lilerin bu tavırları, onu ömür boyu korumalı dolaşmaya mahkum etmiş durumda. Bir kez suikast girişiminden kurtulan Teziç, görev süresinin dolacağı Kasım ayına kadar  doğrularını söylemeye devam edecek…Bakarsınız, “erken bir ayrılık” da gelebilir.

Teziç, yalnız Başbakan’ın değil, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün de hedefindeki bir isim. Türbanlı olarak diploma törenine katılınmaması gerektiğini bile bile Bakanın kızı Bilkent Üniversitesi’ndeki diploma törenine türbanlı katılıyor. YÖK, üniversite hakkında soruşturma açtırınca da, bakan YÖK’e veryansın ediyor…

YÖK’ü kaldırnacakları, ÖSS’ye kaldıracaklarını söyleyenlerin “husumetle” hareket ettiklerini biliyoruz. Teziç’le konuşurken o da bu konuya şöyle değiniyor:

“YÖK'ü, ÖSS'yi yok etmek, kaldırmak gibi ifadelerle ortaya çıkmak doğru değildir. Husumet temelinde düşünce olmaz. Çünkü düşünce ya da akıl zenginliğinde görüşler ortaya konulursa bundan biz de yararlanırız. Seçim öncesi bu tür açıklamalar hangi çevreden gelirse gelsin inandırıcı bulmuyorum. İnandırıcılık düşünce, akıl zemininde oluşur.  Öfkeyle zaten eleştiri olmaz" diyor.

Prof.Dr. Erdoğan Teziç, AKP’nin “üniversite açtım oyunu”, açılan üniversitelerin gerçek durumunu da anlatıyor. Hocayı dinliyorum:

OKUSUNLAR: Uzun bir çalışmanın ürünü olan Stratejik raporumuzu siyasi parti yetkililerinin ciddi bir biçimde okumalarını öneriyorum. Mevcut durumu koruyalım anlayışıyla değil, nelerin değişmesi gerektiğini de ortaya koyduk. Hiç bir siyasi partiden görüş gelmemesi bizi hayal kırıklığına uğrattı. ÖSS'yi kaldıracaklarını söylüyorlar. Şu andan itibaren sınava katılacakların motivasyonlarını bozuyorlar. Adaylar 'nasıl olsa değişecekmiş' deyip fazla çalışmaya ihtiyaç bile duymazlar. Partiler, görüşlerini ortaya koymasını isterim. Ancak, bu böyle olmaz.

ŞAPKA KONUYOR: Kontenjanlar sınırlı. Liselerden giderek artan sayıda öğrenci mezun oluyor. Yeni üniversiteler açılıyor ama kontenjanlar değişmiyor. Çünkü yeni üniversite aslında açılmıyor. Üniversiteler bölünüyor, yeni bir şapka konuyor kafalarına. Kontenjanlar aynı kalıyor.

ÖFKEYLE GELENLERE SORUYORUM: Öğretim üyesi yetiştirilmesi için çok gayret gösteriyoruz. Benim göreve geldiğimden bu yana geçen 4 yıllık dönemde ciddi kısıtlamalar yapıldı. Hesapladım, en az 8 ile 10 bin yardımcı doçente ulaşmış olurduk. Bundan mahrum kaldık. Bunun sorumluluğu kime ait? 'Ben mi yetiştireceğim' diye üzerimize öfkeyle gelenlere soruyorum. 4 yıldır mahrum ettiğiniz kadrolar kime yaradı? Kadro istiyoruz vermiyorlar, yardımücı doçentlerin 1.100 YTL olan maaşlarının artırılmasını istiyoruz artırmıyorlar. Onlar da piyasaya kaçıyor. Hem kaçmasının zeminini hazırlıyorsun, hem yeni üniversite açmayıp 'açtım' diye mevcudu koruyorsun.

İTİRAF ETSİN: Başbakan, üniversite açtığını söylerken, bunun seçim yatırımı olduğunu da itiraf etmeli. En az 8 bin öğretim üyesi yetiştirilmesi için kadro vermediğini de belirtmeli. Biz bunları söyleyinçce, Milli Eğitim Bakanı çıkıp şu kadar kadro verdik diyecektir. Verilen idari kadrolardır. Samimi olsunlar, masaya yatırdıkları önerileri, bizim söylediklerimizin neredesi yanlış, neresi eksik diye tartışsınlar.
ÖSS KALKARSA KAN-REVAN OLUR
Şu günlerde ÖSS'nin kaldırılacağı söyleniyor. Şunu söyleyeyim: kontenjan sınırlı olduğu için, ÖSS'yi kaldırırsanız bu kez adına 'yetenek sınavı' dersiniz. Yani sınav yine yapılır. Bu sınavlardan vazgeçmek ne fiilen, ne de hukuken mümkün. Mevcut tablo içinde herkesi bir yere yerleştirmek mümkün olmadığı sürece devam edecektir. Bu sınavı böyle ulu orta, seçim öncesi konuşmak doğru değil. ÖSS kalkar, üniversiteye girişte torpil dönemi başlarsa ülke kan revan içinde kalır. Biz hazırladığımız Stratejik Raporla projelerimizi ortaya koyduk. Orada sınav sistemi de dahil her şey yer alıyor.

2 KONUDA DÜĞÜMLENİYOR: Ne yaparsak yapalım, belli çevreler her şeyi 'türban yasağı'na, ya da 'imam hatip liseleri' mezunlarının ÖSS'ye girişteki katsayısına bağlıyor. İşte tüm konular iki noktada düğümleninc, biz de tartışma zemini bulamıyoruz. Bu konuda uzmanlar tarafından üç ayrı rapor hazırlandı. Hiç bir siyasi parti, hazırladığımız bu raporlarla ilgili değerlendirme yapmadı. Stratejik Raporu, yeniden tartışmaya açmak istiyoruz. Ancak, bunun parasanı nereden bulacağız diye de kara kara düşünüyoruz.

BAKANA YAKIŞMIYOR: Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, kızının üniversitedeki diploma törenine türbanlı katılması üzerine üniverzsite hakkında soruşturma başlatınca bakandan ağır suçlamalar geldi. Çok sığ konuşmalara cevap vermem. Derinliği olmayan düşünce olduğu zaman, uslup da sığlaşıyor, basitleşiyor. Yaptığımız, mevcut kurallar çerçevesinde uyulması gerekenleri hatırlatıyorum. O üniversite niçin böyle merak ediyoruz biz de. Her üniversitede  özenle kurallara bağlı olunması gerekirken niçin burada farklı işlem yapıldı, neden oldu diye iç yüzünü öğrenmek için soruşturma yapalım sonucuna varıldı. Soruşturmanın da sonucunu göreceğiz. O üniversitede farklı bir işlem oldu. Niçin farklı işlem olduğunun üniversiteden mi, kişiden mi kaynaklandığının açıklığa kavuşmasını istiyoruz. Sonucu herkes de değerlendirsin, görsün. Soruşturma başlattığımız için bakanın bizi suçlamasına gerek yok. Soruşturma aşamasında zaten bir bakan suçlayıcı ifade hiç yakışmıyor. Üstelik akademisyen kimliği de olduğu da bilinen bakana, o uslubu yaktıştıramam.

DÜŞMANI DEĞİLİZ: Hep hasmane bakışla, karşı alarak, tavır alarak bu konuları çözme yolunu fırsatını kaçırdıktan sonra 'YÖK'ü kaldıracağız', ' ÖSS'yi kaldıracağız' diye ahkam kesmekle de bir yere varılamayacağını da belirtemk istiyorum. Bu akıl işidir, düşünce işidir. Husumetle bu konulara bakılmaz. Eğitim konuları duyarlı, nesnel, bakış açısını gerektirir. Yoksa, inandırıcı başka türlü olamazsınız. Bizi türban düşmanı, imam hatip düşmanı gibi görmekten de artık vazgeçsinler. Hepsi bu ülkenin çocukları. Bizim çocuklarımız da bu ortamda eğitildi. Aynı sıkıntıları, zorlukları çektiler. Bu sıkıntıların aşılması için de Stratejik Raporu hazırladık. Bunu da değerlendirirlerse kendileri bilir, değerlendirmezlerse sonuçlarına katlanırlar.

Seçim meydanlarında birileri YÖK’ü hizaye getireceğini, birileri ÖSS’yi kaldıracağını söylüyor. Bilim adamları da işte gerçeği, yalnız gerçeği bu köşenin okurlarına işte böyle anlatıyor. Karar sizin…

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!