Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin ‘yüzen şehir’ konusunda uzman ilk mimarlarını yetiştiren Yaşar Üniversitesi Yüksek Lisans Programı kapsamında öğrenciler Urla için yüzen şehir projesi gerçekleştirdi. İncirli, Pırnarlı, Akça ve Yassıca adalarının konumu itibariyle İzmir’de yüzen şehir mimarisine en uygun yerleşim alanlarından biri olduğunu tespit eden öğrenciler alanın tsunami, depremsellik, rüzgar gibi risk analizlerini de belirledi. Ortaya 500-700 bin metrekare arasında değişen ve 30 bin kişi için tasarlanan 7 farklı farklı yüzen yapı projesi çıktı. Projede 10 kata kadar yükselen konutlar, yat ve marina merkezleri, tarla alanları yer aldı. Cemre Uğurlu tarafından hazırlanan ve ’Organik Deniz Şehri’ ismi verilen proje ise Çin’in Pekin şehrinde gerçekleştirilen WCCI 2014 Kongresi’nde (World Congress on Computational Intelligence) sunuldu ve büyük ilgi gördü.
Denizler yeni yaşam alanları olacak
Doğal afetlerde yaşanan artış nedeniyle geliştirilen yüzen şehir mimarisinin İzmir gibi deniz kıyısında yer alan şehirler için kaçınılmaz olduğunu belirten Yaşar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevil Sarıyıldız, "Doğal afetlerde yaşanan artış nedeniyle tüm dünyada şehirlere yakın denizlerde alternatif yaşam ortamları oluşturulması planlanıyor. Yüzen şehirler dersi de sürdürülebilir deniz yerleşimleri fikrini ortaya koyan ve bunun teknolojisini öğreten bir ders. Öğrencilerimiz de bu veriler ışığında Urla adalar bölgesinde saha araştırması yaparak bölge için alternatif bir yaşam alanı oluşturdular. Derinlik, rüzgar, dalga boyu, dalga genişliği gibi girdileri kullanarak çevre dostu bir yaşam alanını ortaya çıkardılar" dedi.
Neler tasarladılar
Tasarladığı Organik Deniz Şehri ile ilgili bilgi veren Cemre Uğurlu, "Çoğunlukla denizcilik aktivitelerinin yer aldığı organik yapıya sahip bir şehir planladım. Denize zarar vermeden denizin her türlü imkanlarından faydalanılmasını sağladım. Dört ada arasına ev alanları, marina ve yat merkezi yerleştirdim. Evleri daha korunaklı olması için az rüzgar alan bölgeye ve deniz trafiğinden uzak bir alana yerleştirdim" dedi.
Kendi Kendine Yetebilen Mahalleler tasarlayan Ayça Kırımtat da projesiyle ilgili şu bilgileri verdi:
"Kendi yiyeceğini ve elektriğini sağlayan bir şehir tasarladım. İnsanların çevre için temas halinde olmalarını sağlamak amacıyla araba ve otobüs sayısını sınırlı tuttum. Şehrin tüm sakinlerinin denizle eşit oranda temas halinde olmaları için de konutları buna göre tasarladım."